Bayraktar, yaptığı açıklamada, ekimi süren patateste üreticilerin, patates piyasa koşullarını gözden geçirerek ekim alanlarını belirlemeleri gerektiğini, çünkü patateste üretim miktarının fiyatı doğrudan etkilediğini, üretimin talebin üzerine çıkması durumunda fiyatların maliyetleri bile karşılamayacak seviyelere indiğini, patatesin tarlada kaldığını belirtti.

Patates üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanmasında ilk unsurun üretim planlaması olduğunun altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

ÜRETİMDEKİ DALGALANMA PAZARLAMA PROBLEMİNİ DE BERABERİNDE GETİRİYOR

“Ülkemizde patates üretiminde meydana gelen dalgalanma ve pazarlama sorunları, üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkiliyor. Patates üretiminde üretici kararını, diğer faktörler yanında en çok bir önceki dönem hasılatı belirliyor. Üretim bir önceki dönem fiyatına göre şekilleniyor. Üretimdeki dalgalanmaları dolayısıyla pazarlama problemlerini de beraberinde getiriyor. Üreticinin düzenli gelir elde etmesine neden olan patates üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanması için pazarlama sorunları çözülmelidir.

Patateste başta ithal tohumluk olmak üzere, elektrik, sulama, mazot ve gübre, girdi maliyetleri, depolama, işleme ve tasnif etme, ihracatta laboratuvar hizmetleri gibi önemli sorunlar üreticimizi zorlamaktadır. Patates üretiminin yoğun olarak yapıldığı illerimizde sulamanın yeraltından yapılması, üreticilerimizin elektrik kullanımını artırmakta ve bu da üretimi doğrudan etkilemektedir. Üreticimizin rekabet gücü artırılmalı, üretimde kalması sağlanmalıdır.”

Patateste, planlı ve sürdürülebilir üretim için gerekli olan bir diğer unsurun da örgütlenme olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Üreticilerin örgütlenmesi için gerekli eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmelidir. Özellikle pazarlama problemlerini çözmede örgütlenmenin önemi konusunda üretici bilinçlendirilmelidir” dedi.

-“Beslenmede tahıllardan sonra önemli paya sahip”-

Patatesin, tahıllardan sonra insan beslenmesinde önemli bir paya sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Uygun fiyatı, birim alandan fazla verim sağlanması, besin değerinin yüksek oluşu, sindirim kolaylığı, endüstride farklı şekillerde kullanılması ve her çeşit iklimde yetişmesi nedeniyle bugün yaygın olarak yetiştirilmekte ve tüketilmektedir. Dünyada yaklaşık 368 milyon tonluk üretimle buğday, mısır ve çeltikten sonra en fazla üretimi yapılan dördüncü bitkidir.

Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından da taşıdığı ekonomik önem, besin değeri, dünyadaki açlığın ve kırsal yoksulluğun azaltılmasına sağladığı katkı dolayısıyla patates, ‘Gizli Hazine’ olarak tanımlanmıştır.

Dünyada üretilen patatesin yaklaşık yarısı taze olarak tüketilmekte, geri kalanı ise işlenmiş gıda ürünü, hayvan yemi, endüstriyel nişasta ve tohumluk olarak kullanılmaktadır. Taze tüketim daha çok fırında pişirme, haşlama, kızartma şeklinde olurken, işlenmiş gıda dondurulmuş patates ve cips şeklindedir. Patates nişastası ise ilaç, tekstil ve kağıt endüstrilerinde yapışkan, tutkal şekillerinde kullanılmaktadır. Patates kabuğu ve işlendikten sonra kalan diğer değersiz atıklar ise nişasta yönünden zengin olduklarından sıvılaştırılabilmekte ve yakıt olarak kullanılan etanol yapılmak üzere mayalanabilmektedir.”

-Patates üretiminde sorunlar ve yapılması gerekenler-

Türkiye’de hemen hemen her ilde patates üretimi yapıldığını belirten Bayraktar, patatesteki sorunları ve çözüm yollarını şöyle sıraladı:

“Patates tohumluğu konusunda tescilli yerli çeşitler artırılmalı, ithalatın önüne geçilmelidir.

Patates üretiminde maliyeti etkileyen en önemli unsur elektriktir. Patates çok sulanan bir ürün olması nedeniyle birim fiyatın düşürülmesi bakımından tarımda kullanılan elektrikte uygulanmakta olan KDV oranı yüzde 18’den yüzde 1’e düşürülmelidir.

Üreticilerimizin özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine olan elektrik borçları da yapılandırılmalıdır.

Taze patates için ihracat iadesi verilmelidir. Patates üretiminin ihracata yöneltilmesinde gerekli tedbirler alınmalıdır.

Patates ihracatında istenen laboratuvar analizleri üreticilerimizi zorlamaktadır. Önemli üretim bölgelerimiz, Nevşehir ve Niğde’de laboratuvar kurulmalı, analiz ücretleri düşürülmelidir.

Patateste üretim ve işleme çeşitliliği sağlanmalı, bu sayede meydana gelebilecek arz dalgalanmalarının önüne geçilmelidir.

Üreticilerimizin patatesten hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından, tasnif ve paketleme tesisleri kurulmalı, ihraç edilecek ürünler başta olmak üzere pazara arz edilecek ürünlerde standardizasyon sağlanarak, yemeklik, tohumluk ve sanayi tipi olmak üzere bir sınıflandırma yapılmalıdır.

Ülkemizde patates daha çok adi depo olarak adlandırılan, nem, hava ve ışık kontrolünün yapılamadığı, ambar, kiler, bodrum, kaya mağara ve hatta toprak altı çukurlarında saklanmakta ve yüzde 20’ye varan kayıplar meydana gelmektedir. Tekniğine uygun depolarda azami yüzde 10’luk bir kayıpla 8-10 ay süreyle, patatesleri uygun fizyolojide ve kalitede saklamak mümkündür.

Patates tarımının yoğun olarak yapıldığı yerlerde münavebenin yeterince uygulanmaması toprak yorgunluğuna, toprak yapısının bozulmasına, patatese zarar veren hastalık, zararlı ve yabancı ot oranının artmasına ve buna bağlı olarak meydana gelen ürün kayıpları neticesinde de verimde düşüşlere yol açmaktadır. Üreticilerimiz, münavebe süresi olan 3 yıllık süreye titizlikle uymalıdır.

Suyun daha verimli kullanılması teşvik edilmelidir.

Doğru sulama ve gübreleme tekniklerinin uygulanması halinde minimum girdi ile maksimum faydanın elde edildiği, verimli gübreleme yapılması mümkün olacaktır.

Etkin bir tarımsal mücadele yapılmalı, kimyasal mücadele ilaçlarının uygun miktarda ve zamanında kullanılmasına dikkat edilmelidir. Virüs hastalıkları için, dayanıklı çeşitler tercih edilmeli, sertifikalı tohumluk kullanılmalı, hijyen kurallarına dikkat edilmelidir.”

Üreticilerin, işletmelerine gereken yatırımı yapmaları, optimum girdi kullanmaları, modern tarım teknikleri uygulamalarının gelir düzeylerini artıracağına dikkati çeken Bayraktar, “Bunun yolu da üreticimizin desteklenmesinden geçmektedir” dedi.