Türkiye’nin temel gıda kaynaklarından olan patates, nohut, fasulye ve mercimek gibi ürünlerin üretiminde rekolte kaybı tahmini, gıda arz güvenliği ve fiyat istikrarı konusunda kaygıları derinleştirdi.
TÜİK verilerine göre, özellikle kuru baklagiller grubunda sert düşüşler dikkat çekiyor.
Mercimek Üretiminde Yüzde 58'i Bulan Kayıp
Kuru baklagil ve yumrulu bitkiler kategorisinde en büyük darbeyi mercimek üretimi aldı. Rapordaki öngörülere göre, yeşil mercimek üretiminde beklenen düşüş oranı yüzde 58,2 ile rekor seviyeye yaklaştı.
Kırmızı mercimek üretiminde ise yüzde 43,2 gibi yüksek bir azalma tahmini yapıldı. Bu oranlar, temel gıda maddesi olan bu ürünlerin tedarik zincirinde önemli sorunlara yol açabileceği sinyalini veriyor.
Kuru Baklagiller ve Yumrulu Bitkilerdeki Tahmini Düşüşler
Patates: 900 bin ton azalma, yüzde 13 düşüş
Bakla (Yemeklik): 369 ton azalma, yüzde 9,5 düşüş
Bezelye: 703 ton azalma, yüzde 13,1 düşüş
Nohut: 168,6 ton azalma, yüzde 29,3 düşüş
Fasulye (kuru): 31,8 ton azalma, yüzde 11,4 düşüş
Mercimek (kırmızı): 175 bin ton azalma, yüzde 43,2 düşüş
Mercimek (yeşil): 41 bin 300 ton azalma, yüzde 58,2 düşüş
Börülce: 68 ton azalma, yüzde 5,2 düşüş
Burçak (dane): 658 ton azalma, yüzde 33,3 düşüş
Mürdümük: 329 ton azalma, yüzde 23,3 düşüş
Sadece kuru baklagiller değil, sofraların temel gıdası patates üretiminde de önemli bir gerileme bekleniyor. TÜİK, patates üretiminin yüzde 13,0 oranında azalarak, 6 milyon 900 bin tondan, 6 milyon ton seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin etti.
Nohut üretimindeki tahmini düşüş yüzde 29,3 olarak belirlenirken, kuru fasulye üretiminde de yüzde 11,4'lük bir azalma bekleniyor. Börülce, mürdümük ve yemeklik bakla gibi diğer ürünlerde de yüzde 5,2 ile yüzde 33,3 arasında değişen oranlarda azalmalar öngörüldü.
Tarımsal üretimdeki bu yaygın düşüş, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın daha önce dile getirdiği kuraklık ve zirai don gibi iklimsel olayların birleşimiyle ortaya çıkan zorlu üretim sezonunun sonuçlarını somut verilerle destekliyor. Uzmanlar, bu düşüşlerin iç piyasada fiyat istikrarını olumsuz etkileme ve dış alım ihtiyacını artırma potansiyeline dikkat çekiyor.