Yeni Şafak gazetesinden Orhan Orhun Ünal'ın haberine göre, yanlış ve aşırı ilaçlama nedeniyle zarar gören tarım toprağını 3 yıl içinde temizleyen ve yüzde 77'ye varan verim artışı sağlayan solucan gübresine talep patlaması yaşanıyor. Ülkemizde, yaklaşık 5 yıllık geçmişe sahip sektördeki firmalar, üreticiye sipariş yetiştiremezken; evinde bu işe başlayanların sayısı da hızla artıyor. Sağlıklı yaşam ve organik tarıma olan ilgiyle kilosu 5 liraya satılan solucan gübresi çılgınlığına vatandaş da katıldı.

VATANDAŞ EVİNDE YETİŞTİRİYOR

Kimi balkonunda yetiştiricilik kimi de yatırım yapmak için bu işe yöneliyor. Sadece internette onlarca sitede gübre ve ekipmanları satılıyor. Üretim için gerekli hazne ve 500 adet solucanın fiyatı 550 lira. Görüştüğümüz firmaların bazıları stoklarında ürün kalmadığını hatta önümüzdeki yılın siparişlerini aldıklarını paylaştı. Sadece bir üreticinin elinde 400 milyar Kalifornia solucanı yani tarım işçisi var. Peki ama nedir solucan gübresi? Büyükbaş hayvan gübresi ve organik atıklarla beslenen işçiler, yediklerinin yüzde 90'ını dışkı olarak çıkarıyor. İşte bu dışkı, evladiyelik toprağa derman; bizim habere de konu oluyor.

YÜZDE 40 DAHA AZ SULAMA

YÜZDE 77 VERİMLİLİK ARTIŞI

Akme Organik Tarım Genel Müdürü Salih Aksoy, 2008'de Burdur'da üretime başladıklarını ve 65 tesise ulaştıklarını söylüyor. Şu an 400 milyar civarında solucanla yıllık 5 bin tonluk üretim yaptıklarını anlatıyor. Aksoy, bu konuda bilmediğimiz çok şey anlatıyor: “Hayvan gübresine göre 10 kat daha değerli olan solucan gübresi, yıllardır tarımsal ilaçlarla kirlenen hatta zehirlenen toprağı iyileştiriyor. Üçüncü yılın sonunda tamamen temizlenen toprak organik tarıma elverişli hale geliyor. Yüzde 40 daha az sulama ile yüzde 10 ile yüzde 77 arasında değişen verimlilik artışı oluyor." En çok çay ve fındık üreticilerinden talep geldiğini söyleyen Aksoy, Doğu Karadeniz ve Batı Akdeniz bölgesine sipariş yetiştiremediklerini belirtiyor. Aksoy'a Kırmızı Kaliforniya solucanlarını sorunca, bayram tatili, yıllık izin bilmeden gece gündüz sessiz sakin çalışan işçilerini gururla anlatıyor.

Çiftçimiz dışa bağımlılıktan kurtulacak

Salih Aksoy konuyla ilgili ilginç bir detaya da işaret ediyor, “Herkes kendi evinde saksılarda solucan gübresi üretebilir. Aslında çiftçimiz için önemli bir gelir kaynağı, büyükbaş hayvan yetiştirenler, dışkısını solucana yedirerek kendi gübresini elde edebilir. Böylece önce çiftçi sonrada ülkenin gübrede dışa bağımlılığı azalır" diyerek kendi yağımızla kavrulmanın formülünü de veriyor.

AR-GE SAYESİNDE TOPRAKSIZ TARIM

Son 4 yıldır biyologlarla çalıştıklarını söyleyen Aksoy, solucan gübresiyle topraksız organik tarım çalışması başlattıklarını ve önemli bir verim artışı elde ettiklerini anlatıyor. Salih Aksoy, yeni yatırımlar ve AR-GE çalışmalarının devamı için KDV oranlarının düşürülmesini de istiyor. Sohbetimiz koyulaştıkça İsrail'in çöl arazisinde kurduğu devasa tarımsal arazileri bu solucanlara borçlu olduğunu öğreniyoruz. Hatta toprağa karışan ağır metalleri yok ettiği için gelişmiş ülkeler ve Rusya'daki nükleer santraller çevresinde yine bu tarım emekçileri çalışıyor.

30 bin liralık sermaye yeter

Aksoy, bu işi pofesyonel olarak yapmak isteyen girişimcilerin orta büyüklükteki işletmeler için 30 bin liralık sermayeye ihtiyacı olduğunu paylaşıyor. 100 metrekarelik bir alan için 100 bin adet solucan, yem hazırlama ve eleme makinesine gerektiğini de ekliyor. Aksoy sektörün hızlı büyümesiyle merdivenaltı üretim yaparak sahte gübreleri piyasaya sürenlerin çoğaldığını söyleyerek, işin meraklısı ve girişimcisini de uyarıyor.

KOSGEB kredisiyle dev tesis

İlknur Pazarcık'ın hikayesi ise Balıkesir'de başlamış, yurtdışında gördüğü solucan gübresini ülkemize taşımış. Hikayesine gelince: “Önceleri ev ortamında başladım, ev yetmedi, garaj o da yetmedi tesis. KOSGEB'e başvurdum işlerimi büyütmek için, bu fikir onlara ilginç geldi. Kadın girişimci olarak KOSGEB kurslarına katıldım, oradan aldığım destekle işlerimi büyüttüm." Pazarcık'ın, 80 binle başladığı solucan sayısı şu an 200 milyonun üzerinde. Bin metrekareye çıkardığı tesisinde kurumsallaşmaya da yönelmiş. Gübrelerin işlenmesine yönelik olarak özel tasarım makinelerini ürettiklerini söyleyen Pazarcık, sektörün büyümesiyle yan sanayiinin de geliştiğini anlatıyor. İlknur Pazarcık, son yıllarda merdiven altı ya da kayıtdışı üretim yapanlara karşı çiftçi ve tüketiciyi uyarıyor. İnsanların evlerinde, bahçelerinde ve çiftliklerinde bile solucan gübresi elde edebileceğini belirten Pazarcık, bu tür girişimler dışında sahte ürün gönderimi ve kayıtdışılığın sektöre ve tarıma zarar verdiğini anlattı.

'Ne iş olsa yaparım abi' diyene kulak ver

Dünyada sağlıklı yaşama olan talebin artması geçen yıl, organik tarımı 63 milyar dolara taşıdı. Anlayacağınız, kapitalizm kendi kirlettiğini yine vatandaşa ödetip, zehrini de garip solucana yedirdi. Bize gelince, aklımız geçen gün saksıda bulup çöpe attığımız soluncanda. Sektördeki kazançları duyunca, 'Abi bak pişman olursun, bayram tatili nedir bilmeden karın tokluğuna çalışır, ne iş olsa yaparım' sözleri kulağımızda çınladı. En son Halkalı çöplüğünde görülen bizim solucana istihdam sözü vererek sesleniyorum: "Pişmanım arkadaş dön geri. Vallahi, sevdiğinle evlendirip, sınırsız doğum izni tanıyacam, milyonlarca çocuğuna da iş garantisi veriyorum" Kızma okuyucu, onlarca mesleği haftalardır senin için anlattık. Bu sefer, elin yol bilmez iz bilmez, Kaliforniyalısına yol gösterdik çok mu...