Tarımda ithalat politikasının bu yıl da sürdürülmesi beklenirken Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın, konuşmalarında “ben de ithalata karşıyım" demesi “2018'de 300 bin ton et ithal edileceği" demeciyle çelişiyor.

Cumhuriyet gazetesinde Gamze Bal'ın haberinde 2018-2022 Stratejik Planı'nda 'Milli Tarım'a vurgu yapıldığı ancak tarım ve hayvancılıkta yapılan ithalat rakamının 2017 Kasım'ında 16 milyon 514 bin dolara dayandığı vurgulanıyor.

Haberin devamında “Tarımda milli kelimesinin havada uçuşturulmasına rağmen uygulamanın gayri milliliğine vurgu yapan Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu ve Çiftçi- Sen Genel Sekreteri Ali Bülent Erdem, bu durumun üretici ve tüketicinin çektiği acıların tuzu biberi olduğunu anlattı.

27 Haziran 2017'de Bakanlar Kurulu kararıyla canlı hayvan ve karkas etin yanı sıra buğday, arpa, mısır gibi hububat ürünlerinin ithalatında da gümrük vergileri düşürülmüş, 22 Kasım 2017 tarihli kararname ile de saman ve kaba yemi kapsayan ürünlerin ithalatında gümrük vergisi oranı sıfırlanmıştı. Hasat döneminde bu kararların alınıyor olmasını 'üretimin baltalanması' olarak yorumlayan Aysu ve Erdem, “Çiftçide üretme şevkine darbe indirildi. 2017, çiftçilerin üzerinde ithalat kırbacının şaklatıldığı yıl oldu" dedi.

19 Temmuz 2017'de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in yerine getirilen Ahmet Eşref Fakıbaba, ilk iş olarak Et ve Süt Kurumu'na (ESK) sıfır gümrükle et ve canlı hayvan ithalat yetkisi vermişti. Fakıbaba'nın döneminde ithalatın hız kazandığını ifade eden Aysu ve Erdem, “29 Temmuz 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlık kararı ile TMO'ya 750 bin ton buğday ve nohut, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır ve 100 bin ton pirincin yine sıfır gümrükle ithalat yetkisi verildi. Demek ki sorun bakanlarda değilmiş" dedi.

TMO'nun buğday piyasasını düzenlemek yerine fındık piyasasında görevlendirildiğini ifade eden Aysu, buğday piyasasında etkin olmayan TMO nedeniyle hububatta fiyat belirlemesinin tamamen şirketlere geçtiğini kaydetti. Aysu, “Ayrıca hububat ithalatında gümrük vergilerinin hasat döneminde düşürülmesi buğday fiyatlarının düşük belirlenmesine neden oldu. Çiftçiler buğday üretiminden vazgeçti" dedi.

Öte yandan Aysu, Türkiye tarımının büyüme konusunda 2017'de de olması gereken yerin çok gerisinde kaldığını aktararak, tarımın 2017'nin ilk 9 ayındaki büyüme performansının ülke ekonomisinin ortalama büyümesinin altında kalarak yüzde 3.3 olduğunu dile getirdi.

"BELÇİKA YÜZÖLÇÜMÜ KADAR ALANDA TARIM YAPILMIYOR"

Türkiye tarımında uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle yaklaşık Belçika yüzölçümü kadar alanda artık üretim yapılmıyor. Nadas Alanlarının Daraltılması projesinden vazgeçilmesi sonucunda yaklaşık Hollanda yüzölçümü (4 milyon hektar) kadar bir alanda baklagil ekilmediğini, toprağın işlenmediğini aktaran Aysu, “Bu arazilerde baklagil ekiminin desteklenmesi yerine 2017'de kuru fasulye, barbunya, nohut ve börülce ithalatında da gümrükler sıfırlanıyor" dedi.

2017'de çiftçinin aleyhine olan durumlardan biri de, verilecek tarımsal desteklerin üreticinin borcuna bile yetmemesi oldu. 18 Ağustos'ta 2017 Tarım Desteklemeleri Resmi Gazete'de yayımlandığında çiftçi zaten tohumunu ekmiş, üretiminde hasat aşamasına geçmişti. “2006'da, çıkartılan Tarım Yasası'na göre, çiftçimize her yıl Gayri Safi Milli Hâsıla'nın (GSMH) yüzde 1'i oranında destekleme yapılması gerekirken 2007'den beri sürekli olarak bu desteğin her yıl yaklaşık yarısı ödendi" diyen Abdullah Aysu, “Çiftçilerimizin AKP hükümetlerinden 102 milyar TL'nin üzerinde alacağı bulunuyor. Hükümet bu borcunu ödemek için herhangi bir çaba göstermediği gibi çiftçinin 2017'de de alması gereken destek GSMH'nın yüzde 1'nin yarısında kaldı. Ancak ithalata döviz saçıldı" dedi." detayları yer alıyor.

TARIMDANHABER