ÖZEL HABER / Özet; Son yıllarda yem fiyatlarındaki afaki fiyat artışından müstahsil başta olmak üzere sanayici de oldukça fazla etkilenmektedir. Fiyat artışlarının önüne geçmek için tedbir alınması gerekirken, üst üste alınan yanlış kararlar ve uygulamalar fiyat artışını iyice tetiklemiş ve tetiklemeye devam etmektedir. Bu haberimizde ülkemiz hayvancılığının başlıca sorunu olan besleme eksiklikleri ve fiyat artışı ele alınarak sektördeki gelişmeler değerlendirilecektir. Hayvan beslemede fiyat artışı, kalite ve istikrarsızlığın nedenleri aslında açıkça ortadadır. İşte dikkat çeken başlıklar...

YEM ÜRETİMİNDE NE KADAR DIŞA BAĞIMLIYIZ?

2020 yılında üretilen toplam 26.272.266 Ton karma yemde kullanılan hammadde ve katkı maddelerinin TUİK verilerine göre 12.395.794 tonu ithal edilmiştir. Bu rakam her ne kadar toplam üretimin % 47,18'ine tekabül etse de yem sektörünün ülkemizde faaliyet gösteren yağ, un ve nişasta fabrikalarından temin ettiği yağlı tohum küspeleri, buğday ve mısır kepeğinin ana hammaddesi olan yağlı tohumlar ve unluk buğdayın da çok büyük bir kısmı maalesef ithal edilmektedir. Dolayısıyla yem sektörü kabaca % 50-55 ve hatta bazı dönemlerde % 55-60 oranında hammaddede dolaylı ve doğrudan dışa bağımlıdır. Sadece hammadde ile sınırlı kalmıyor. Çuval, iplik ve etiket gibi ambalaj malzemelerinin tamamı dövize endekslidir. 

(KAYNAK: TÜİK)

YILLAR İTİBARİYLE TOPLAM KARMA YEM ÜRETİMİNDE KULLANILAN İTHAL HAMMADDE PAYI

(Kaynak: TUİK/YEMBİR)

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere 2020 yılında %47,18 olan pay 2021 yılının ilk çeyreğinde %52,58 oranına çıkmıştır.

DÖVİZ KURU SEKTÖRÜ NE KADAR ETKİLİYOR? 

Resmi rakamlara göre %45-50 dolaylı olarak %55-60 oranında dışa bağımlı olan karma yem sektörü artan döviz kurundan direkt olarak etkileniyor. Sektör hammaddeyi dövizle alıp TL ile sattığından gün geçtikçe daralmakta ve hızla artan döviz kuruna karşılık çalışma sermayesi erozyona uğramaktadır. Uzun vadelere dayanamayan sektör vadeli satışları mecburen kısmak zorunda kalmıştır. Yem fiyatlarındaki artıştan kısa ve uzun vadeli banka kredilerinin faiz oranlarından hiç bahsetmeye gerek bile yok. İthal edilen hammadder dünya ülkelerin pandemi nedeni ile gıda stoklarını artırmasına bağlı olarak hem birim fiyatı artmış hem de kurdaki artışa bağlı olarak maliyetleri bir hayli yükselmiştir.

HAMMADDE ve KARMA YEM BİRİM FİYATLARINDAKİ ARTIŞ NE KADAR? 

Besi Yemleri, Süt Yemleri, Etlik Piliç ve Yumurta yemlerinin imalatında en çok kullanılan ve en çok ithal edilen hammaddelerin son 5 yıldaki ortalama birim fiyatlarını inceleyecek olursak birim fiyatlardaki artışın en büyük nedeninin döviz kurundaki artışın olduğu açıkça görülecektir. 2021 Haziran ayındaki hammadde fiyatlarındaki artışı bir önceki yıla göre mukayese edecek olursak; Mısırda %108, Arpada %100, Soya Küspesinde %60, Buğday Kepeğinde %91, Yüksek Protein Ayçiçeği Küspesinde %81, Mısır DDGS %85 ve Yüksek Protein Pamuk Tohumu Küspesinde %109 oranında bir yılda artış olduğu görülmektedir. Özellikle Hububat ve Yağlı Tohum küspelerindeki fiyat artışı yem fiyatlarının da artmasına neden olmuştur. Yine 2021 Haziran ayındaki karma yem fiyatlarındaki artışı bir önceki yıla göre mukayese edecek olursak; Besi Yemlerinde %66,5, Süt Yemlerinde %72, Yumurta Yemlerinde %84 ve Etlik Piliç Yemlerinde %77,5 oranında artış olduğu görülmektedir.

YEM FİYATLARI KARŞISINDA KARKAS ETİN 65 TL ÇİĞ SÜTÜN ORTALAMA 3.75 TL OLMASI GEREKİYOR

Hayvancılık işletmelerinde giderlerinin %70-75 inin besleme oluşturmaktadır, buna karşılık et/yem, süt/yem ve yem/yumurta paritesindeki düşüş sürdürülebilirliği endişelendirmektedir. Kırmızı et paritenin en az 22, sütte paritenin en az 1,2 olması gerektiğini göz önüne alacak olursak üreticinin üretimini sürdürebilmesi için kırmızı etin karkas kesim fiyatının ortalama 65 ₺/kg, çiğ sütün ortalama fiyatının da 3,75 ₺/litre olması gerekiyor.   

TOPRAK MAHSÜLLERİ OFİSİ NEDEN KURULDU? PAHALILIĞIN NERESİNDE? TMO SANAYİCİYE VE ÜRETİCİYE HAMMADDE DE NE KADAR DESTEK OLDU?

TMO Ana Statüsü'nün 4. maddesinde kuruluş amacı ve esas faaliyet konusu; "Yurtta hububat fiyatlarının üreticiler yönünden normalin altına düşmesini ve tüketici halk aleyhine anormal derecede yükselmesini önlemek, bu ürünlerin piyasasını düzenleyici tedbirler almak..." şeklin de ifade edilmektedir.

Fakat fiili olarak yem sektörü ve üretici ile yaptığımız görüşmelerde TMO’nun 2020-2021 döneminde üreticilerin talebini kısmen, sanayicinin talebini ise hemen hemen hiç karşılamadığı belirtilmiştir. Kısmen karşıladığı arpa taleplerinin de çok vasıfsız Suriye menşeili Arpa olduğu bildirilmiştir. Şimdi soruyoruz; 2020 hasadından sonra günümüze kadar sanayicinin talebinin ne kadarını kaç ay karşılayabilmiştir? Sanayici ile yapmış olduğumuz görüşmelerde eskiden TMO’dan fazlasıyla hububat temin edebildiklerini ve hatta 2-3 yıl öncesinin stoklarını sevk ettiğini söylemektedirler. Üreticiye ve sanayiciye TMO tarafından kısıtlı olarak satılan Suriye menşeili arpaların bir kısmının fotoğrafları aşağıdaki gibidir. 

SURİYE MENŞEİLİ ARPALARIN FOTOĞRAFLARI 

TMO ASIL İŞİNİ LİSANSLI DEPOCULARA DEVREDİP TARIMSAL ÜRÜNLER FİNANSALLAŞTIRILDI MI?

Sonuç olarak akıllara TMO asıl işini Lisanslı Depoculara devredip tarımsal ürünleri finansallaştırdı mı? sorusu geliyor. Devletin tarımsal üretimde üretici ve tüketiciyi korumak adına kurmuş olduğu bu nadide kurum Lisanslı Depoculuğa yatırımcıyı teşvik ederken Lisanslı Depoların bir yatırım aracı olacağını düşünülmedi mi?

2020 YILINDA LİSANSLI DEPOLARCA ALINAN MİLYONLARCA TON HUBUBAT NEREDE?

Konuyla ilgili olarak şu soruların cevabı önem taşıyor; 2020 yılında lisanslı depolarca alınan milyonlarca ton hububat nerede? Lisanslı depolarca 2020 mahsul alımlarının birim fiyatları, üretici ve sanayici tarafından çok iyi bilinmektedir. Peki 2020 yılında 1.350-1.500 ₺/Ton fiyatla alınan mısır bugün neden 2.750-2.900 ₺/Ton fiyatla satılmak istenmektedir? Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamış olduğu satış fiyatlarının yaklaşık 1.000 ₺/Ton üzerinde fiyatla arpa satışlarının gerçekleşmesinin geçerli bir açıklaması olması gerekiyor. Lisanslı Depoculukta üretici daha çok kazanacak sloganı kimlere yaradı sorusu akıllara gelmiyor değil.

TMO stoklarında ve lisanslı depolarda ne kadar hububat olduğu ve stokların yeterliliğinin ne durumda olduğunu açıklanarak kamuoyunan rahatlatılması gerekiyor. Kaldı ki unluk buğday stoklarında ve ihalelerinde TMO’nun sergilediği tutumdan Un Sektörünün de çok mustarip olduğu dile getirilmektedir.

LİSANSLI DEPOLAR BİR YATIRIM ARACI HALİNE GELDİ!

Sonuç olarak ülkemizde fizibilitesi yapılmaksızın kontrolsüzce kurulan Lisanslı Depoların bir yatırım aracı olduğu açıkça görülmektedir. Lisanslı depolarda stoklanan ürünlerin müdahale edilmez ise olası kuraklık vb. durumlarda bu yıl olduğu gibi fırsata çevrileceği aşikardır. TMO müdahale etmeli ve fırsatçılara fırsat vermemelidir.