Kanun teklifinin ‘genel gerekçe’ bölümünde, ülkemiz tarımının en önemli sorununu: ‘İthal girdiye bağımlılık’ olarak özetleyen Girgin, daha sonra şu verileri paylaştı:
“2003-2019 arasında bitkisel ürün ihracatımız 71 milyar 346 milyon dolar iken aynı dönemde ithalatımız 94 milyar 78 milyon dolar olarak gerçekleşti. Tarımın ithal girdiye bağımlılık sorunu ancak yerli üretimin teşviki ile mümkündür. Oysa çiftçi topraktan uzaklaşmıştır. 2002 yılında 26,5 milyon hektar olan tarım alanlarımız 2018 yılına kadar 3,35 milyon hektar azalarak 23,2 milyon hektar alana düştü.
Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) 2003 yılında 2 milyon 765 bin 287 kişi kayıtlı iken Aralık 2018 tarihi itibariyle bu rakam 2 milyon 103 bin 765 kişiye düştü.
ÇİFTÇİ BORÇ BATAĞINDA TOPRAKTAN UZAKLAŞIYOR
Çiftçimizi topraktan uzaklaştıran, tarımsal üretimimizi düşüren nedenlerin başında çiftçilerimize dert olan borçlar ve ipotekler gelmektedir. Bugün tapusu üzerine ipotek konulan kişi sayısı 1 milyon 964 bin.
2018 yılı sonu tarihi itibariyle Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçi 2 milyon 103 bin kişi olduğuna göre; çiftçimizin yüzde 93,3’ünün borcu nedeniyle tarlasında, bağında, bahçesinde ipotek vardır. 2002 yılında 2,6 milyon çiftçimiz vardı. 2,6 milyon çiftçinin o günkü borcu 2,5 milyar TL idi. 2018 yılı sonu itibariyle çiftçi sayımız 2,1 milyona düştü. Buna rağmen çiftçinin bugün bankalara 102 milyar 133 milyon 541 bin TL borcu bulunmaktadır. 2018 yılında çiftçi başına 48 bin 548 TL borç düşmektedir. Tarım kredi kooperatifine olan borçların da 14 milyar TL olduğu bilinmektedir. Üstelik çiftçinin mazot, gübre, tohum ve alet-ekipman bayilerine olan borcunu da eklediğimizde çiftçimizin 160 milyar lirayı aşan borcu vardır.
ÇİFTÇİYE KANUNEN VERİLMESİ GEREKEN DESTEK VERİLMİYOR
2002'de tarımsal nakit kredi kullanımı 1 milyar TL iken, 2018 yılı Ağustos ayı itibariyle sadece Bankaların ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçiye kullandırdığı kredi toplamı 110 milyar TL'ye ulaşmıştır. Ayrıca bankaların 3 milyar TL alacağı da takiptedir. Bunun yanında 2,5 milyar TL'de gayri nakdi kredi kullanımı söz konusudur.
2004 yılının Aralık ayında nakdi kredi miktarı 2,5 milyar TL iken takipteki kredi miktarı 211 milyon TL idi. Bu durum 2019 yılının Ekim ayında 102 milyar 247 milyon TL olup, takip miktarı 4 milyar 820 milyon TL’ye yükselmiştir.
Tarım kredilerini tarım kesiminin sermaye gereksinimine yardımcı olan bir sosyal politika aracı olarak düşünmeliyiz. Anayasamızın sosyal devlet anlayışının gereği de budur. Kaldı ki Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli zamanlarda çiftçilerimizin borçlarının faizi silinmiş, anapara ödemeleri yeniden yapılandırılmıştır.
FAİZLER SİLİNSİN, ANAPARA ÖDEMELERİ EN AZ 60 AY YAPILANDIRILSIN
Yukarıdaki verilerden de anlaşılacağı üzere, bugün de çiftçilerimizin borçlarının faizlerinin silinmesi, anapara ödemelerinin yeniden yapılandırılması yerli üretimi teşvik adına elzemdir. Yerli üreticiyi teşvik ve ithalata dayalı tarım politikalarından çıkış için; özel ve yabancı bankalar da dahil olmak üzere çiftçinin tüm bankalardan kullandığı kredilerin faizlerinin silinerek, ana para ödemelerinin en az 60 ayda ve her yıl faizsiz olarak tek bir ödeme ile yeniden yapılandırılması büyük bir adım olacaktır. Böylelikle borç batağında çırpınan ve topraktan uzaklaşan çiftçinin üretime dönmesi sağlanacaktır. İthalata verilen döviz ile başka ülkenin çiftçisini desteklemek yerine, böyle bir yolun tercih edilmesi ülke tarımı için hayati önemdedir.”
Girgin, konuyla ilgili açıklamasında, kanun teklifiyle, tüm tarımsal borçların faizlerinin silinerek, faiz ve gecikme zammı alınmadan, geriye kalan anaparanın her yıl eşit taksitte olmak üzere 5 yılda (60 ay) ödenmesinin, doğacak gelir kayıpları ve görev zararlarının Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinden karşılanmasının öngörüldüğünü belirtti.
KANUN TEKLİFİ İÇİN TIKLAYIN
TARIMDANHABER
Güncelleme Tarihi: 17 Ocak 2020, 10:37
İnşAllah kabul edilir ve icralık olan tüm mallarımızı kurtarabiliriz..