Hayvanların olmadığı ormanlar kısa zamanda yok olmuş ve bölge taşlaşmış, çölleşmiş ya da çorak bir durum almıştır. Ormanların ve sulak alanların yok olduğu vakit hayvanlar o bölgeyi terk ederek yerkürede kendilerine yaşam alanları oluştururlar. Bu yer değişikliğinde hayvanlarda da bazı değişikler meydana gelir.

Tabiatta doğal veya insanın neden olduğu değişikliğe karşı koyamayan canlılar yok olmuştur. Artık o canlılardan nesli tükenmiş veya tarihte yaşamış canlılar diye bahsedilmektedir. Tabiatın ve canlıların değişimi veya yok oluşu son yüzyıla kadar çok yavaş ve uzun zamanda olurken günümüzde çok hızlı ve kısa zamanda olmaktadır. (Önceki makalelerde bu hızlı yok oluşun nedenlerinden bahsedildi)

Tabiatın değişmesi, bitki ve hayvanların yok olması o bölgede insanında yaşamasını imkansız hale getirir.İinsanda o bölgeyi terk etmek zorunda kalır. İnsan gidecek ve yaşayacak yer bulamazsa bitkilerin, hayvanların başına gelen insanında başına gelir. Yani başka bölgede yaşamını sürdürür. Bu başka bölgede yaşamını sürdürürken geçmişteki kazanımlarından çok şey kaybeder. Kültürü değişir. Uzun bir süre mutlu yaşamı yakalayamaz. Taki o bölgeye adapte olan yeni nesiller oluşuncaya kadar. Bu imkanı bulamayan insanlar ise yok olur.

Kısaca doğal yaşamda zincir bir yerden koparsa nasıl sonuçlanacağını bilmek çok zordur. Bunu için doğal yaşamı ve ekolojik dengeyi değiştirecek faaliyetlerden kaçınılmalıdır.

Son yarım yüzyılda; yaban hayatın önemi anlaşılmış, doğal yaşamın ve ekolojik dengenin bozulmasının insanlığın sonunu getireceği bütün insanlar tarafından kabul edilmektedir.

Dünyada Birleşmiş Milletler, Avrupa Topluluğu, bazı kuruluşlar ve birçok ülkede Doğal yaşamı, yaban hayatı ve ekolojik dengeyi koruyacak ulusal kanun ve yönetmenlik çıkarılmış ve uluslararası sözleşmeler kabul edilmiştir.

Ülkemizde uluslararası sözleşmeler kabul edilmiş ve doğal hayatın ve ekolojik dengenin korunması için kanun, yönetmenlikler çıkarılmıştır.

Sözleşmeler, kanun ve yönetmenlikler çıkığı tarihteki tehlikeleri önlemek için çıkarılır. Bu tehlikelerden tabiatı ve canlıları korumak için önlemler alınması önerilir. Bu yönetmenlik ve kanunlara uymayanlara müeyyide uygulanır.

Tabiatı, canlıları birlikte bir bütün olarak düşünmek gerekir.

Sadece bir bölgenin veya bir canlının korunması tüm yeryüzünün korunması anlamına gelmez.

İçinizden Lokman hoca bütün devletler tarafından kabul edilen insan hakları evrensel beyannamesi var ama yeryüzünün her tarafında insanlar ölüyor. Bu ölümlerin sebebi açlık, savaş, adaletsizlik bu nedenleri artıra bilirsiniz. Öyleyse bu yönetmelik, kanun ve sözleşmelerin ne önemi var diye düşündüğünüzü biliyorum.

İnsan doğayı kullanırken nasıl tek taraflı düşünüyorsa her şeyi kendisi için mubah sayıp sadece kendi menfaatini düşünüp gücüne güvenerek diğer canlıların yaşama hakkını hiçbir kanun kurala bağlı olmaksızın elinden alıyorsa, aynı şekilde gücüne güvenerek kendi hem cinslerinin yani insanların haklarını da elinden alıyor.

Günümüzde insanlar şekli değişmiş ve insanlara kabul ettirilmiş modern bir yaban hayat yaşamı sürmektedir.

Güçlünün her şeyi yaptığı, güçsüzün yaşamını güçlünün müsaadesine bağlı olduğu, güçlüye faydası varsa yaşama hakkının verildiği bir yaşam veya güçsüzün ölmesinin güçlüye faydası varsa öldürüldüğü bir yaşam.

Vahşi yaşamda böyle ama siz şahinin bütün keklikler, akbabanın bütün leşler, vaşağın bütün fareler, kurdun bütün koyunlar, aslanın doğadaki bütün geyikler benim oluncaya kadar savaş dediğini duydunuz mu?

Koyunun, sığırın atın, devenin zürafanın ve filin yeryüzündeki bütün otlar benin diyerek hem cinslerini yok ettiğini gördünüz mü?Canlılar yaşamak (bitkiler, havyanlar) için ihtiyaçları kadar tüketirler.

Kendi ihtiyaçlarını karşılarken bir başka canlının yaşaması için zemin hazırlar.

Biriktirme yoktur. Bir hayvanı dengeleyecek biyolojik bir karşıtı vardır.

Bu denge biyolojik düşmanla sağlanamazsa, ekolojik denge olarak tabiat tarafından sağlanır. İnsan bu dengeye müdahale etmezse bütün canlılar yaratılış gayelerine göre yaşarlar. İnsan bu dengeye müdahale ederek kendi lehine bozar ve bozulan dengede sonuçtan insanın kendisi ile birlikte birçok canlı etkilenir.

İnsan hep tüketir. İhtiyaçlarını karşılarken doğayı ve canlıları yok eder. İhtiyacından fazlasını toplar ve güç oluşturur. Hem cinsinden başka biyolojik düşmanı yoktur. Bu gücü dengelemek tabiata kaldığı zaman insan çok büyük zarar görür. Toprak kayması, kıtlık yani açlık, salgın hastalık gibi insanın baş edemeyeceği felaketlerle karşılaşır.

Tabiatın tahribatı ve ekolojik dengenin bozulması bu hızla giderse;

İnsanlığın sonunu insan getirecektir.

Öyleyse tabiat ile canlılar (bitkiler ve hayvanlar) ve insanlar arasındaki ilişkide tabiatı ve diğer canlıların insandan korumak için tedbirler alınmalı ve ivedilikle uygulanmalıdır

Alınan tedbirler bütün insanlar tarafından kabul edilen değişmez bir kurala yani hakka dayanmalıdır.

Yabani hayvanların yaşamını tehdit eden etkenler ve onları koruyan sözleşme, kanun ve yönetmeliklerden devam edelim.

Yabani hayvanları doğal hayatta ekolojik dengede yaşamını sürdürürken insanın müdahalesi;

Direk öldürmek

Yaşaması için gerekli olan bir faktörü yok etmek şeklinde olmaktadır.

İşte uluslararası sözleşmeler, kanun ve yönetmenlikler bu nedenlerden hayvanları korumak için çıkarılmaktadır.

Hayvan hakları konusunda uluslararası düzeydeki en önemli metin, Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi'dir.

Beyanname 15 Ekim 1978 tarihinde Paris'teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Merkezi'nde törenle ilan edilmiştir.

Hayvan hakları evrensel beyannamesinde yabani hayvanların hakları şu şekilde yer almıştır.

Madde 1- Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olmak hakkına sahiptir.

Madde 2-1.Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir.

Madde 2-2.İnsan, hayvanları yok edemez, bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez, bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir.

Madde 3. Bütün hayvanların insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.

Madde 3-1.Hiçbir hayvana kötü davranılmaz, acımasız ve zalimce işlem yapılamaz.

Madde 3-2.Bir hayvan öldürülmesi zorunlu olursa; bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.

Madde 4-1.Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel ve doğal çevrelerinde, karada, havada veya suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir.

Madde 4-2.Eğitim amacı ile olsa bile, özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.

Madde 8- Hayvanlarda fiziksel ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak, hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi bilimsel, ticari ve başka biçimlerdeki her türlü deneyler için de böyledir.

Madde10-1.Hayvanlardan insanın eğlencesi olsun diye yararlanılmaz.

Madde10-2. Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.

Madde11-1. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış, bir "biocide" yani yaşama karşı suçtur.

Madde 12-1 Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir "genocide" yani türe karşı suçtur.

Madde 12-2.Doğal çevrenin kirletilmesi ve yıkılıp yok edilmesinin sonu "genocide",soykırıma varır.

Madde 13-1. Hayvanın ölüsüne de saygı göstermek gerekir.

Madde 13-2. Hayvan haklarına saldırıyı göstermek amacı gütseler bile hayvanların öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonlarda yasaklanmalıdır.

Avrupa'da hayvanların korunmasına ilişkin bazı ortak çabalar ortaya konmuştur. Uygulama alanı itibariyle daha geniş kapsamlı bir politika oluşturmak adına, Avrupa Konseyi tarafından çeşitli sözleşmeler imzaya açılmıştır. Bunlar genellikle sahipsiz hayvanların, evde bakılan ped hayvanlarını ve çiftlik hayvanları ilgilendiren sözleşmeler şeklindedir.

Avrupa da yabani hayvanlar hayvan hakları evrensel beyannamesi çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Ülkemizin de taraf olduğu ve kabul ettiği hayvan hakları evrensel beyannamesi ve Avrupa hayvan hakları ve refahı sözleşmeler dikkate alınarak

11 08 1983 tarih, 18132 Çevre Kanunu

01 07 2003 tarih 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu

24 06 2004 tarihinde 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Ayrıca

4 Nisan 2014 tarih,: 28962 sayılı Sulak alanların korunması

Hayvanların korunmasına dair uygulama yönetmenliği gibi birçok yönetmenlik yayınlanmıştır.

Bu kanun ve yönetmenlik çerçevesinde ülkemizdeki yabani hayvanların durumunu değerlendirmeye devam edeceğiz

Saygılarımla...