Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 27’nci Genel Kurulu Ankara’da başladı. 3 gün sürecek genel, 19 Mayıs 2019 Pazar günü yapılacak TZOB Yönetim Kurulu seçimiyle sona erecek.

Çİftçinin aleyhine gelişen onca gelişmeler karşısında bugüne kadar sessiz kalmayı tercih eden TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, genel kurulda çiftçinin Başkanı olduğunu hatırladı.

Gıda fiyatlarını çiftçinin yükseltmediğinin altını çizen Bayraktar, “Gübreye, elektriğe, mazota, zirai ilaca, yeme, tohuma zam geliyor. Çiftçi, Ziraat Bankası’ndan ihtiyacı kadar ucuz kredi kullanamıyor, gidip özel bankalardan yüzde 30 faizle kredi kullanmak zorunda kalıyor. Bu ortamda kusura bakılmasın kimse çiftçiden hesap soramaz” dedi.

TARIM KREDİ'NİN FAİZİ YÜZDE 26'NIN ALTINA İNMİYOR

Ziraat Bankası'nın yüzde 8-11 olarak uyguladığı tarımsal kredi faizini yüzde 16’ya çıkardığını hatırlatan Bayraktar, "Tarım Kredi Kooperatiflerinin faiz oranı yüzde 26’nın altına inmiyor. Hal böyleyken çiftçi nasıl ucuza ürün üretebilir?" diye sordu.

Bayraktar, şunları kaydetti: "Çiftçimizin, 15 liraya sattığı kuru incir markette 60 liraysa, 10 liraya sattığı kuru kayısı markette 39 liraysa, 3 liraya sattığı nohut markette 12 liraysa, 1,5 liraya sattığı inek sütü markette 5,5 liraysa, 2 liraya sattığı kırmızı mercimek markette 7,5 liraysa kusura bakılmasın kimse çiftçimize hesap soramaz.

ÇİFTÇİ ENFLASYONUN KAZANANI DEĞİL EZİLENİDİR

Çiftçimiz, enflasyonun kazananı değil, ezilenidir. Son 4 yılda, çiftçimiz için önemli ürünler olan buğdayda, mısırda, pamukta, ayçiçeğinde üretici fiyatları, gübre, mazot gibi girdilerdeki fiyat artışlarının altında kalmıştır. Bu çiftçinin hakkını kimse yememelidir."

TARIMDA HER PROJE ÜRETİM, İHRACAT VE ÇİFTÇİ ODAKLI OLMALIDIR

Çiftçinin zararına olan politikara karşı çıktıklarını ifade eden Bayraktar, "Biz, çiftçimizin zararına olan politikalara karşı çıkarız. Bizim tek kıstasımız budur. Esasen çözüm de bellidir. Tarımda her proje üretim, ihracat ve çiftçi odaklı olmalıdır. Çiftçimiz ve üretim daha fazla desteklenmelidir. Zaten yapısal sorunlar çözüldüğünde tarımın sorunları da büyük ölçüde aşılmış olur. Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Ziraat Odaları olarak projelerimizle de çiftçimizin hizmetindeyiz" dedi.

GENÇLER TARIMDA KALMAK İSTEMİYOR

İstihdamda tarımın payının giderek düştüğüne işaret eden Bayraktar, "Çiftçilerimizin yaş ortalaması 55 oldu. Çünkü gençler tarımda kalmak istemiyor. Asgari ücretle iş bulan çiftçimiz hemen tarımı bırakıyor. İstihdamda tarımın payı son bir yılda yüzde 17,7’den yüzde 17,1’e indi. Tarımdaki istihdam son bir yılda 300 bine yakın azalarak 4,7 milyonun altına geriledi. Çünkü çiftçimiz sosyal güvence istiyor. Geleceğini garanti altına almak için uğraşıyor. Gençleri tarımda tutamazsak, tarımsal üretimimiz de gıda güvencemiz de tehlikeye girer. Çözüm bellidir, tarım Bağ-Kur primleri 2008’deki gibi 15 güne indirilmelidir. Çiftçilerimize her yıl için 90 gün yıpranma payı verilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

GİRDİ MALİYETLERİ ALDI BAŞINI GİTTİ

Girdi fiyatlarındaki artışlara işaret eden Bayraktar, şunları ifade etti: "Şimdi rakamlara baktığımızda, bırakın 4 yıllık dönemi, sadece 2018 yılında, tohumda, yemde, gübrede, elektrikte, zirai ilaç fiyatlarında büyük artışlar oldu. Bazı girdilerde yıllık artış oranı yüzde 115’i aştı. Yem fiyatları yılbaşından bu yana sürekli yükseliyor. Fiyatlar yerinde saymıyor. Mazotun litresi 6,5 lirayı aştı. Artan girdi fiyatları karşısında üreticilerimiz her geçen gün daha da zorlanıyor. Bu girdi fiyatlarıyla, bu faizlerle, bu enflasyonla, bu ithalat izinleriyle, bu alım fiyatlarıyla üretim kolay mı? Bu şartlarla hangi ülkenin çiftçisi üretim yapabilir?

DÖVİZDE GERİLEME OLUNCA NEDEN GİRDİ FİYATLARI DÜŞMÜYOR?

Bunu en son hububat alım fiyatlarında gördük. Alım fiyatı buğdayda yüzde 29, arpada yüzde 33 artırıldı. Bu artışlar enflasyonun üzerinde gerçekleşti ancak girdi fiyatları daha fazla arttı. Girdi maliyetleri almış başını gidiyor. Üstelik üreticimiz fiyatlar nedeniyle yeterli girdi kullanamadı, verim düştü, maliyeti arttı. Dövizdeki artış doğrudan girdilere yansıyor. Yalnız bizim anlamakta zorluk çektiğimiz dövizde gerileme olunca neden bir türlü girdi fiyatları düşmüyor?

ENFLASYONUN SORUMLUSUNUN ÇİFTÇİ OLMADIĞI GÜN GİBİ ORTADA

Dolar 2018’in Ağustos ayında serbest piyasada 7 lira 25 kuruşa kadar çıktı. Sonra bu yılın başlarında 5 lira 20 kuruşa kadar indi. Halen 6 lira dolaylarında seyrediyor. Şunu sormak herhalde hakkımız. 2018 Eylül ayında, döviz kurlarına bağlı olarak fiyatları zirve yapan, hammadde veya mamul madde olarak dışa bağımlı olduğumuz gübre, mazot, yem, elektrik, zirai ilaç, sebze tohumu gibi girdilerimizin fiyatları neden aynı oranda düşmedi? Enflasyonun sorumlusunun çiftçi olmadığı gün gibi ortada"