Şemsi Bayraktar, “2010-2015 döneminde organik çay alanlarımız 10,2 katartarak, 3 bin 555 dekardan 36 bin 133 dekara çıktı.Geçiş süreci de dahil olmak üzereorganik tarım metoduyla üretilen yaş çay miktarımız ise 34 bin 483 tona ulaştı. Ülkemizdeki çayın yüzde 2,6'sını organik yetiştiricilikle üretilen çaylar oluşturdu" dedi. Bayraktar, hiçbir yapay renklendirici, koruyucu ve kokulandırıcı içermemesi nedeniyle tamamen doğal bir ürün olan çayın dünyada ve Türkiye'de en fazla tüketilen içeceklerin başında geldiğini belirtti. Çayın içerdiği fenolik maddeler nedeniyle güçlü antioksidan aktiviteye sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, deri, akciğer, yemek borusu, mide, karaciğer, pankreas, meme, prostat ve kolon kanserlerinin oluşumuna neden olan kimyasal kanserojenlere karşı koruma sağladığının öne sürüldüğünü, şeker hastalığı ile koroner kalp hastalığı riskinin yeşil çay tüketimiyle birlikte azaldığının çeşitli çalışmalarda vurgulandığını bildirdi.

Türkiye Üretimde Beşinci Sırada

Sağlık üzerindeki olumlu etkilerine rağmen çay bitkisinin dünyada oldukça sınırlı sayıda ülkede yetiştirildiğine dikkati çeken Bayraktar, “Çin, Hindistan, Kenya, Sri Lanka, Vietnam ve Türkiye,dünyada 38 milyon dekar alanda üretilen kuru çayın 5,56 milyon ton çayın yüzde 82'sini gerçekleştirilmektedir. Çin'in yüzde 38'lik payla birinci olduğu çay üretiminde, Hindistan yüzde 21,7 payla ikinci, Kenya yüzde 8 payla üçüncü, Sri Lanka yüzde 6,1 payla dördüncü, Vietnam yüzde 4,11 beşinci, Türkiye yüzde 4,08 payla beşinci sırada yer aldı" dedi.

Çayın Üçte İkisini Rize Üretiyor

Türkiye'de üretilen çayın yüzde 65,5'inin Rize'de, yüzde 22,2'sinin Trabzon'da, yüzde 10,4'ünün Artvin'de, yüzde 1,9'unun Giresun'da ürettiğini, Ordu'nun Perşembe ilçesinde de az miktarda 47 tonluk çay üretimi yapıldığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Karadeniz'in doğu kıyılarında yetiştirilen çay, ekolojik şartlar nedeniyle kış aylarında kar altında kalmaktadır. Bu doğal özellik dünyada Doğu Karadeniz kıyılarından başka hiçbir bölgede bulunmamaktadır. Gerek ekolojik gerekse coğrafi koşullar nedeniyle bu bölgede çay bitkisi üzerinde hiçbir suretle kimyasal ilaçla mücadele yapmaya gerek duyulmamaktadır. Tarım ve sanayinde kimyasal ilaç ve katkı maddesi kullanılmadan üretilmesi çayımızı daha değerli hale getirdiği gibi organik çay tarımı için de önemli bir avantaj sağlamaktadır.

Yapılan Çalışmalar ve Verilen Destekler Üretimi Artırdı

Ülkemizde organik tarımın öncülüğü Çaykur tarafından yapılmaktadır. 2010-2015 döneminde organik çay alanlarımız 10,2 katartarak, 3 bin 555 dekardan 36 bin 133 dekara çıktı. Organik tarım metoduyla üretilen yaş çay miktarımız ise 34 bin 483 tona ulaştı. Ülkemizdeki çayın yüzde 2,6'sını organik yetiştiricilikle üretilen çaylar oluşturdu. Bu artışta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Çaykur tarafından organik tarımın geliştirilmesi için yapılan çalışmalar ve verilen desteklerin büyük katkısı olmuştur. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 2016 yılında organik çay üreten üreticilere dönüm başına 100 lira destek verilmektedir. Organik tarımın geliştirilmesi bakımından Çaykur tarafından da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından verilen destekten bağımsız olmak üzere kilogram başına 1 lira 73 kuruş destek verilmektedir."

“Organik çay yetiştiriciliğinde önemli bir potansiyel var"

Dünyada çay alanlarının yüzde 1,65 organik tarıma ayrılırken, Türkiye'de bu oranın yüzde 4,3'e ulaştığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Dünyada çay tarımı yapılan 38 milyon dekar alanın ancak 628,7 bin dekarında organik tarım yapılmaktadır. Dünya çay üretiminde ilk sırada yer alan Çin'de toplam çay alanının yüzde 2,3'ünde, Kenya'da yüzde 0,08'inde, Sri Lanka'da ise yüzde 0,15'inde organik tarım yapılmaktadır. Türkiye, dünyadaki organik çay alanlarının yüzde 5,75'ini barındırıyor.Çay tarımının yapılmadığı Avrupa Birliği (AB) ülkeleri başta olmak üzere dünyada organik ürünlere olan talebin yüksekliğinin, organik çay yetiştiriciliğinde önemli bir potansiyel olduğunu gösteriyor.

Organik çay üretiminin yaygınlaştırılmasıyla birlikte bu avantaj fırsata çevrilebilecektir. Bu avantajın değerlendirilebilmesi için organik çay üretimine gereken önem verilmelidir."

Organik Çayın Kilosu 45 Lira

Organik tarımın, bir ürünün ekim veya dikiminden sonra hiçbir uygulama yapılmadan kendi haline terk edildiği bir üretim şekli olmayıp, farklı ilkeler öngören, dikkat, bilgi özveri ve sıkı bir disiplin gerektiren bir tarım şekli olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Organik üretimde kimyevi gübre ve ilaç kullanılmamaktadır. Bu üretim dalının yoğun işgücü gereksinimi, zaman zaman yaşanan verim kayıpları, bu üretimi daha maliyetli hale getirmektedir. Bir ürünün organik olarak tanımlanabilmesi sertifikasyon sistemiyle mümkün olabilmektedir. Organik ürün sertifikası ise üretim sisteminin her aşamasının kontrol edilmesi ve kayıt altına alınmasının yanı sıra, yapılan analizler ve denetimler sonucunda verilmektedir. Başta sertifikasyon masrafları olmak üzerebütün bu faktörler organik tarımı diğer üretim metotlarından ayırarak, özel ve masraflı kılmaktadır. Doğal olarak bu durum fiyatlara da yansımaktadır.

Market raflarında 1 kilogram geleneksel yöntemlerle üretilen çay 20 lirayken organik çay 45 liraya satılıyor.Organik çayın fiyatı konvansiyonel çaydan 2,25 kat daha pahalıdır.Her ne kadar çeşitli tanıtım ve bilinçlendirme çalışmalarıyla organik tarımının önemi tüketicilere anlatılsa ve farkındalık oluşturulsa bile yüksek fiyat sıkıntısı aşılamadığı takdirde tüketim gelir seviyesi yüksek gruplarla ve ihracatla sınırlı kalacaktır. Organik ürünlerin daha geniş kitleler tarafından tüketilebilir hale getirilmesi organik tarımının daha da gelişmesini sağlayacaktır. Sektörün daha gelişmesi açısından organik tarıma gereken önem verilmelidir."