Enflasyon, İklim Kanunu Mecliste ve çiftçimizin ruhsal durumu!

Abone Ol

****Bir gözyaşı düşer toprağa. Toprak anlarda insanı, insan anlamaz insanı…

****Dünyada çoğu ülkelerde enflasyon ve gıda enflasyonu yıllık olarak artık tek rakamlara düştü. Biz enflasyonu en yüksek ülkeler ligindeyiz. Bu durumun çok kısa sürede değişmesi gerekiyor.

****Dolar bazında gelirimizin çok arttığından bahsediliyor. Ama biz neden hissetmiyoruz? Bunun cevabı ise dolar bazında çok pahalı bir ülke olduk.

****Şimdi ülkemize bakalım.

**Türk-İş açıkladı.

*Ankara’da yaşayan dört kişilik ailenin Şubat ayında, gıda için yapması gereken harcama tutarı Ocak ayına göre yüzde 5,39 arttı.

Şubat Ayında, aylık gıda enflasyonu yüzde 5,39,

Şubat ayında yıllık gıda enflasyonu ise yüzde 43,47,

Ankara’ da yaşayan dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 23 bin 323 TL oldu.

Gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı (yoksulluk sınırı) ise 75 bin 973 TL oldu.

****Asgari ücret ise 22 bin 104 TL olmuştu!!!!

****İstanbul Ticaret Odası (İTO) İstanbul'da Şubat'ta önceki aya göre perakende fiyatlar yüzde 3,19, toptan fiyatlar ise yüzde 2,33 artış kaydetti. Perakende fiyatlar Ocak'ta aylık bazda yüzde 5,16 artmıştı. Tüketici Fiyat İndeksi şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 45,35 oldu.

****ENAG Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Şubat ayında %3,37 arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı ise %79,51 olarak gerçekleşti.

****TÜİK ise Şubat Aylık enflasyonu % 5,03, yıllık enflasyonu %42,12 olarak açıkladı.

Şubat Ayı Enflasyon Rakamları – TÜFE (Aylık)

Yıllık Enflasyon

Kurum

Oran  %

Oran %

TÜİK

2,27

42,12

İTO

3,19

39,05

ENAG

3,37

79,51

Kaynak: TÜİK, İTO, ENAG

Yaz aylarında olduğu gibi fiyatlardaki artış devam ediyor.

****İklim değişikliğini yönetemeyen ülkeleri, iklim değişikliği yönetiyor.

Don, sel ve kuraklık gibi yaşadığımız tüm olayları hemen unutuyoruz. Artık ateş düştüğü yeri yakmıyor. Bütün ülkemizi ilgilendiriyor.  

İklim Kanunu teklifi Mecliste görüşülüyor. Bu Kanun Teklifi;

Çiftçiyi, tüketiciyi, tarımı, gıda güvencesini, su kaynaklarını ve kuraklığı ilgilendiriyor.

**Kimsenin sesi çıkmıyor? Bunun nedenleri;

En önemli sorun çiftçilerin ve çiftçilerin sivil toplum kuruluşlarının çoğunun İklim Kanunu Teklifinden haberi bulunmamaktadır. Çiftçilerimiz ve tarım paydaşlarının sivil toplum kuruluşlarının çoğunun eylem yapacak siyasi güçleri ve kuvvetli lobileri yok. Sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yönetimleri sadece koltuk, saltanatı ve kayyum riskini düşünüyorlar olabilirler mi?

Beraber konuşmayı ve birlikte karar vermeyi her zaman olduğu gibi atlamış olabiliriz.

*Bu konuda tüm paydaşlardan görüş alınmış mı?

*Kanun teklifinde belirsizlikler var mı?

*Muhalefete rağmen kanun teklifi komisyondan neden çok hızlı geçirildi?

*Küresel güçlerin neden olduğu çevre felaketlerinin faturasını küresel güçler yerine acaba milletimiz mi ödeyecek?

*Bu acaba karbon emisyonu ticareti kanunu olabilir mi?

Bu konular araştırmalı ve tüm paydaşların görüşleri alınana kadar bu kanun teklifinin geri çekilmesi şarttır..

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığının nasıl bir görüş verdiğini ve görüşlerini sosyal medyada açıklayabilir mi?

****Ruh sağlığı çiftlikte karar vermeyi etkiliyor!

Tarım sektöründe stres, kaygı ve depresyon hakkında bilinmesi gerekenler neler?

Hepimiz tarımın, dünyada en tehlikeli endüstrilerinden biri olduğunu biliyoruz. Diğer mesleklerle karşılaştırıldığında, çiftçiler ve aile üyelerinin ölümcül ve ölümcül olmayan yaralanma riskleri daha yüksektir.

Tarım en stresli sektör, çiftçilik en stresli meslek grubudur.  Bu karar alma yeteneğini etkileyebilir.

Farkında olmadığınız şey, tarımın, işçileri yalnızca fiziksel sağlık tehlikelerine maruz bırakmamasıdır. Çiftçilik ve ortaya çıkardığı benzersiz zorluklar, kronik stres, kaygı ve depresyon gibi sorunlara yol açabilir. Bu ruh sağlığı sorunları, çiftçilerin ve ailelerinin genel refahı üzerinde uzun vadeli bir etkiye sahip olabilir. Ancak bunlar yönetilebilir.

Bir tarımsal işletmeyi yönetmenin pek çok ayrılmaz parçası strese yol açabilir.

Enflasyon, pahalılık, girdi fiyatlarının yüksekliği, tarım ürünlerinin fiyatının düşük olması, finans, ailevi anlaşmazlıklar, hava durumu, uzun çalışma saatleri, uyku eksikliği, dalgalı piyasalar, sektör düzenlemeleri ve evrak işleri, belirsiz ürün verimi, makine arızaları, teknoloji ve hayvanların refahı en yaygın sorunlardır.

Çiftliklerde yüksek stres seviyeleri yaygındır. Ancak, bu tehlikelidir. Çünkü aldığınız kararları etkileyebilir.

Üretici ruh sağlığı!

İnsanların farkına varması gereken en önemli şey, zihinsel sağlık ve refahın karar alma ve risk alma süreçlerinin arkasındaki en önemli itici güç olduğudur.

Yapılan bir araştırmada, toplumda çiftçilerde intihar düşünceleri toplumun diğer kesimlerinden iki kat daha fazla ve dört üreticiden biri son 12 ayda kendi canına kıymayı düşünmüş. Çiftçilerin yüzde yetmiş altısı nispeten yüksek düzeyde stres yaşadıklarını bildirmiş.

Manitoba Üniversitesi'nde yapılan araştırma, hava koşullarının ve çevresel zorlukların üretici ve hayvan sağlığını nasıl etkilediğinin açık olduğunu ancak üreticilerin ruh sağlığının da hayvanlarını etkileyebileceğini gösteriyor.

Tarım ve Orman Bakanlığının personeli ve tarım danışmanları sürekli tarım sektörünün benzersiz zorlukları hakkında eğitilmelidir.

Stresin üzerlerinde fiziksel etkileri var. Uyku eksikliği, susuzluk, beslenme, madde bağımlılığı ve çevresel etkilerle uğraştığınızda, bunların hepsi zamanla birikir.

Stres kötü ve yanlış karar almaya yol açabilir. Bunun da kalıcı sonuçları olabilir.

Bir çiftçi stres altında olduğunda dikkati dağılabilir ve bu dikkat dağınıklığı, traktörün devrilmesi veya hızlı hareket eden bir makineye dolanma gibi ciddi veya ölümcül kazalara yol açabilecek hatalara neden olabilir.

****Çözümler!

*Stresi azaltmak için neler yapılmalıdır?

*Sağlıklı, kaliteli ve yeterince beslenmek, yeterli dinlenmek (yani uyumak ve iş yükünüzden uzaklaşmak), vücudunuzu hareket ettirmek ve işten ayrı pozitif aktiviteler eklenmelidir.

*Tarımsal işletmede işler asla durmaz veya yavaşlamazken, ruh sağlığına dikkat etmek için çiftçimizin zaman ayırması da en az bunun kadar önemlidir.

*Çiftçimizin yardım için başvuracakları yerleri olmalıdır.

*Bu konuda danışmanlarının eğitim almaları sağlanmalıdır.

*Çiftçinin sivil toplum kuruluşları örneğin Ziraat Odası bünyesinde sözleşmeli ve anlaşma yaptıkları terapistleri olmalıdır.

*Ülkemizde çiftçilerimize yönelik terapist ağı kurulmalıdır. Bunlar çiftçilere önleyici destek ve acil kriz müdahalesi sağlamalıdır. Terapistlerin bir kısmı aynı zamanda kriz destek programlarına danışmanlık yapmalıdır.

*Stres, kaygı ve depresyon sizi yalnızlaştırıp bunaltıcı hissettirebilir; ancak bu, bunlarla tek başınıza başa çıkmanız gerektiği anlamına gelmez.

*Çiftçi ailesinin ruhsal ve fiziksel sağlık ihtiyaçlarını karşılanmasına yardımcı olabilecek o bölgede mutlaka ilgili birim olmalıdır.

*Bu konuda acil yardıma ihtiyaç duyan çiftçilerin ülke çapında ulaşabilecekleri noktalar ve telefonlar olmalıdır.

*Danışmanlık yapan şirketler düşük maliyetlerle danışmanlık sağlayabilir ve ciddi vakaları kriz hattına yönlendirebilir.

***Ne yazık ki ülkemizde bu kadar önemli konuda;

Çiftlik Stres Hattı,

Ruh Sağlığı Ağı,

Destek Hizmetleri,

Çiftçiler Yardım Hattı,

Çiftçi Sağlığı Girişimi (ücretsiz bireysel danışmanlık hizmeti),

Gönüllü intiharı önleme ağı,

Tarım topluluğu için ruh sağlığı okuryazarlığı atölyesi,

Tarım Sağlığı gibi bir yapılanmalar söz konusu olmamıştır.

*Yapımcı ve kayıtlı psikolog Cynthia Beck, "Vazgeçmek istediğinizde, lütfen neden başladığınızı hatırlayın," diyor. Bazen gerçekten aşırı stresli olduğumuzda, neden başladığımızı (tarım sektöründe) anlamak zor oluyor. Bazen bu, devam etmek istememizin nedenini anlamamızı sağlıyor.

*Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bu konuda tüm paydaşlarla bir pilot çalışma yapabilir. Bu konu fazla bir oy getirmez ama kanayan bir yaramızın çözümü olur.

****Anadolu’da güzel bir söz var; Kendin pişir, kendin ye.. Ben onu biraz değiştirdim; Sen sana pişir, sen sana ye…

Çiftçinin olmadığı organize edilen toplantılarda, tarım şahlanıyor demek çok kolay. Hadi beraber, pazarlara, tarlalara, köy kahvelerine ve çiftçilerimize gidelim. Orada tarım şahlanıyor diyelim.

Tarımda mutlaka bir şeyler yapılıyor. Esas sorun hızımız çok düşük. Tarımda gelişmiş ülkeler liginde bu hızla oynamak sadece hayalden öteye gidemez. Acaba bunu sorun olarak gören ve isteyende var mı?

****Ne olursa olsun umudumuzu yitirmemeliyiz.

{ "vars": { "account": "UA-60615480-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }