Ekonomik verilerin ışığında tarım girdilerinde ki maliyet artışları tohumdan gübreye gübreden ekipmana ekipmandan ilaca son sürat devam ediyor.

Geçen hafta Cuma günü Sakarya Karasu'daydım, fındık çiftçisi için öyle belirsiz bir durum söz konusu ki anlatılanları üzüntüyle dinledim.

Fındığını üreten çiftçi kaça sattığını bilmediği gibi çiftçiden fındığı kaça aldığını bilemeyen bir tüccar vardı karşımda. Tüm bu belirsizliklere rağmen çiftçinin borçları ise güncel hesaplanıp fatura ediliyordu.

Dünya fındığının %80'i üreten Türk çiftçisi kaça sattığını bilemiyor, İtalyan ve Hollandalı alıcının kaça alacağını kestiremeyen tüccarımız ise kaça alacağını kestiremiyordu. Maalesef bu durum ülke genelinde yaygınlaşmış olmalı ki birçok firmanın günlük fiyat uygulaması stoklu çalışan esnaf yapısının alışık olmadığı arz talep dengelerine dönüşüyor.

Bir ay önceden siparişini verdiği ürünün fiyat garantisinin olmaması nedeniyle ürünün teslim günü tekrar güncel maliyetlere göre fiyatlandırılıp alıcıya tekrar ikinci bir fiyat sunulması piyasalarda ki belirsizliğin boyutlarını gösterirken tüketici içinde ekonomik maliyetleri anı anına yaşaması anlamına geliyor ticari belirsizlik.

Trakya'da bu yıl işler kötü bunun yansımalarını fuarlarda gözlemlemek mümkün. Çorlu tarım fuarı ile Tekirdağ Karaevli fuarları arasında bir ay gibi bir zaman var. Üretici ve bayilerle yaptığım görüşmeler sonucu satışı yapılan tarım ekipmanlarına ciddi oranda zamlar yansımış.

Örneğin 7.000 TL alınan ürün fuar indirimiyle 9.800 TL olmuş. Çiftçimizin bir ay önce aldığı pulluk ile bir ay sonra aldığı pulluk arasında %40 fark oluşmuş. Girdilerde %40 fiyat artışı var ancak bu dokuz aylık yansıma yıl sonuna kadar artışlarda kestirilemeyen bir durum var.

Bu mali artışlar gıda fiyatlarını olumsuz etkileyeceği gibi genel anlamda %17 olan enflasyon rakamlarını yıl sonu itibariyle daha da yukarlara taşıyacak. İthalatın önüne yerli bir duruş sergileyerek set çekmektense, aksine ithal edilen tarım ürünlerinde vergileri sıfırlayarak kendi üretimini baltalamanın savurganlığını etiketlere yansıyan fiyatlarla daha fazla his etmeye devam edeceğiz.

Devir israfın önüne geçerek borçlanmadan sahip olduklarımıza daha çok sahip çıkma devridir. Üç beş milyon doları olan ülkenin yarısını satın alır deyip, ''batan geminin malları'' mantığını hüküm sürmeye devam edersek uçurumun dibini görmeye az kalmış demektir.