Yatırımlar artık çocuklara olsun, yollara değil!

Abone Ol

Her gün ekranlarda aynı sahne…

Devletin zirvesi şatafatlı açılışlarda boy gösteriyor. Köprüler, yollar, barajlar gövde gösterisiyle tanıtılıyor. Alkışlar, davullar, zurnalar… Ama kimse şu gerçeği görmüyor: Bu ülkede çocuklar okullarda beslenemiyor, belki de birçoğu aç!

DEVLET VERGİLERLE BÜYÜR, YÜKSEK ÜCRETLİ KANTİN İHALELERİYLE DEĞİL

Bir gerçeği daha yazmak gerek:

Devlet, öğrenci kantinlerini yüksek ihalelerle vererek para kazanacak kadar aciz olmamalıdır!

Çocukların sağlığı ve beslenmesi üzerinden rant devşiren bir anlayış, ne sosyal devlettir ne de milletin geleceğini inşa eden devlettir.

Üstelik mesele sadece fiyat değildir. Kantinlerde satılan yiyecekler de sağlıklı ve doyurucu değildir. Çocukların karnını doyurması gereken tost, kuru bir ekmek arasına sıkıştırılmış 2-3 dilim sucuk ve peynirden ibarettir.

Yanına alınan ayran veya meyve suyu ise çoğu zaman pahalıdır ve besleyici değildir. Çocuklarımız teneffüs aralarında sağlıklı gıdaya ulaşamıyor; büyüme çağında olan bedenlerini, uykusuzluk ve yorgunlukla birleşen açlıkla törpülüyor.

Çocukların sağlığı ve beslenmesi üzerinden rant devşiren bir anlayış, ne sosyal devlettir ne de milletin geleceğini inşa eden devlettir.

Bir tost, bir ayran bu ülkede artık lüks olmuşsa; çocuk teneffüs aralarında karnını doyuramıyorsa, hangi köprünün, hangi barajın kime faydası var? Karnı aç olan bir çocuk için yapılan yatırımın adı olsa ne yazar, tabelası parıldasa ne olur?

Artık istemiyoruz köprü, yol, baraj!

Çünkü geleceğin köprüsü, çocukların sağlığıdır.

Geleceğin yolu, onların beslenmesidir.

Geleceğin barajı, onların hijyenidir.

OKUL MÜDÜRLERİNİN TEMİZLİK MALZEME İSYANI

Sorun sadece açlık değil. Okulların hijyen sorunu hâlâ çözülemedi. Müdürler, utanarak velilerden gizli gizli sabun, peçete, ıslak mendil istiyor. Güvenlik yok, temizlik yok, düzen yok. Çocuklarımız sağlıksız koşullarda eğitim görürken, siz hâlâ “eser siyaseti” masalı anlatıyorsunuz.

Devletin önünde iki yol vardır:

Ya çocuğun annesine babasına yeterli maaş, insanca bir emekli ücreti verir, aileyi zorda bırakmazsınız…

Ya da ailelerin veremediği imkanları okulda devlet olarak siz sağlarsınız.

Başka üçüncü bir yol yoktur!

Sayın Bakan! Kürsülerden devlet okullarını överken kendi çocuğunuzu özel okula göndermiyor musunuz? Siz bile o okullara güvenmiyorsunuz. Peki halkın çocuklarına reva gördüğünüz bu tabloyu hangi yatırım örtebilir?

KENDİMİZİ GEÇTİK HİÇ OLMAZSA ÇOCUKLARIMIZI KORUYALIM

Eskiden çocuklar küçük yaşta okulu bırakıp ailesine destek olmak zorunda kalırdı. Bugün üniversite mezunları iş bulamıyor, baba evinde mahkum yaşıyor. Çocuğa devletin borcunu, yatırımlarını anlatamazsınız. Çocuk açsa, üzeri başı dökülüyorsa, cebinde harçlık yoksa devletin yaptığı köprü onun umurunda olmaz!

O yüzden siyasilere açık çağrımdır:

Halkın gözünü boyamayı bırakın! Maket açılışlarıyla, gösterişli törenlerle vakit kaybetmeyin. Önce çocukların karnını doyurun, güvenli ve temiz okullarda eğitim görmelerini sağlayın.

Çünkü bilin ki; aç bir çocuğun gözünden dökülen umut, en büyük barajı da yıkar, en uzun köprüyü de çürütür, en geniş yolu da çıkmaza sürükler.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ DE ÇARESİZ

Üstelik mesele sadece ilkokul çağındaki çocuklar değildir. Asıl facia üniversite kapısında başlıyor.

Gençler barınma derdiyle boğuşuyor. Kira fiyatları, yurt ücretleri el yakıyor. Harçlık yok, destek yok. Öğrenciler sabah derse mi gitsin, akşam eve ekmek mi götürsün diye ikilemde kalıyor.

Bir yanda fakirlik utancı, diğer yanda sınıftaki “zengin arkadaş” baskısı… Markayla, parayla ölçülen değerin ortasında gençler eziliyor, dışlanıyor, aşağılanıyor.

Ders değil, geçim derdi onların asıl meselesi.

{ "vars": { "account": "UA-60615480-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }