Tarım ve Orman Bakanlığında örgütlü Toç Bir Sen, koronavirüs salgınının tarım sektörüne olası etkileri ve yaşanacak sorulara karşı alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak kapsamlı bir rapor hazırladı. Çiftçi kuruluşları bile henüz böylesine kapsamlı bir rapor hazırlamazken, Toç Bir Sen, başta tarımsal destekler ve çiftçi borçları olmak üzere tarımsal üretimde iç piyasada ve dış ticarette yaşanacak olası risklere dikkat çekerek, bu risklere karşı alınması gereken tedbirleri başlıklar halinde sıraladı.

Toç Bir Sen tarafından hazırlanan 'Koronavirüsün Türkiye Tarımına Olası Etkileri ve Çözüm Önerileri' başlıklı raporda dikkat çeken başlıklar şöyle:

TARIM SEKTÖRÜNÜN STRATEJİK ÖNEMİ AŞİKARDIR 

"İnsanın yaşamını idame ettirebilmesi için, yeterli ve dengeli beslenmesi ve içilebilir temiz su kaynağına sahip olması gerekir. Yani insanlığın devamı için gıda ve su olmazsa olmaz iki ana etkendir. Bu sebeple tüm Dünyayı etkisi altına alan bu zorlu günlerde Tarım sektörünün ülkeler için stratejik önemi aşikardır. 

Tarım ve gıda sektörü, insanoğlunun hayatta kalabilmesi için yaşamsal ihtiyaçlarının karşılandığı, üretimin isteğe bağlı olarak durdurulmasının mümkün olmadığı bir sektördür. Ayrıca hastalıklardan korunmanın en etkili yollarından biri de dengeli ve yeterli beslenme olduğu gibi yeterli beslenmenin temeli de yeterli üretimden geçmektedir. Tarımsal üretimin yavaşlaması veya tamamen durması durumunda, temel besin ürünlerine erişim zorluğu, fiyat pahalılığı ve kıtlık gibi sorunlar ortaya çıkacak, bunların sonucunda da beslenme eksikliği ve açlığa dayalı ciddi sağlık sorunları ve hatta ölümler ile karşı karşıya kalınacaktır.

TARIM VE GIDA ALANINDA OLASI RİSKLERE KARŞI ALINACAK TEDBİRLER SALGINLA MÜCADELEDE BAŞARIYI ARTIRIR  

Covid-19 salgını ile mücadelede gerekli tüm çalışmaların yapılmasının yanında, Tarım ve Gıda alanında olası risklerin öngörülerek gerekli tedbirlerin alınması, sektörünün sürdürülebilirliğine, salgınla mücadelenin başarı ile sonuçlanmasına ve ulusal güvenliğimize büyük katkılar sunacaktır. 

TARIMSAL ÜRETİMİN ÜSTÜNDEKİ BASKILAR BU DÖNEM DAHA YAKINDAN HİSSEDİLECEK

Ancak bir tarafta üretime olan ihtiyaç diğer tarafta artan salgın nedeniyle; başta işgücü kayıpları, lojistik sektöründe yaşanacak olası aksaklıklar, tarımsal girdi ürünleri (gübre, ilaç, tohum v.b.) tedariğinde yaşanan sorunlar, ithalat ve ihracattaki aksamalar, spekülatif hareketler ve stokçuluk, üreticilerin düşen gelirleri ve sağlık yönünden oluşacak problemlerin tümünün tarımsal üretim üzerine oluşturduğu baskı bu dönemde daha yakından hissedilecektir. Dolayısı ile salgın nedeni ile bugüne kadar yaşanan tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurularak, ülkemiz açısından salgın sonrası oluşabilecek gıda güvencesi sorununa yönelik tedbirlerin bir an önce alınması gerekmektedir. 

ÇİFTÇİNİN GİRDİ MALİYETLERİNİ DÜŞÜRÜCÜ DESTEKLER DEVREYE ALINMALI 

Gıda güvencesini sağlamak için acil olarak yapılabileceklere bakıldığında; özellikle bu dönemde, yem, gübre, tohum ve bitki koruma ürünleri üretim ve tedarik zinciri kesintiye uğramamalıdır. Çiftçinin gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik vb. girdi maliyetlerini düşürücü ya da destekleyici tarımsal üretimi artırmaya yönelik tedbirler alınmalıdır. Kırsal alanda yaşayan nüfusumuzun yaş ortalaması yaklaşık 55 olup, tarımsal üretimde çalışan nüfusun çoğunluğu yaşlılardan oluşmaktadır. Koruyucu tedbirlerin alınması ve sosyal mesafe kuralına uyulması şartı ile tarımsal faaliyetlerde çalışacak olanlar için sokağa çıkma yasağı (65 yaş üstü ve 20 yaş altı ve olası diğer yasaklarda dahil) uygulanmamalıdır.

EKİLMEYEN TARIM ARAZİSİ BIRAKILMAMALI 

İhtiyaç analizi yapılarak, öncelikle ekim alanları ve ürün desenleri belirlenmeli, desteklemeler ile üretim teşvik edilmelidir. Her ne sebeple olursa olsun ekilmeyen tüm alanlarda, ihtiyaç doğrultusunda planlanan ürünlerin ekimi yapılmalı, bu amaçla devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan boş kamu arazileri de değerlendirilmelidir. Mülkiyet sorunlarının bir an önce çözülerek küçük aile işletmeciliği yapan çiftçileri de koruyucu, üretime teşvik edici ve sürdürülebilirliklerini sağlayan destekleme modelleri geliştirilmelidir.

MERALARIN BÜTÜNLÜĞÜ KORUNMALI 

Mera alanlarının ıslahı hızlandırılmalı, mera alanları içerisinde kalan vatandaşa ait araziler mera alanı içine dahil edilip vatandaşa başka bir yerden hazine arazisi verilmeli böylece meraların bütünlüğü korunmalıdır. Uzun süreli dış ticaret risklerine karşı, depolama imkanı olan ürünler stokta tutularak arz güvencesi sağlanmalı, halkımızın dengeli ve yeterli beslenmesi için gerekli olan gıda maddeleri ve miktarları belirlenmelidir. Halihazırda arzında sorun olacağı değerlendirilen ürünler için bir an önce üretim planlaması yapılarak, üretimi teşvik edilmelidir.

MEVSİMLİK İŞÇİLERİN İNSAN YAŞAMINA UYGUN YERLERDE KONAKLAMASI İÇİN GEREKLİ TEDBİRLER ALINMALI 

Tarımdan en önemli iş gücü mevsimlik işçilerdir. Mevsimlik işçiler daha çok güneydoğu illerinden tarımsal üretimin yoğun olduğu illere sezonluk olarak gitmektedirler. Ayrıca Karadeniz bölgesinde fındık ve çay tarımında Gürcü işçiler gibi sınır ülkelerden gelen iş gücü de sekteye uğrayacaktır. Bu işçilerin üretim bölgelerine gidişlerinde gerekli kolaylık sağlanmalıdır. Mevsimlik işçilerin insan yaşamına uygun yerlerde konaklaması ve yeterli temiz suya ulaşım imkanı Valilikler öncülüğünde sağlanmalıdır.

YERELDE ÜRETİMİ MÜMKÜN OLAN TÜM ÜRÜNLER İÇİN ÜRETİCİ TEŞVİK EDİLMELİ 

Bakanlık tarafından, il ve ilçe bazlı olarak yerelde üretimi mümkün olan tüm ürünler için üreticilerin teşvik edilmesi, öncelikle il düzeyinde ihtiyacın yerel imkânlarla sağlanmasının hedeflenmesi ve üretim için gerekli fide, fidan, tohum, yem, gübre vb. girdilerin özel idare kaynakları da dikkate alınarak tedariki için gerekli çalışmaların yapılması önemlidir. İhtiyaç duyulması halinde üreticilere bazı desteklerin nakdi değil ayni olarak verilmesi üzerinde gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

TARIMA DAYALI ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ BİRAN ÖNCE BİTİRİLMELİ 

Bakanlığımız tarafından yürütülen “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri Projesi” kapsamında kurulan organize sanayi bölgelerinin bir an önce bitirilmesi ve başta büyükşehirlerimizin “Kendi Kendine Yeten Şehirler” haline getirilmesi önem arz etmektedir.

İSRAFA YÖNELİK EĞİTİM SEFERBERLİĞİ BAŞLATILMALI 

Ülkemizde üretilen gıda ürünlerinin ortalama %25-30’u kayıp ve israf edilmektedir. Ülkeler açısından, güvenilir ve yeterli gıdaya sahip olmanın ne kadar stratejik öneme sahip olduğunun çok daha net anlaşıldığı bu günlerde, israfa yönelik gıda kayıplarını en düşük seviyeye indirecek projeler geliştirilmeli, bu konuda kayıp ve israfı engellemeye yönelik eğitim seferberliği başlatılmalıdır.

ÇİFTÇİ BORÇLARI BİR YIL FAİZSİZ ÖTELENMELİ 

Çiftçilerimizin Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifi ve diğer özel bankalara olan borçlarının faizsiz şekilde ertelenmesi, bütün çiftçilerimizin enerji giderleri ile sulama birliklerine yapılacak ödemeleri bir yıl faizsiz ötelenmelidir.

STOKÇULARLA ETKİN MÜCADELE EDİLMELİ 

Tarım ve Orman Bakanlığı İl/İlçe Müdürlükleri, Ticaret Bakanlığı ve yerel yönetimlerin iş birliği ile her türlü stokçuluğun ve fiyat artışlarının önüne geçilmelidir.

YENİ KİŞİLERE TOPTANCILIK YETKİSİ VERİLMEMELİ 

Bu amaçla hali hazırda toptancılık yetkisi olanlar dışında yeni kişilere toptancılık yetkisi verilmemeli, Bakanlık izni olmadan meyve ve sebze ticareti yapılmasına müsaade edilmemeli, hallerin daha uzun süreler açık kalması, ürünlerin kayda alınarak hal esnafı tarafından markete sevki mümkün kılınmalıdır.

SÖZLEŞMELİ ÜRETİM MODELİ GÜÇLENDİRİLMELİ 

Yetiştiricilerin üretimini, ürün işleyicilerin ise ham madde ihtiyacını garanti altına alan sözleşmeli üretim modeli uygulamasının geliştirilmeli ve aksayan yönleri ıslah edilmelidir. TMO, Tarım Kredi Kooperatifleri ve ESK benzeri piyasa müdahale kurumları aracılığı ile üreticiye alım garantisi verilmeli ve sözleşmeli üretim yapan üreticilere gübre, ilaç, tohum, fide vb. gibi tarımsal girdilerini karşılaması amacı ile avans ödemeleri yapılmalıdır.

ET VE SÜT KURUMU YETİŞTİRİCİNİN KESİME GELEN HAYVANLARINI DEĞERİNDE ALMALI 

Toplu tüketim yerlerinin kapanması, beraberinde tüketimin azalmasını getirmiştir. Bu süreçten en çok Turizm sektörünün etkilendiği düşünüldüğünde, et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerine talep azalması beklenmektedir. Talebin azalması ile birlikte besicilerimizin kesime gelen hayvanlarını daha uzun süre beslemeleri gerekecek, bu durum hem et kalitesinin düşmesine hem de ilave yem tüketimi dolayısı ile maliyetlerin yükselmesine sebep olacaktır. Et ve Süt Kurumu marifetiyle besicilerimizin arz fazlası hayvanları değerinde alınmalı ve üretilecek et ve et ürünlerinin uygun fiyattan halka arzı sağlanmalıdır.

SÜT ÜRETİCİSİNE ÜRETİM MALİYETLERİ BAZ ALINARAK ALIM GARANTİSİ VERİLMELİ 

Büyükşehirlerde ve birkaç ilimizde uygulanan kontrollü giriş ve çıkışlar dolayısı ile çiğ sütün toplanması ve taşınmasında oluşacak aksaklıkların önüne geçilmesi ve üreticilerin mağdur olmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. Hayvancılık  sektörünün ayakta kalabilmesi için ESK üzerinden piyasaya müdahale edilmeli ve üretim maliyetleri baz alınarak oluşturulacak fiyatlar üzerinden alım garantisi verilmelidir.

GÖÇERLER VE GEZGİNCİ ARICILARA HER TÜRLÜ KOLAYLIK SAĞLANMALI 

Özellikle küçükbaş hayvancılık meraya dayalı olarak yapılmaktadır. Aynı şekilde arıcılık faaliyetleri de gezginci arıcılar vasıtasıyla sürdürülmektedir. Göçerlerin ve gezginci arıcıların hareketlerinde her türlü kolaylık sağlanmalı, konaklama yerlerinde uygun altyapı temin edilmeli, temiz suya erişim imkanları sağlanmalıdır.

AŞI KAMPANYASINDA GÖREV ALAN VETERİNER HEKİMLERE YÖNELİK HER TÜRLÜ SAĞLIK TEDBİRİ ALINMALI 

Koruyucu hayvan sağlığı hizmetleri aksamadan yürütülmeli, Bakanlıkça yürütülen programlı aşı kampanyaları aksamadan yürütülmelidir. Aşı kampanyasında görev alan veteriner hekim ve yardımcı sağlık personeline yönelik her türlü sağlık tedbiri alınmalıdır. Veterinerlikte kullanılan aşı ve ilaçların tedarik zincirinde yaşanacak aksamalar önlenmeli, olabilecek fiyat artışlarına karşı hayvancılık ile uğraşan çiftçiler desteklenmeli, beşeri ilaçlarda olduğu gibi aşı ve ilaçların fiyatları devlet tarafından tespit edilmelidir.

YENİ DURUMA GÖRE TARIMSAL İHRACATI ARTIRACAK ÇALIŞMALARI ŞİMDİDEN YAPMALIYIZ 

Ülkemizin tarım ve gıda ürünlerine ait 2019 yılı dış ticaret verileri incelendiğinde; En çok ihracat yapılan ülkelerin sırası ile Irak, Almanya ve İtalya olduğu, en çok ithalat yapılan ülkelerin ise Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Brezilya olduğu görülmektedir. AB’nin en önemli tarımsal üreticileri İtalya, İspanya ve Fransa ve yine tarımsal ürün ihracatında Dünyanın en büyük ikinci ülkesi olan Hollanda karantina tedbirleri nedeni ile tarımsal üretimde çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Dolayısı ile Ülke olarak bir taraftan iç piyasa için gerekli tarım ürünleri ihtiyacını karşılayacak tedbirler alırken diğer taraftan da salgın sonrası dış ticarette meydana gelebilecek değişimleri ön görüp, eksik yanlarımızı tamamlayacak, avantajlı yönlerimizi de fırsata dönüştürecek projeler geliştirmeli ve üretimimizi bu yönde planlamalıyız.

GÜMRÜK VE KOTA KISITLAMALARINA KARŞI GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMALIYIZ 

Dolayısı ile, tarımsal üretim ve ürün stok planlamalarımızı yaparken, Dünya genelinde ve AB ülkeleri arasında tarımsal üretimde söz sahibi olan ve salgının etkilerinin en yoğun hissedildiği, ABD, Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Ukrayna, İtalya, Fransa, Almanya, İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde yaşanan süreci çok yakından takip etmeli, bu ülkeler tarafından tarımsal ürünlere yönelik dış ticareti sınırlandıran gümrük ve kota kısıtlaması gibi kararları karşılık tedbirler almalıyız.

RUSYA'NIN OLASI YASAKLARINA KARŞI HAZIRLIKLI OLMALIYIZ 

Bu amaçla, stok fazlası ürün harici tarımsal ürün ihracatı geçtiğimiz üretim sezonunda patates ve soğanda uygulandığı gibi ön izne tabi tutulmalıdır. Aksi halde söz konusu ürünler daha yüksek fiyatlar ile yurt dışına ihraç edilecek ve bu durum ülkemizde gıda fiyatlarının artmasına ve kendi vatandaşlarımızın alım gücünün yeterli olmaması nedeni ile yeterli ve dengeli beslenememesine neden olacaktır. Ayrıca hububatta Rusya’nın olası yasaklarına karşı hazırlıklı olunması gerekmektedir.

YAŞ SEBZE MEYVEDE İTHALATA KARŞI İHRACATA İZİN VERİLMELİ 

Özellikle örtü altı üretime uygun ürünler için seracılık faaliyetlerinin desteklenmesi ve maliyetlerinin düşürülmesine yönelik ilave desteklemeler gündeme alınmalıdır. Bu alanda ihracat amaçlı ihtiyaç fazlası (yaş sebze, meyve) ürünler oluşturularak, İthal ettiğimiz (yağlı tohumlu bitkiler, pamuk) ve diğer ikamesini yeterince sağlayamadığımız ürünlerin ithalatına karşılık, bu ürünlerin ihracatına izin verilmelidir.

DESTEKLEMEDE YENİ MODELLER ÜZERİNDE ÇALIŞMALIYIZ 

Sonuç olarak her şeyden öte bugün içinde bulunduğumuz zor şartlara ilave olarak gelecekteki üretimin de garanti edilmesi için üretici gelirlerinin azalmasından dolayı üretimden çekilme veya üretimi azaltma riskinin yönetilmesi için destekleme modelleri ve yeni metodolojiler üzerinde çalışılmalıdır.

TARIMSAL ÜRETİMİ ÇİFTLİKTEN ÇATALA ANLAYIŞIYLA DESTEKLEMELİYİZ 

Bu amaçla, 2019 yılına göre tarımsal nüfusumuzu koruyucu hatta artırıcı önlemler almalı, ekilebilir tüm arazilerimizi prosedürlere takılmadan kayıt altına almalı ve üretime kazandırmalı, tarımsal üretimi çiftlikten çatala anlayışı ile desteklemeliyiz.

Yani tarımsal üretimin tedarik zinciri bozulmayacak şekilde üretim, işleme, nakliye, depolama ve parkende sektörlerinin tamamını kapsayıcı destekleme modelleri geliştirmeliyiz.

BÜTÜN SORUMLULUĞU KAMU KURUMLARININ SIRTINA YÜKLEMEMELİYİZ 

Bu zor günler elbet geçecektir. Bir an evvel toplumdaki panik havasını dağıtmalı, toplumsal bilinçle hareket etmeli ve gıda güvencemizi sağlamaya yönelik adımları atmalıyız. Salgın sonrası kıtlık hatta açlık gibi daha büyük problemler ile karşılaşmamak için ülke olarak el ele vermeli, daha çok çalışmalı ve tarımsal üretimi aksatmamalı hatta artırmalıyız. Toplum olarak tüm sorumluluğu kamu kurumlarının sırtına yüklemek yerine vatandaş olarak “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” anlayışı ile hareket edip; başta su olmak üzere doğal kaynaklarımız üzerinden elde edilen enerji ve gıda maddelerini israf etmemeliyiz.

Ülkemizin bu savaştan en güçlü şekilde ve “Gıda Egemenliğini” sağlamış bir ülke olarak çıkabilmesi için hep birlikte çalışmalı ve birlikte başarmalıyız."