Konya Şeker, üreticiden doğrudan alımını yaptığı tüm zirai ürünlerde olduğu gibi mısırda da piyasayı dengeledi ve üreticiyi piyasa koşullarına ezdirmedi. Konuya ilişkin bir açıklama yapan  Konya Şeker, Panagro Et ve Süt Entegre Tesisi ve Seydibey Parmak Patates ve Patates Nişastası Üretim Tesisleri gibi bünyesinde 45 Üretim Tesisi yer alan Anadolu Birlik Holding’in İcra Kurulu Başkanı (CEO) Taner Taşpınar, Konya Şeker’in 2009 yılında üretime başlayan Türkiye’nin en büyük yem fabrikalarından biri olan Konya Şeker Yem Fabrikasıyla, Konya’da hayvancılığın katlanarak büyümesine öncülük eden Panagro Et-Süt Entegre Tesisi yatırımlarını yaparak hayvancılığın ve tonajlı alımlar yaparak da mısır üretimi ile yem bitkileri üretiminin katlanarak artmasını sağladığını söyledi.

2020’de de uyguladıkları alım politikasıyla piyasayı üretici lehine regüle ettiklerini belirten Taner Taşpınar, “Mısır gibi ürünler ülkemizdeki iç ovalardaki ürün deseninin korunması açısından çok önemli ürünlerdir. Elbette bir emtia olarak da mısırın fiyatının piyasa koşullarında çok ciddi iniş çıkışları olabiliyor. Biz bu çerçevede, ayçiçeği, patates, buğday, arpa gibi ürünlerin yanı sıra mısırın da bölgedeki en büyük alıcısıyız ve hasadın başlamasıyla birlikte üretici lehine bir pozisyon alıyor ve piyasaları günü gününe takip ederek piyasaların üretici lehine denge bulması için gayret ediyoruz.

Yaptığımız Yem Fabrikası ve Et-Süt Entegre Tesisi yatırımları hem hayvancılığı büyüttü hem de yem bitkilerinin ve yem girdilerinin kıymetini arttırdı, talebi yükseltti ve üreticinin mısır başta olmak üzere ürettiği yem girdilerinin değerini arttırdı, mısır ziraatını üretici için cazip ve kazançlı hale getirdi. Nitekim büyüyen hayvancılığın tarımsal üretime yönelik etkisini en net şekilde Konya’daki mısır üretim rakamları ortaya koymaktadır. Yani, sürecin özeti şudur, Konya Şeker yatırımlarını yaptı, mısıra talep arttı, üretim %1575 arttı.” dedi. 

Konya Şeker, tarım ürünlerinde piyasayı üretici lehine regüle etmeye 2020 yılında da devam ediyor. Aynı araziye 4 yılda bir ekilebilen pancarın yanı sıra üreticinin üretebileceği diğer tarımsal ürünleri de ortaklarının ürün desenine eklemek ve üreticinin yaygın olarak ekimini yaptığı ürünlerden alın terinin karşılığını alabilmesi için tarımsal sanayi tesislerini peş peşe inşa eden Konya Şeker’in, alımını gerçekleştirdiği tarımsal ürünler arasında ilk sıralarda pancar, patates ve ayçiçeğinin yanı sıra mısır da yer alıyor. Mısır hasadının başladığı Ekim ayından bu yana piyasaları günlük takip eden Konya Şeker, yaptığı kontrollü alımlar ve tonajlı müdahalelerle piyasayı mısır üreticisi lehine regüle ediyor.  

Konya Ovasının önemli ürün kalemlerinden biri haline gelen mısırın en büyük alıcılarından birisi olan Konya Şeker, peş peşe yaptığı Yem Fabrikası ve Et-Süt Entegre Tesisi yatırımı ile bölgedeki mısır üretimine de lokomotiflik yaptı. Türkiye’deki yem sanayi içinde en büyükler arasında yer alan Konya Şeker, şeker sektörünün en çok desteklediği yan sektörlerden biri olan hayvancılık sektörüne katkı vermek amacıyla kurduğu yem fabrikası ile mısır üreticisine talep garantisi oluştururken, yem piyasalarında aşırı fiyatlanmanın da önüne geçiyor. 

Konya Şeker’in yatırımını gerçekleştirdiği Yem Fabrikası ilk mısır alımını 2009 yılında gerçekleştirirken, bölge hayvancılığını katlayarak büyüten Et-Süt Entegre Tesisi yatırımını da 2011 yılında başlattı. Konya Şeker’in mısır alımı yapmadığı 2008 yılında Konya’da mısır üretimi, 80 Bin 307 Ton iken, 2019 yılına gelindiğinde Konya’nın mısır üretim rakamı 1 Milyon 345 Bin 064 Tona yükselerek üretim 2008’e göre %1575 arttı. 25. ve 26. Dönem AK Parti Karaman Milletvekili ve Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk’un 2004’te başlattığı ve tarımsal üretimi arttırmak için ürüne talep garantisi oluşturacak tarımsal sanayi tesislerinin inşası ve üreticiye kazandırılması fikrini esas alan yatırım hamlesiyle Konya’da son 16 yılda pancardan ayçiçeğine, patatesten mısıra kadar çok sayıda ürünün üretimi katlanarak arttı. Başkan Konuk’un daha çok üreterek daha çok ürettirmek şeklinde formüle ettiği yatırım stratejisi çerçevesinde Konya’da üretimi en çok artan ürünlerden biri de mısır üretimi oldu. 

“MISIR GİBİ ÜRÜNLER ÜLKEMİZDEKİ İÇ OVALARDAKİ ÜRÜN DESENİNİN KORUNMASI AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ ÜRÜNLERDİR”

Konuya ilişkin bir açıklama yapan gıda da Torku çatı markası ile  üretim yapan AB Holding’in İcra Kurulu Başkanı (CEO) Taner Taşpınar, 2009 yılında üretime başlayan Türkiye’nin en büyük yem fabrikalarından biri olan Yem Fabrikası’nın yanı sıra Konya’da hayvancılığı katlanarak büyüten Et-Süt Entegre Tesisi yatırımlarıyla, Konya Şeker’in bölgedeki yem bitkileri ve yem hammaddesi olarak kullanılan mısır üretiminin katlanarak artışını ve yaptığı tonajlı alımlarla fiyat regülasyonunu sağlayarak mısır ziraatını üretici için cazip hale gelmesini sağladığını söyledi.

2020’de de uyguladıkları alım politikasıyla piyasayı üretici lehine regüle etmeye devam ettiklerini belirten Taner Taşpınar, “Mısır gibi ürünler ülkemizdeki iç ovalardaki ürün deseninin korunması açısından çok önemli ürünlerdir. Elbette bir emtia olarak da mısırın fiyatının piyasa koşullarında çok ciddi iniş çıkışları olabiliyor. Biz bu çerçevede, ayçiçeği, patates, buğday, arpa gibi ürünlerin yanı sıra mısırın da bölgedeki en büyük alıcısıyız ve hasadın başlamasıyla birlikte üretici lehine bir pozisyon alıyor ve piyasaları günü gününe takip ederek piyasaların üretici lehine denge bulması için gayret ediyoruz.

Yaptığımız Yem Fabrikası ve Et-Süt Entegre Tesisi yatırımları bölgemizde hem hayvancılığı büyüttü hem de yem bitkilerinin ve yem girdilerinin kıymetini arttırdı, talebi yükseltti ve üreticinin mısır başta olmak üzere ürettiği yem girdilerinin değerini arttırdı, mısır ziraatını üretici için cazip ve kazançlı hale getirdi. Nitekim büyüyen hayvancılığın tarımsal üretime yönelik etkisini en net şekilde Konya’daki mısır üretim rakamları ortaya koymaktadır.

Yani, sürecin özeti şudur, Konya Şeker yatırımlarını yaptı, mısıra talep arttı, üretim %1575 arttı. Biz yaptığımız iki yatırımla bölge tarımında iki alanda sürekliliği ve sürdürülebilirliği sağladık. Bunlardan birincisi mısır üretimi, ikincisi ise hayvancılık. Tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin esas etkisi ise üretici gelirinedir ve bu da iki ayaklı bir gelir artışıdır. Birincisi tarımsal ürün desenine mısırın daha hacimli eklenmesi ile üreticinin mısırdan elde ettiği gelir, ikincisi büyüyen ve sürdürülebilir hale gelen hayvancılıktan oluşan ilave gelir.

Bu ekosistemi oluşturmak kadar önemli olan husus bunun muhafazasını ve üretici için gelir üretmeye devam etmesini sağlamaktır. Yani fabrikalar da, besici ve süt üreticisi de üretmeye devam edebilecek ki hem çalışanlar hem üretici kazanmaya devam edebilecek. Biz bu konuda kendi sorumluluğumuzu sanayi ayağı ile sınırlamıyoruz. Besicinin ve süt üreticisinin de rekabetçi koşullarda ayakta kalabilmesini, üretmeye devam edebilmesini en az sanayideki başarımız kadar önemli görüyoruz.

Özellikle yem konusunda üreticilerin ciddi sıkıntılar yaşadıklarını biliyoruz. Burada özellikle şunu ifade etmek istiyorum, Konya Şeker’in yem fabrikası üreticimizin daha uygun koşullarda ve uzun vadeli yem alabilmesine olanak tanımaktadır. Türkiye’nin en büyük üretim kapasitesine sahip tam otomasyonlu tesislerimizde yem teknolojisi ve hayvan beslemedeki gelişmeleri yakından takip eden uzman kadromuzla üstün özellikli yemler üretiyor, bu nitelikli yemleri de kooperatif finans sistemimiz sayesinde üreticinin erişimini kolaylaştıracak şekilde besicilerimiz ve süt üreticilerimizle buluşturuyoruz” dedi. 

“TARIMDA PLANLAMANIN ÖNEMLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”

Türkiye’nin potansiyeli dikkate alındığında ithal ikamesi lafının tarım ve gıda da ülke gündeminden tamamen çıkması gerektiğini söyleyen Konya Şeker, Panagro Et ve Süt Entegre Tesisi ve Seydibey Parmak Patates ve Patates Nişastası Üretim Tesisleri gibi bünyesinde 45 Üretim Tesisi yer alan AB Holding’in İcra Kurulu Başkanı (CEO) Taner Taşpınar, konuşmasını şöyle sürdürdü; “biz bir kooperatif iştirakiyiz. Tarım sektöründe en önemli sorunlardan bir tanesi açığa ekimdir.

Üretici eğer ürününü satabileceği tarımsal sanayi tesisleri yoksa bir önceki yılın fiyatlarına bakarak ürün seçimi yapar. Şartlar elverişli giderse kazanır, gitmezse kaybeder. Tarımsal sanayi açısından iki modelden söz edilebilir. Birincisi, bir bölgede bir ürün iklim, toprak, üretim alışkanlığı gibi sebeplerle çok ekilmektedir ve bu üretim yatırımcı açısından tarımsal sanayi yatırımını cazip hale getirir, biri gelir yatırım yapar ve ürünün bir kısmına da olsa talep garantisi oluşur.

Diğerinde yani bizim uyguladığımız modelde ise tarımsal ürünün bölgede verimli şekilde üretilip üretilemeyeceği ile ilgili bir çalışma öncelikli olarak yapılır. Çiftçi şartlarında verimli üretimin mümkün olduğu teyit edildikten sonra tarımsal sanayi yatırımı projelendirilir ve yatırım gerçekleştirilir. O yatırım ya da yatırımlar da lokomotiflik yapar tarımsal üretimi talep garantili olarak arttırır. Tıpkı ayçiçeğinde, patateste mısırda, beside, sütte olduğu gibi. 

Yatırım ve tesisler yeterli mi? Onlar tek başına yetmez. Üreticinin ürettiği üründen para kazanmasını sağlayacak bir piyasanın da ülkede oluşması ve muhafazası gerekir. Yani ithal ürün baskısının üretim kararını etkilemeyeceği bir uzun yıllara sâri piyasa dengesinin de oluşturulması ve korunması gerekir. Bunu şunun için söylüyorum, tarımsal üretime konjonktürel bakmamak gerekir. Dünya fiyatları bu sene ucuz diye ithal ikamesi ile üretici fiyatları baskılanırsa bir sonraki sene dünyada fiyatlar yükseldiğinde dönüp baktığımızda içerde mısır bulamayız. Tarımsal üretimde esas olan üretimden vazgeçmemek ve üreticinin vazgeçmemesini sağlamaktır. Toprağımız var, güneşimiz var, dünyanın en becerikli üreticisi de bizim çiftçimiz. Üretimde ısrardan vazgeçmezsek ucuz üretmenin yolu elbet bulunur, ancak vazgeçersek bir zaman ucuz tüketsek bile yarın ve yarınlarda pahalı tüketeceğimiz kesindir”