Üretici-market fiyatları arasındaki uçuruma çözüm aranırken, gıda mühendislerinden 'Amerikan modeli' önerisi geldi. Pazaryerleri ile ilgili olarak Türkiye ile ABD'de uygulanan modeldeki çarpıklığa dikkat çekilirken, Türkiye'de üretici pazaryerlerinde sadece sebze ve meyve satabilirken, Amerika'da üreticilerin çiftçi pazarlarında marmelat, reçel, baharat, turşu, sirke, unlu maluller, peynir, bal, çiçek, fidan ve saksı bitkileri, dondurulmuş et ve kanatlı eti satabildiğine vurgu yapıldı.

Türkiye'de Bakanlığın kolaycılığa kaçarak böyle bir sınırlama getirirken, Amerika'da çitçiyi yönlendiren bu model sayesinde tüketicinin taze ürünleri doğrudan ve şahsen tanıyıp güvendiği üreticiden alma fırsatı bulduğu için çiftçi pazarlarının öneminin giderek arttığını ve aradaki aracıların devreden çıktığına işaret edildi.

Dünya Gazetesi Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, önceki günkü köşesini bir günlüğüne gıda mühendisi Baki Yılmazer'e bıraktı. Yıldırım, Yılmazer'in 'Pazaryerleri' başlıklı yazısını köşesinde özetleyerek okuyucusu ile paylaştı.

Yılmazer'in söz konusu yazısında öne çıkan başlıklar:

BAKANI YILLARDIR DİNLİYORUZ!

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker, bazı gıda ürünlerindeki genel enflasyonu aşan fiyat artışlarını tarla ile sofra arasındaki aracıların çokluğuna, dolayısıyla zincire eklenen her halkada maliyetin daha da artmasına bağlıyor. Aynı zamanda bu aracılardan bir kısmının kimi zaman stokçuluk yaparak, kimi zaman da spekülasyonla fiyatların suni olarak yükselmesine yol açtıklarından şikâyet ediyor. Tüketiciler olarak Sayın Bakan'ın bu şikâyetini yıllardır dinliyoruz. Sayın Bakan artık görev döneminin sonuna geldiğinden kendisine söz söylemek anlamını hepten yitirdi.

YENİ BAKANA ÖNERİ!

Yine de biz önerimizi sunalım; ola ki seçimlerden sonra yeni Bakan istifade eder. Tarla ile sofra ile arasındaki zinciri kısaltmak mı istiyorsunuz? Amerika örneğini incelettirin ve ülkemiz şartlarına uyarlayın.

ÜRETİCİ SADECE MEYVE SEBZE SATABİLİYOR

Önerimiz pazaryerlerine yönelik. Resmi Gazete'de 12.07.2012'de yayımlanan Pazaryerleri Hakkında Yönetmelik, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca hazırlandı. Bu yönetmelik, pazaryerleri ile ilgili tasarrufu büyük ölçüde belediyelere bırakıyor. Yönetmeliğe göre, üreticiler pazaryerlerinde sadece sebze ve meyve satabiliyor. Ama pazarcıysanız sebze-meyve dışında “belediyenin satışına izin verdiği" diğer gıda maddelerini de satma imkânınız var (Md. 12). Konu tarım ürünlerinin satışı ile ilgili olduğundan, bu yönetmelik yayımlanmadan önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın da görüşü alınmış olmalı.

BAKANLIK RİSKLİ BULUYOR!

Demek ki, Bakanlık üreticilerin meyve ve sebze dışında kalan ürünlerini pazar yerinde satışa sunmasını riskli buluyor. Buna karşın, belediyeler izin verdiği takdirde, pazarcıların meyve-sebze dışında kalan gıda ürünlerini de satmasında bir sakınca olmadığı düşünülüyor.

ALTINDAKİ MANTIK

Üreticilerin satabileceği ürün cinsine getirilen bu kısıtlamanın altındaki mantık, zannederim, özellikle hayvansal ürünlerin bitkisel ürünlere göre daha kontrollü şartlarda, dikkatle muamele görmesi ve tüketime sunulması zorunluluğu. Bu zorunluluk göz ardı edildiği takdirde, gerçekten de halk sağlığı yönünden gıda kaynaklı önemli riskler ortaya çıkabilir.

PEKİ AMERİKA'DA DURUM NE?

Amerika'da bizim pazar yerlerine benzer özellikler taşıyan satış noktaları var mı? ABD Tarım Bakanlığının (USDA) web sitesinden aldığımız bilgiye göre, bu ülkede halen 8 bin 144 adet çiftçi pazarı (Farmers Market) var. Ancak orada pazaryerleri ile ilgili normları belirleyen Ticaret Bakanlığı değil, Tarım Bakanlığı (USDA Tarımsal Pazarlama Servisi).

YASAKLAMIYOR YOL GÖSTERİYOR

Amerikalı çiftçiler bu pazarlarda marmelat, reçel, baharat, turşu,sirke, unlu maluller, peynir, bal, çiçek, fidan ve saksı bitkileri,dondurulmuş et ve kanatlı eti satabiliyor. Bakanlığın çiftçi pazarlarında satışa sunulacak ürünlerle ilgili kapsamlı bir yönergesi var (USDA Farmers Market Rules and Operating Guidelines). Yasaklayan değil yol gösteren, rehberlik eden bir yönerge.

AMERİKALI ÇİFTÇİ PAZARINA RAĞBET GÖSTERİYOR

ABD'de çiftçi pazarlarının rağbet görmesinin sebebi elbette bizdeki gibi halkın düşük alım gücüne sahip olması değil. Bilakis, taze ürünleri doğrudan üreticiden, mümkünse şahsen tanıyıp güvendiği, kendi hemşerisi olan çiftçilerden temin etmek isteyen tüketici sayısının giderek artması, bu ülkede çiftçi pazarlarının popülaritesini giderek artırıyor.

TÜRKİYE İLE ABD ARASINDAKİ FARK!

“Küçük üreticiler sebze-meyve dışındaki ürünleri sağlıklı şartlar altında pazar yerinde satamaz!" diye kestirip atmak bir seçenek. Bizim Bakanlık bunu (kolayı) tercih ediyor. Binlerce çiftçi pazarını izleyen, buralarda satılacak ürünlerin hangi şartlarda tüketime sunulacağını belirleyen standartlar ihdas eden, ürettiği ürünü doğrudan tüketici ile buluşturmak isteyen çiftçileri lisanslandıran, tüketicileri de çiftçi pazarlarından alışveriş yapmaya teşvik eden Amerika Tarım Bakanlığı ise zoru ama doğru olanı tercih ediyor.

SEKTÖRE BAKIŞI DEĞİŞTİRMELİYİZ

Ülkemiz tarımının en önemli yapısal sorunlarından biri, işletmelerin küçük ölçekli olması. Sektördeki diğer birçok sorunun da küçük ölçekli işletme yapısı ile ilişkili olduğu kabul ediliyor. O halde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın geliştirdiği politikaların ve sektöre bakışının bu çok önemli veriyi referans kabul etmesi şart.

TARLA İLE SOFRA ARASINDAKİ ARACILARI ARADAN ÇIKARTMAK MI İSTİYORSUNUZ?

O zaman pazar yerleri özelinde yapılması gereken de belli. Bakanlığın, Amerika'daki gibi üreticilerin mallarını pazar yerlerinde tüketicilerle buluşturabilmesi için standartlar belirlemesi, çiftçileri ve çiftçi örgütlerini bu pazarlarda hem meyve ve sebze, hem de bunların dışında kalan ürünleri doğrudan tüketici ile buluşturabilecek imkânlarla donatması; özellikle küçük üreticilerin bu imkâna kavuşabilmesi için destekleyici tedbirler alması gerekiyor.