Başkan Eskiyörük, Türkiye’nin tek kurtuluş yolunun kooperatifileşme olduğuna vurgu yaparak, “Ülkemizde tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yüzde 70’i küçük aile işletmelerinde yapılmaktadır. Küçük ölçekli aile işletmelerini, kooperatifler çatısı altında birleştirip, teknoloji ile buluşmalarını sağlayarak modernize edersek tarım ve hayvancılıkta Dünya pazarında söz sahibi ülkelerden birisi oluruz. Bu nedenle diyoruz ki Köylümüz sorun değildir, onların sorunları var ve bu sorunları çözmek hepimizin görevidir.” dedi. 

Tire’de yaptığı çalışmalarla hemen herkesin övgüsünü alan Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük www.tarımdanhaber.com yazarı Kaya Cabas’ın sorularını yanıtladı.

ÜRETİCİLERİ ÖRGÜTLEMELİYİZ

Bugünlerde gıda fiyatlarını çokça konuşuyoruz. Gıda enflasyonunun etkilerini ise hayatımızda derinden hissediyoruz. Sosyal medyada vatandaşlar birkaç ay önceki market fişleri ile bugünkü market fişlerini karşılaştırıyor. Aynı ürün, aynı marketten alınmış ama aradaki aylık var nerdeyse yüzde 50’ları bulmuş durumda. Aslında temel problemin yeterince üretmemek, üretene hak etiğini vermemek ve üretileni ise adil şekilde dağıtmamak olduğu gerçeğini unutuyoruz. 

Tarım arazilerimizi iyi değerlendirmeliyiz. Mevcut üreticilerimizi korumalıyız. Yeni bilinçli bu işten para kazanan üreticiler yetiştirmeliyiz. Peki bunu nasıl yapmalıyız?

Dünya görüşü olarak hükümete pek yakın durmasa da yaptığı işlerle büyük başarılara imza atmış biri var. Ak Parti hükümetleri Tarım Bakanlarından da ödül almış biri. Kendini pek siyasete bulaştırmayan ama işini iyi yapan biri. O kişi İzmir Tire’de. Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük. 

Mahmut Eskiyörük, Tire Süt Kooperatifi başkanlığına seçildikten itibaren yaptığı yeniliklerle ön plana çıktı. Üreticileri öğütledi. Geleneksel yöntemlerle yapılan süt toplama ve dağıtma şekillerini değiştirdi. Üreticinin para kazanıp memnun olacağı bir sistem kurdu. Sonuçta hem üretici hem de kooperatif kazandı, Tire kazandı. Örnek bir kooperatif yönetimi sergileyerek hemen her kesimin takdirini kazandı. 

Peki bunları nasıl yaptı? İşte tüm bunları Başkan Eskiyörük konuştuk. Sizleri bu sohbetimiz ile başbaşa bırakıyoruz.

TARIMIN KURTULUŞU KOOPERATİFLEŞMEDİR

-Sayın Eskiyörük, konuşmalarınızda hep kooperatifleşmenin öneminden bahsediyoruz. Kooperatifleşme neden bu kadar önemli?

Ülkemizin üzerine oynanan ve son 20 yılda etkisini iyice arttıran tekelleşme oyunlarından kurtulmak için en etkin yol, Kooperatifleşmedir. Çünkü Ülkemizde tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yüzde 70’i küçük aile işletmelerinde yapılmaktadır. 

Küçük ölçekli aile işletmelerini, kooperatifler çatısı altında birleştirip, teknoloji ile buluşmalarını sağlayarak modernize edersek tarım ve hayvancılıkta Dünya pazarında söz sahibi ülkelerden birisi oluruz. Bu nedenle diyoruz ki Köylümüz sorun değildir, onların sorunları var ve bu sorunları çözmek hepimizin görevidir. 

Diğer yandan “Kooperatifleşme” denildiğinde gerek ülkemizde gerekse uluslararası arenada çok farklı modeller bulunmaktadır. Ancak sonuç almak istiyorsak kooperatifleşme hamlemizi Türkiye’nin koşullarına uygun bir model üzerinden sağlamalıyız.  

Biz ilçemizde Tire Süt Kooperatifi Modeli’yle, Türkiye şartlarına uygun kırsal kalkınma hamlesinin nasıl olması gerektiğini somut olarak ortaya koyduk.

BİZİM MODELİMİZ TÜRKİYENİN YAPISINA UYGUN BİR KALKINMA MODELİDİR

-Nasıl bir modeldir bu?

Öncelikle akaryakıt, yem, gübre, tohum vb. üreticinin tüm ihtiyaçlarını toplu alımla piyasa fiyatının altına temin edip girdi maliyetlerini düşürerek üretimin devamlılığını sağlıyoruz. 

Ortak makine parkıyla en küçük üreticiye bile en yeni teknolojiyi kullandırıyoruz. Köylere kurduğumuz süt alım merkezlerinde sütün soğuk zincirde kontrollü toplanmasıyla kaliteyi yükseltiyoruz. Ortaklarımızın işletmelerinde yerinde eğitim ve denetimle verimliliği arttırıyoruz.

Üreticinin ürünlerini mamul hale getirerek katma değer yaratıyoruz. Tire Süt Markasıyla Türkiye’nin en güvenilir markalarından biri olarak büyük bir dağıtım ağı kurduk, güvenli gıda ile tüketiciyi koruyoruz.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız süt projeleriyle İzmir’in çocuklarına 13 yıldır sağlıklı süt içiriyoruz. Bu proje ve faaliyetlerimiz sonucunda Kooperatifimiz bugün yaklaşık 2100 ortağı, 500 personeli, günlük 300 ton sütü, 85.000.000 TL öz varlığı ve yıllık 600.000.000 TL cirosuyla bölgenin en büyük sosyo-ekonomik gücü haline geldi.

-Modeliniz ödüllerde aldı değil mi? 

Evet. Bazılarını sizinle paylaşmak isterim. Birleşmiş Milletler tarafından 2012 yılında Dünyaya Örnek Kırsal Kalkınma Modeli seçildik. Sabancı Vakfı tarafından “Fark Yaratan Kuruluş” olarak deklare edildik. Ege Bölgesi Sanayi Odası, Kooperatifimizi “Marka Yaratma, İstihdama Katkı ve Üretim Kalitesi” dallarında 3 ödüle birden layık gördü. 

Avrasya Tüketici Derneği, yaptığı tüketici araştırması sonucunda kooperatifimizi “Yılın Markası” seçti.  Ayrıca Birleşmiş Milletler FAO 2015 yılında Kooperatifimize, Üreticiyi Sosyal Koruma ve Kırsalın Refahını Arttırma Ödülü verirken T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı da Güvenilir Gıda Üretimi Başarı Ödülüne layık gördü. 

Yaşama Dokunanlar Platformu tarafından düzenlenen 1400 firmanın katıldığı Tarım Oskarları yarışmasında, organik yoğurdumuz Oskar ödülüne layık görüldü. Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi, Kooperatifimize Stratejik Vizyon ödülü verdi. 

ÖNCELİKLE TARIMIN SORUNLARINI ÇÖZMELİYİZ

-Sayın Başkan, sizce tarımda neler yapılmalıdır? Neler yapmalıyız ki üreticilerimizi, yetiştiricilerimizi koruyalım. Onların üretim yerlerinde, köylerde kalmasını sağlayalım?

Tarımda kalkınmanın yolu, her ilçede bir Tire Süt Kooperatifi yaratmaktan geçmektedir. Bunun için de öncelikle yapısal sorunlarımızın çözülmesi gerekiyor.

Türkiye’de tarımın ve hayvancılıkta gelişmenin sağlanması için öncelikle yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz;

- Kooperatifçilik Devletin öncelikli politikası haline getirilip; ürününü kooperatif kanalıyla pazarlayan üreticilere daha yüksek destekleme primi verilerek kooperatifçiliğin gelişmesi teşvik edilmelidir. İleri ki aşamada örgütsüz üreticiye destekleme kaldırılmalıdır.

Böylelikle kayıt dışılık önlenecek, üretim planlanarak fiyat istikrarı ve gıda güvenliği sağlanacak, üretim maliyetleri düşecek, gelir adaleti sağlanarak köyden kente göç önlenecektir. 

- Tarım ve hayvancılıkla ilgili tüm örgütlerin görev tanımları yapılıp, tek bir genel başkanlık çatısı altında toplanarak örgüt karmaşası giderilmelidir. Sistem, hiçbir örgütün diğer bir örgütün görevini yapamayacağı şekilde düzenlenmelidir. Ayrıca Tarımsal Üretim ve Pazarlama ile ilgili tüm örgütler Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlanmalıdır.

- Kooperatiflerin üreticiyi teknoloji ile buluşturma, toplu alımla maliyetlerini düşürme, gıda güvenliğini sağlama, pazarlama sorununu çözme gibi işlevlerini yerine getirebilmesi için; yatırım destekleri sadece İlçe bazlı kooperatiflere verilerek Köy Kooperatiflerinin birleşmesi teşvik edilmelidir.

- Üreticinin desteklenmesi ve denetlenmesi kooperatifler kanalıyla yapılmalıdır. Devlet, kooperatifleri desteklemeli ve denetlemelidir. Böylelikle kaynaklardan daha fazla üreticinin yararlanması sağlanmalıdır. 

- Kooperatiflerin, Gıda Güvenliğine uygun ürün toplamaya yönelik altyapı oluşturması desteklenmelidir. Ürünü kontrollü toplayan kooperatiflerin; laboratuvar, teknik personel ve kalite kontrole yönelik giderlerini karşılamak üzere teknik destek primi verilmeli. Gıda Güvenliğinin tam anlamıyla sağlanabilmesi için hile ve tağşiş yapan firmalara caydırıcı cezalar uygulanmalı.

- Tarımsal Amaçlı Kooperatifler mali bilanço ve çalışan sayısına bakılmaksızın her koşulda KOBİ sayılmalıdır.

- Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin tümü KOBİ tanımına bakılmaksızın düşük faizli, uzun vadeli finasman kaynaklarından faydalandırılması sağlanmalıdır.

- Türkiye’de uygulanan kentsel dönüşüm programı benzeri bir uygulama yapılarak kooperatifler kanalıyla küçük aile işletmelerini yerleşim alanı dışında TOKİ örneği bir araya getirecek ortak çiftlikler kurulmalıdır. Böylelikle küçük aile işletmeleri ruhsatlı ve uygun hale getirilerek üretimin ve üreticinin devamlılığı sağlanmalıdır. 

- Susuzluk sorunu en öncelikli konu olarak belirlenmelidir. Belediyelerin ve fazla su tüketen sanayilerin atık sularının arıtılarak tarımsal sulamaya uygun hale getirilmesi sağlanmalıdır. Yağmur sularının hapsedilerek yeraltı sularını besleyecek gölet ve yeraltı barajları yapılmalıdır.

- Desteklemeler; üreticiye yardım anlayışıyla para vermek değil, para kazandırmaya yönelik; üretimin planlanması, kalitenin sağlanması, kooperatifçiliğin geliştirilmesi gibi yapısal sorunların giderilmesinde bir unsur olarak kullanılmalıdır.