Karbon piyasası köylünün cebine mi, şirketlerin kasasına mı?

Abone Ol

İklim Yasası Meclis’ten geçti ve şimdi yeni bir kavram daha gündemimizde:

Karbon piyasası.

Hani şu kulağa “modern, çevreci, şık” gelen sistem.

Mantığı basit:

Kim fazla karbon salıyorsa, azaltması için bir bedel ödeyecek. Kim karbon tutuyorsa, bundan para kazanabilecek.

Kağıt üzerinde şahane bir fikir. Ama biz çok iyi biliriz ki, kağıtla tarlanın dili farklıdır.

Bu sistem, köylünün cebini mi dolduracak, yoksa büyük şirketlerin kasasını mı?

Çiftçi Karbon Satabilir mi? Yoksa Yine Seyirci mi Kalacak?

Karbon kredisi dediğimiz şey, aslında bir çeşit “karbon borsası.”

Mesela bir çiftçi tarlasına ağaç dikti, organik üretim yaptı, toprağı karbonu tutar hale getirdi… İşte bu durum “karbon puanı” olarak ölçülebilir. Bu puanı da satabilir, yani para kazanabilir.

Güzel, değil mi?

Peki gerçek ne?

Kaç çiftçi karbon ölçümünü yapacak donanıma sahip?

Bunun için gerekli sistemi kuran var mı?

Çiftçi bu işin eğitimini almış mı?

Hayır. Çünkü daha bu kavramın ne olduğunu bile tam anlatmadık. Çiftçi zaten borçla ayakta duruyor. Ona “karbon sat” demek, susuz bir adama yüzme yarışı teklif etmeye benziyor.

Büyük Şirketler Oyuna Çoktan Girdi

Bir de işin diğer tarafı var. Şehirde, plazalarda oturan büyük şirketler bu piyasa için hazır. Onlar karbon salımını telafi etmek için köylünün tarlasından, ormanından “karbon hakkı” alacak.

Peki bu alım fiyatını kim belirleyecek?

Çiftçi gerçekten kazanacak mı, yoksa aracılar, danışmanlık şirketleri bu pastayı yiyecek mi?

Bir üretici şöyle diyor:

“Bizim emeğimiz üzerinden birileri karbon ticareti yapacaksa, bu işten bize ne kalacak?”

İşte tam da bu yüzden Tarım ve Orman Bakanlığı’nın karbon piyasası konusunda çiftçiye rehberlik etmesi ve bu süreci adil hale getirmesi şart.

Adaletli Bir Karbon Sistemi İçin Ne Yapılmalı?

Çiftçi Karbon Eğitimi Almalı: Karbon nedir, nasıl ölçülür, nasıl satılır? Bunu anlatmadan sistem başlayamaz.

Kooperatifler Bu İşin Merkezi Olmalı: Küçük üretici tek başına bu piyasaya giremez. Kooperatifler aracılığıyla pazarlık gücü yaratılmalı.

Devlet Fiyat Garantisi Vermeli: Tıpkı buğdayda, arpa da olduğu gibi, karbon kredilerinde de taban fiyat garantisi olmalı.

Karbon Sertifikası Yerelleştirilmeli: Şirketlerin eline bırakılan, ithal danışmanlıklarla yürüyen bir sistem olursa köylü hep kaybeder.

Bu Piyasa Çiftçiye “Nefes” mi Olacak, “Borç” mu?

Karbon piyasası, doğru işletilirse, çiftçiye yeni bir gelir kapısı açabilir.

Ama yanlış kurgulanırsa, köylü bir kez daha büyük sermayenin gölgesinde kalır.

İklim Yasası’nın başarısı da işte burada belli olacak: Köylü bu işin öznesi mi, yoksa seyircisi mi olacak?

Karbon Değil, Adalet Satılmalı

İklim Yasası’nın ilk büyük sınavı karbon piyasası olacak.

Eğer bu piyasa çiftçinin emeğini görünür kılarsa, toprak hem üretir, hem korur.

Ama eğer bu iş sadece şirketlerin kasasını dolduracak bir oyuna dönüşürse, bir gün köylü şöyle diyecek:

“Toprağımı satmadım ama karbonumu sattılar…”

Ve o gün geldiğinde, işte o zaman asıl kaybı anlayacağız.

{ "vars": { "account": "UA-60615480-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }