Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar'ın genel kurulun açılışında yaptığı konuşmada öne çıkan başlıklar;

TARIM STRATEJİK SEKTÖR

Tarım, enerji ile birlikte dünyada en stratejik iki sektörden biri. Hatta birincisi. Bu sektörde gıda güvencesi olarak adlandırılan sürekli ve yeterli gıdaya erişim, hayati önemde bir konu. Peki, ülkemizde gıda güvencesini kim sağlıyor? Fedakâr çiftçilerimiz.

ÇİFTÇİMİZ SORUNLARA RAĞMEN TOPRAĞINI BIRAKMADI

Yapısal sorunlara, girdi fiyatlarındaki yüksekliğe, pazarlama sorunlarına, yaşanan doğal afetlere rağmen, çiftçimiz, tarlasını, bağını, bahçesini terk etmemiş, üretimini sürdürmüş, insanımızı gıdasız bırakmamıştır.

ADALETSİZ BİR TÜKETİM VAR

Dünyada benzer şekilde bir adaletsizlik de gıdaya erişimde yaşanıyor. Yeryüzünde yüzmilyonlarca insan ekmek bile bulamazken, 1,5 milyara yakın insan ise ihtiyacının çok üzerinde tüketiyor.

İSRAF GİDEREK ARTIYOR

İsraf ise konunun bir başka boyutudur. Gelişmiş ülkelerin çoğunda, gıdaların yüzde 50'lere varan oranlarda israf edildiğini biliyoruz. Tarladan, sofraya her aşamada büyük bir israf yaşanıyor.

ÇİFTÇİMİZİN GİRDİ MALİYETİ SÜREKLİ YÜKSELİYOR

Konuyu ülkemiz ölçeğinde ele aldığımızda, güçlü ekonomik örgütlere sahip olmayan üreticimiz, girdi maliyetlerini azaltamıyor, ürününü iyi pazarlayamıyor, sorunlara karşı tek başına mücadele etmeye çalışıyor. Ürünün az olduğu yıllarda, ürün yetersizliği nedeniyle üreticimiz yeterince para kazanamıyor. Ürünün bol olduğu yıllarda da maliyet bile karşılanamıyor, üreticimiz yine kazanamıyor; hatta bazen ürününü tarlada bırakıyor.

GEREKSİZ ARACILARI DEVREDEN ÇIKARMALIYIZ

Tarladan markete giden zincirde gereksiz aracıları devreden çıkarmalıyız. Çiftçilerimiz tarafından kurulmuş olan ekonomik örgütler yani kooperatifler, üretici birlikleri, aracıların yerini bir an önce almalıdır. Meyve ve sebzeyi çiftçimiz 1 liraya üretirken, tüketici bunu 5-6 liraya tüketiyorsa, tarımdaki ekonomik örgütlerin güçsüzlüğü bunun tek sebebidir. Yeri gelmişken şuna da özellikle dikkati çekmek isterim ki üreticilerimiz, bazı çevrelerce söylendiği gibi, enflasyonun sorumlusu değildir, tam tersine mağdurudur. Zira rakamlar ortadadır.

İSTİHDAMA CANSUYU OLUYOR

Buna rağmen, tarım sektörü istihdama büyük katkı veriyor. 2014 yılında toplam istihdamın yüzde 21,1'ini tarım sağladı. Tarımda çalışan sayısı 5,5 milyonu buluyor. Her şeye rağmen, tarım, yaz aylarında imalat sanayi ve inşaat sektörünün toplamına yakın istihdam sağlıyor, ülke genelindeki işsizliği 2,1 puan azaltıyor.

ENFLASYONUN SORUMLUSU ÇİFTÇİ DEĞİL

Diğer bir konu da enflasyondur. Son zamanlarda enflasyonun sorumlusu sanki çiftçimizmiş gibi haberler, demeçler medyada yer alıyor. Gerçekler bu iddialarla bağdaşmıyor. Tarımda üretici fiyatlarındaki artış, 2014 yılında yüzde 6,7 iken gıda ve alkolsüz içeceklerde bu rakam yüzde 12,7'yi buldu. Geçmiş yıllarda da bu yaşanmıştı.

OTOMOTİV SEKTÖRÜ BİLE VERMİYOR

İhracata gelince, tarım ürünleri ve gıda ihracatımız, her zaman önemini korudu. 2014 yılında, gıda ve tarım ürünlerinde ihracat, 18 milyar doları aştı. Buna karşın ithalat da arttı ve yılı 12,4 milyar dolarla tamamladı. İthalattaki artışa rağmen, tarım ve gıda, 2014 yılında da 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası vererek, ülke ekonomisine büyük katkı sağladı. Bu kadar dış ticaret fazlası veren kaç sektör var? Mesela çok övündüğümüz otomotiv sektörü dış ticaret fazlası veriyor mu?

ÇİFTÇİMİZİ DESTEKLEMELİYİZ

Bulunduğumuz coğrafyada avantajlarımızı ve çevremizdeki ülkelerin gıda üretimi konusunda bizim kadar şanslı olmadıkları hususunu çok iyi değerlendirmeliyiz. Bu çerçevede, dünya tarım ürünleri piyasasında hedeflerimizi büyütmeli ve buna uygun politikalarla çiftçimizi desteklemeliyiz. Üretimimizi artırarak, çiftçimizi destekleyerek 2023'te ihracatımızı 40 milyar dolara çıkarmamız lazım.

ÇİFTÇİMİZİN HAKKINI KİMSE YEMESİN!

Sabah, öğle, akşam sofralarımızda yediğimiz, içtiğimiz her şeyi çiftçilerimiz üretiyor. Çiftçimizin hakkını kimse yemesin. Çiftçimiz, vergisini de stopajını da ödüyor. Çiftçimizin bu ülkeye yük olduğunu söyleyenleri Allah çarpar. Bu ülkede, hala çiftçimizin hangi koşullarda, ne kadar fedakarca üretim yaptığını bilmeyenler var. Çiftçimizi küçük gören bazı kesim ve kişiler var. Yapısal sorunlara, yüksek maliyetlere rağmen çiftçimiz üretmeye devam ediyor. Ülke nüfusunu besliyor, istihdam sağlıyor, milyarlarca dolarlık ihracat yapılmasına imkan veriyor. Kimse çiftçimizin fedakarlığını görmezden gelemez. Buna Ziraat Odaları olarak müsaade etmeyiz. Bu fedakarlığa rağmen, karnını doyurduğu insanlar, çiftçimizi küçümsemeye, eleştirmeye devam ederlerse bunun hesabını Allah'a veremezler. Karınlarını doyuran çiftçimize lütfen kimse ihanet içinde olmasın.

YAPISAL SORUNLARA ÇÖZÜM BULUNMALI

Ülkemizin tarımsal potansiyelini tam olarak kullanmamızın önündeki çözüm bekleyen sorunlarımız içinde, tarımsal işletmelerin küçük, arazilerin çok parçalı olması; sulama, örgütlenme, ambalajlama, depolama, pazarlama, finansman yetersizliği, kırsaldan göç nedeniyle yaşlanan tarım nüfusu gibi yapısal sorunların yanı sıra gübre, mazot, elektrik, tohum gibi girdi fiyatlarının yüksekliği bulunuyor.

GÜBRE YÜZDE 65, MAZOT YÜZDE 49 ARTTI

Ülkemizde en fazla tüketilen gübrelerin fiyatları, son 4 yılda, yüzde 51 ile yüzde 65 arasında değişen oranlarda yükseldi. Çiftçimizin diğer önemli masraf kapısı da motorindir. Motorin fiyatı son 4 yılda yüzde 49 artış gösterdi.

ÜRÜNDEKİ ARTIŞLAR GERİDE KALDI

Aynı dönemde başta ayçiçeği, mısır, pamuk, buğday fiyatları olmak üzere ürün fiyatlarındaki artış, gübre ve motorin gibi girdilerdeki fiyat artışının altında kaldı.

GÜBRE VE MAZOT DESTEKLERİ ARTMALI

Gübre ve mazotta 2003 yılında başlayan desteği olumlu buluyoruz. Ancak, gübre ve mazottaki fiyat yükselişleri de dikkate alınarak desteğin artırılmasını istiyoruz.

ELEKTRİKTEKİ KDV YÜZDE 1'E DÜŞÜRÜLMELİ

Tarımsal sulama abone grubundan elektrik alan üretici, 1 kilovatsaat elektrik enerjisi için yüzde 1 Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18 KDV dahil 33,15 kuruş ödemektedir. Birim fiyatın düşürülmesi bakımından; elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV'nin tarımda kullanılan elektrikte yüzde 1'e indirilmesini talep ediyoruz.

TRT'Yİ DESTEKLİYORUZ AMA FAZLA YER BULAMIYORUZ

Çiftçimiz, önemli bir girdi kalemi olan elektrikte TRT'ye yüzde 2 pay ödüyor. Sektörümüz, çok önemli sayılacak bu kadar bir kaynakla da desteklenen TRT'nin, yayınlarında tarıma daha fazla yer ayırması, tarıma ve tarımsal eğitime destek vermesi, hatta sadece tarım programları sunan tematik bir TV ve radyo kanalı kurmasını en tabii hakkımız olarak görüyor ve talep ediyoruz.

TARIM ARAZİLERİNİ KAYBEDİYORUZ

Verimli tarım arazilerimizi kaybediyoruz. Son 20 yılda 3 milyon hektar azalan tarım alanlarımız 23,8 milyon hektara geriledi. Bu arazilerin imara açılmasını istemiyoruz. Bu konuda Valilerimizin ve Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın dikkatli davranmasını talep ediyoruz.

DESTEKLERDE KANUNUN GEREĞİ YERİNE GETİRİLMELİ

Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı olan 2023'te 150 milyar dolarlık hasıla, 40 milyar dolarlık ihracat, artan nüfus ve turisti besleme hedeflerimize ulaşabilmemiz için tarım desteklerinin kanunun öngördüğü şekilde yüzde 1'e çıkarılması gerekiyor. Bütün zor şartlara rağmen bugünkü üretimi, bugünkü istihdamı, bugünkü ihracatı gerçekleştiren çiftçimiz, desteğin neredeyse iki katına çıkarılmasıyla adeta şahlanacaktır. Bu müjdeyi bekliyor, destek artışını, sadece çiftçimiz ve üreticimiz için değil, ülkemiz insanı için de bir zorunluluk olarak görüyoruz.

DESTEKTEN 'GELİR' KESİNTİSİ YAPILIYOR

Çiftçimiz, desteklerden yüzde 4 oranında stopaj kesilmesinden şikayetçi. Bu konuyu zatıalinize de iletmiştik. Sanki çiftçimiz zirai kazanç elde ediyormuş gibi, desteklerde de yüzde 4 oranında kesinti yapılıyor. Biz bunu destek olarak biliyorduk. O zaman adına destek değil, gelir diyelim. Bu, bir babanın, kırtasiye, okul masrafları için çocuğuna verdiği paradan kesinti yapmasına benziyor.