Kaya, dünkü köşe yazısında, köylerin boşalmasından dolayı Anadolu'nun yaşlandığına dikkat çekerek, bu durumun ülke tarım ve hayvancılığı için doğru bir gidişat olmadığının altını çizdi. Bayram vesilesi ile gittiği köyünden gözlemlerini ve tespitlerini köşesine taşıyan Kaya, şunları kaydetti:

TÜRKİYE TARIM VE HAYVANCILIKTA YANLIŞ ADIMLAR ATTI

“Türkiye AB kriterlerine uyacağım diye, tarım ve hayvancılıkta birçok yanlış adımlar attı. AB'ye göre tarımda çalışan oranın toplam çalışan sayısı içinde %5 olması gerekiyor. Biz de şimdi bu hedefe ulaşmanın telaşıyla sosyolojik sonuçlarını tam olarak görmeden, toplumsal altyapısını oluşturmadan insanlarımızı tarımdan çekip büyükşehirlerin varoşlarına gönderiyoruz.

KÖYLER YAŞLILARIN TATİL YERİNE DÖNDÜ!

Bugün köylerimiz emekli maaşıyla yaşamaya çalışan yaşlılarımızla dolu. Köylerimiz bir anlamda yaşlılar için uzun tatil mekânlarına dönüşmüş durumda. Yetiştirdikleri ürünleri satmak için kasaba pazarlarına gelen insanlarımızın çoğunluğu da 60 yaşın üzerinde. Ülkemizin nüfusu genç ama Anadolu yaşlanıyor.

BU YOLUN SONU İYİ BİR YERE ÇIKMAZ!

Bu topraklar yeni nesilin gözünde artık yaşanacak yerler değil. Bu gidişe dur demek lazım. Bu yolun sonu iyi bir yere çıkmaz. Unutmayalım ki Anadolu, dünyaya medeniyet taşıyan Mezopotamya'nın yani Bereketli Hilal'in bir parçasıdır. Evet, genç nüfus artık köylerde, kasabalarda bir gelecek olduğuna inanmıyor.

Bu sadece gelişen teknoloji ve şehirleşme ile açıklanamaz. İstanbul, Ankara, İzmir'deki olanakların asgari şekilde de olsa Anadolu şehirlerinde olması göçün önünde bir set oluşturabilir.

Nüfus dağılımı şehirler arasında uçurum olmayacak şekilde planlanmalıdır. Her il ulaşım, altyapı ve diğer özelliklerine göre ülke içine mi, ihracata mı üretim yapacak, bütün bunlar hesap edilerek adımlar atılmalıdır.

FİYATLAR YÜKSEK AMA ÇİFTÇİ KAZANAMAMAKTAN ŞİKAYETÇİ

İstanbul'daki canlı hayvan kurban hisse tutarı ile köylerdeki fiyatlar aşağı yukarı aynı. Etteki yüksek fiyatlara rağmen çiftçi, köylü kazanamamaktan şikâyetçi. Bazı teşvik paketleri açıklanıyor, destekler veriliyor fakat genç nüfusun ilgisi bu alana kaydırılamadığı için bu çabalar karşılıksız kalıyor, tam olarak hedefine ulaşmıyor.

Anadolu'da İlçe merkezleri yerli turistlerle dolu. Zincir marketler belki büyükşehirlerden daha yoğun bir tempoda çalışıyor. Perakende sektörü Anadolu'nun karakteri haline dönüşmüş durumda. Tarih bize şunu gösteriyor ki, toplumların çöküşlerinin temelinde plansızlık, günü okuyamamak ve ekolojik-sosyolojik dengeyi gözetmeden yapılan yatırımlar vardır.

BATILILAR GİBİ TARIMDAN ÇIKALIM DİYORUZ!

Sonuç itibariyle, şimdi biz de Batılılar gibi tarımdan çıkalım diyoruz. Tamam da bu nasıl olacak ve yerine ne koyacağız. Kendi kendimize yetebiliyor muyuz?

Tarımda teknolojiyi ne kadar kullanabiliyoruz ABD'de çiftçilerin toplam nüfusa oranı %2. Yani AB kriterlerinin de altında. Ancak ABD'li her bir çiftçi, teknolojik tarım sayesinde 125-150 kişiyi besleyebiliyor, fazlasını ihraç ediyor.

Tarım gibi bir alanda mesai harcamasının karşılığını fazlasıyla alıyor. Sektöre verilen değerin farkında. Bir anlamda çiftçi orada el üstünde tutuluyor. ABD emperyalizminin insanlığı getirdiği nokta belli ancak durum onlarda böyleyken, bizde ise çiftçiye, köylüye neredeyse acınacak insan gibi bakılmaya başlandı. Soframıza gelen gıdaların bizlere nasıl ulaştığını göremeyecek kadar mekanik bir hayatı yaşar olduk.

TARIMDA ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 19

Bir de bizdeki çalışanların sektörlere göre dağılımına bakalım. 2015 TÜİK verilerine göre kayıtlı çalışan nüfusumuzun; %19'u tarım, %21'i sanayi, %7'si inşaat, %53'ü ise hizmet sektörlerinde istihdam ediliyor.

BELÇİKA ÖRNEĞİ

Yani bu veriler üretim merkezli bir ekonomi modelimizin olmadığını gösteriyor. Tarımda yaklaşık 150 bin kişi yani, bizim ortalama bir ilimiz kadar nüfusu barındıran Belçika, 40-45 milyar dolar ihracat yapıyor.

Bizim ise 2014 verilerine göre tarımsal ürün ihracatımız 18.7 milyar USD, yine tarımsal ürün ithalatımız ise 18.5 milyar USD. Bu sonuçlar ortada bir terslik olduğunu göstermiyor mu? Ekonomide refahın tabana yayılmasını istiyor ve gelir dağılımındaki adaletsizlik bitsin diyorsak, öncelikle tarım ve hayvancılığa hakettiği değeri vermemiz gerekir.

PİYADENİN AYAK BASMADIĞI YER SİZİN DEĞİLDİR!

Bir savaşta ne kadar hava gücünüz olursa olsun, piyadenin ayak basmadığı yer sizin değildir. Tarım ve hayvancılık da bir anlamda toplumun piyade gücüdür yani olmazsa olmazıdır.

Her şeye rağmen ülkemiz her sıkıntıyı aşabilecek birikime sahiptir. Bir bayram arefesinde herkes bunu böyle bilmelidir.

Bayramın ülkemiz, milletimiz için hayırlar getirmesini diliyorum. Allah mazlumların son kalesi olan bu coğrafyanın yardımcısı olsun. Bayramınız kutlu olsun."