TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yaptığı açıklamada, "Yanan sadece anız olmamaktadır. Toprağı kolay işlemek ve yabancı ot tohumlarının ortadan kaldırılması amacıyla anız yakılması, topraklarımıza, ailemizin ve ülkemizin geleceğine büyük zarar vermektedir. Hiçbir üreticimiz anız yakarak toprağın ve diğer canlıların canını yakmasın" dedi.

Hasat sonrası tarlada kalan kök ve sapların yakılarak yok edilmesi yöntemine asla başvurulmaması çağrısı yapan Bayraktar, şöyle devam etti:

TOPRAK 10 BİNLERCE YILDA OLUŞUYOR

"Toprak verimliliğine uzun vadede ciddi zarar veren anız yakma verimli tarım alanlarının azalmasına, toprak içinde bulunan yararlı mikroorganizma ve besin elementlerinin geri dönüşümsüz olarak kaybedilmesine neden oluyor. Ayrıca tarım arazilerinde sürdürülebilir verimliliğini kaybetmesinin de en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Üzerinde tarım yaptığımız, bizi besleyen, doyuran toprak, on binlerce yılda oluşmuş canlı bir varlıktır. Bir gramında çoğunlukla dünyadaki insan nüfusundan daha fazla, bakteri, mantar, aktinomiset, alg ve benzeri canlı barındırmaktadır. Bu nedenle de biz canlılar gibi nefes alır, nefes verir; diğer deyişle solunum yapar."

TOPRAKTA ORGANİK MADDE YOK OLUYOR

Toprağa can katan, canlılık veren bu mikroorganizmaların yaşam kaynağının, toprağa çeşitli yollarla verilen ya da ulaşan organik bileşikler olduğunu vurgulayanBayraktar, "Bu organik bileşikler, hasat sonrası toprakta kalan bitki kökleri, hasat artıkları ya da toprağa verilen hayvan gübresi ve benzeri materyallerdir. Verimli bir toprakta, organik madde adını verdiğimiz bu materyal yüzde 5 dolayında olmalıdır. Oysa bizim topraklarımızda bu oran yüzde 1-2 civarındadır" diye uyardı ve ekledi:

"Anızın yakılmasına bağlı olarak, toprağın organik maddesi yok oluyor ve toprağın önemli biyolojik, fiziksel ve kimyasal özellikleri zarar görüyor. Anız yangınları sırasında toprağın 0-5 cm derinliğinde 250 dereceye ulaşan sıcaklıklar meydana gelir. Toprağın üst tabakasında meydana gelen bu aşırı sıcaklık artışı, üretimde verimlilik için en önemli unsurlardan biri olan organik maddelerin yok olmasına neden oluyor."

ANIZLARI TOPRAĞA KAZANDIRALIM

Özellikle organik maddesi çok düşük ve erozyona çok açık olan topraklarda anızın yakılması bir yana bilakis sürülerek veya parçalanarak toprağa yeniden kazandırılması gerektiğinin altını çizen Bayraktar, "Ayrıca, hasat sonrası tarla yüzeyinde kalan bitkisel artıklar toprağı tavında tutmakta ve meyilli arazilerde verimli toprağın su ve rüzgâr erozyonuyla kaybolmasına engel olmaktadır. Çünkü anız, yağışların şiddetle toprağa düşmesini engeller; yüzey akış hızını azaltır, toprağa sızmasını sağlar" dedi.

DOĞAL DENGE BOZULUYOR

Anız yakmanın doğrudan ve dolaylı etkilerinin bunlarla da sınırlı kalmadığını vurgulayan Bayraktar, "Doğal dengeyi bozan anız yakma birçok canlının beslenme, barınma ve korunma ortamını da yok ediyor; toprakla birlikte birçok canlının da önemli derecede zarar görmesine, yok olmasına neden olur. Oysa toprakta bulunup gözle görülmeyen bu canlıların faaliyetleri sonucunda organik madde parçalanır, ayrışır ve humus dediğimiz şekle dönüşür. Bu da tarımsal üretimde verimliliğin artmasını sağlayan toprak yapılarındandır" diye ekledi.

EKONOMİYE VE ÇEVREYE ZARAR VERİYOR

Sözlerini, "Özellikle nadasa bırakılacak tarlalarda anızı yakmanın hiçbir gereği yoktur" diye sürdüren Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Çünkü bir sonraki ekime kadar geçen sürede anız sapları zaten kendiliğinden çürüyerek toprağa karışmaktadır. Verimliliği düşen topraktan daha iyi ürün almak isteyen üreticilerimiz, daha fazla toprak işleme ve kimyasal kullanma yollarına başvurmak zorunda kalmaktadır. Dolayısı ile anız yakma hem üreticinin ekonomisine hem de çevreye zarar veriyor, hava kirliliğine neden oluyor."

ORMANLARI DA TEHDİT EDİYOR

Anız yangınları nedeniyle diğer tarlaların ve ormanların tahrip olma riskinin de bulunduğunu vurgulayan Bayraktar, "Özellikle bu yıl olduğu gibi, mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklıklar dikkate alındığında, orman yangınları açısından da anız yakma çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek, oldukça yüksek riskli bir yöntemdir. Bu yönteme asla başvurulmamalıdır. Anız toprağın geleceği, topraksa bizim geleceğimizdir. Anızı yakmak geleceğimizi, bize emanet edilen en değerli varlığımızı yakmaktır. Bu gerçek asla unutulmamalıdır" diye ekledi.