TOPRAĞIN DENGELİ BESLENMESİNİ SAĞLAR

Özelikle toprağın korunması sürdürülebilir tarım anlayışında temel unsurdur. Toprağın aşırı şekilde sulanmasına, gübrelenmesine ve yanlış ilaçlanmasına karşı etkin eğitim ve kontrol önlemleri alınmalı. Toprağın zengin biyolojik çeşitliliği, doğal kaynaklarla desteklenmelidir. Çeşitli tarımsal uygulamaların özellikle işleme biçim ve tekniklerinin bitki örtüsünü tahrip ederek, erozyona yol açtığı unutulmamalıdır.

GİRDİLER, DOĞAL KAYNAKLARA VE TÜKETİCİYE ZARAR VERMEZ

Kullanılan girdiler doğaya, çevreye, tarım alanlarına ve tüketiciye zarar vermemelidir. Üretim sürecinde kullanılan girdiler, geri dönüşüm ile değerlendirilebilmelidir. Herşeyin birbiri ile bağlantılı olduğu kabul edilen sürdürülebilir tarım faaliyetlerinde uzaklaştırma/atma fikri, 'azalt, yeniden kullan, geri dönüştür' inisiyatifi hakimdir. İşletme kendi girdilerini, kendi işletmesi içinde, en uygun, ekonomik ve asgari maliyetle ucuza üretebilmenin yollarını arar.

ULUSLARARASI SERTİFİKALAR İLE TÜKETİCİLERİ GÜVENCE ALTINA ALIR

Özellikle AB ülkelerinde bazı tarımsal ürünleri korumak, doğal özelliklerini kaybetmeden üretim devamlılığını sağlamak amacıyla PDO, PGI, TSG sistemleri geliştirilmiştir. Söz konusu sistem, tüketiciler açısından bir çeşit kalite ve güven standartlarının ifadesi anlamına geliyor. PDO, PGI, TSG logolarını taşıyan hem bitkisel hem de hayvansal ürünlerde gıda güvenliği ve gıda kalitesi açısından tüketicilere garanti sağlanmıştır. AB ülkelerinde PDI/PGI/TSG logosu taşıyan ürünler arasında; taze et, peynir çeşitleri, diğer hayvansal ürünler (yumurta, bal, süt ürünleri, tereyağı v.b.), yağlar, meyve ve sebzeler, tahıllar, balık, bira, bitki ekstarktlarından yapılan çeşitli içecekler, ekmek, pasta, kek, bisküvi, çikolata ve şekerlemeler yer alıyor.

TEŞVİKLERİN RASYONEL VE ÖRGÜTLÜ DAĞITIMINA KATKI SUNAR

Sürdürülebilir tarım, devlet teşviklerinin rasyonel, akılcı ve örgütlü dağılımına katkı sunar. Teşvikin üretime dönüşmesini ve ülke ekonomisine faydalı geri dönüşümünü sağlar. Devlet, 2015 yılında tarıma toplam 10.1 milyar lira destek verdi. Türkiye'de dağınık ve hedefi olmayan bir destekleme politikası mevcut. Söz konusu desteğin tarımsal üretime, verimliliğe, kaliteye katkısı arka planda kalıyor. Böyle olunca desteklerin tarımsal üretimi yönlendirmesi, üretimi planlaması zorlaşıyor. Bir devlet politikası olarak masaya yatırılması gereken sürdürülebilir tarım uygulamaları, Türkiye'nin kendi yerel kaynaklarını kullanarak sağlıklı ve güvenli yerel besine ulaşmanın önünü açacağı gibi, fiyatlarında tüketici açısından uygun noktaya gelmesini sağlar.

ÜRÜNDE SAĞLANAN ÇEŞİTLİLİK DEĞERİ ARTIRIR

Sürdürülebilir tarım faaliyetleri yürüten işletmenin üründe sağlayacağı çeşitlilik aynı zamanda mali anlamda da çeşitlilik sağlar. Kar oluşturamayan bir firmanın, ekolojik olarak sürdürülebilir bir tarım operasyonunu yürütmesi zor olacaktır. Dolayısıyla üreticinin katma değerli ürünlere yönelmesi pazarda rekabet üstünlüğü sağlayarak, faaliyetlerin sürdürülebilir olmasını mümkün kılacaktır. Bu konuda farklı dağıtım ve satış kanallarının devreye alınması ise ürünün kısa süre içinde tüketiciye ulaşmasını beraberinde getirir.

TÜM EKOSİSTEM ÜRETİM SÜRECİNDE YER ALIR

Uygulamaların tamamı, tüm ekosistem, üretim sürecine katkı sağlamalı. Üretime konu olan mahsulun korunması için doğal yöntemler kullanılmalıdır. Örneğin rüzgar kırıcı olarak tarlanın etrafının ağaçlarla korunması veya toprağa zarar veren kemirgenlerin bertarafı için kimyasal ürün yerine ekosistemde var olan sürüngenlerin toprakta var olmasının sağlanması ekosistemin korunmasını sağlar.

BİTKİ VE HAYVAN ENTEGRASYONU SAĞLAR

Toprağı sürekli bereketli tutmak ve bitkisel toprak kaybını önlemek için dönüşümlü bitkiler ve yeşil gübreler kullanılmalı, bitki ve hayvan entegrasyonu sağlanmalı. Sürdürülebilir tarımda hayvancılık ve bitkisel üretim birbirlerine girdi temin edebilecek dengede tutulmalı. Hayvancılık faaliyetlerinin atıkları, bitkisel üretimde girdi, bitkisel üretim atıkları hayvancılığın girdisi olacak şekilde organize edilmeli. Bu şekilde “sürdürülebilir" dönüşümü sağlamak mümkün olacaktır.

KİMYASAL MÜCADELEYE ALTERNATİF YÖNTEMLER GETİRİR

Sürdürülebilir tarım uygulamalarında biyolojik mücadele başta olmak üzere, kimyasal mücadeleye alternatif yöntemler ve entegre mücadele sistemleri yer alır. Entegre mücadele insan sağlığı, çevre ve doğal dengeyi dikkate alan sürdürülebilir bir mücadeledir. Entegre mücadele, zararlı türlerin popülasyon dinamikleri ve çevre ile ilişkilerini dikkate alarak, uygun olan tüm mücadele yöntemlerini ve tekniklerini uyumlu bir şekilde kullanarak, bunların popülasyonlarını ekonomik zarar seviyesinin altında tutan bir zararlı yönetim sistemidir.

DOĞAL KAYNAKLARIN ORJİNAL BİÇİMİ İLE KORUNMASINI SAĞLAR

Sürdürülebilir tarımı benimseyen bir işletme, yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanımı ve doğaya karşı sorumlu davranılmasını, çevresel sürdürülebilirliğin gereksinimlerini kapsayan uygulamaları bir bütün olarak ele almalıdır. Bu sayede dışa bağımlı olmaktan kurtulan işletme, gelişim ve üretiminin de ekonomik boyutta sürdürülmesinin önünü açar.

Kaynak: Ekonomik Forum / TOBB