Sayın Bakan Fakıbaba dün Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'yi ziyaretinde köy merkezli yeni bir projeden söz etti.

"81 ilde seçilecek üçer köyle şimdilik yaklaşık 250 köyde projeyi başlatacağız. Bu projenin uygulanacağı köylerde ölçek ekonomisi içinde kaynaklarımızı daha verimli kullanmış olacağız" dedi Sayın Bakan. Hatta, mesele henüz anlaşılmadan, biraz aceleyle, "Bu projeye destek verecek Belediye Başkanlarına ben de sonuna kadar yardımcı olacağım!" diye de ekledi, Başkanlara kuvvetli bir çağrı yaptı.

Görüyoruz ki 'körlerin fili tarif etmesi' gibi Recep Altepe ziyaretinden dışarıya taşan cümlelere herkes kendince bir anlam yüklüyor. Kimi Targel'e benzetiyor bu projeyi, kimi nihayet memur olabilme fırsatına dönük bir umut görüyor Fakıbaba'nın sözlerinde, kimi de az sözden çok mana çıkarıp eksik malumatla kanaat sahibi olarak bir telaş koşup nefes nefese 'istemezükçü' taburuna nefer yazılıyor.

BU FİKRİN ÖZÜ

Bu proje, bugünün TMO Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu'nun Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü olarak görev yaptığı 2013 yılından beri üzerinde çalıştığı, dönem dönem çevresindekilere de anlatarak istişare ettiği bir fikre dayanıyor. Bu fikrin özü de şu: Türkiye kırsalındaki küçük aile işletmeleri giderek zayıflıyor, insanlar giderek topraktan kopuyor. Zirai üretimin devam edebilmesi için bu insanların para kazanmaları, doğdukları yerde doymaları gerekiyor.

HAYVANLAR TOPLULAŞTIRILACAK

O zaman, işe hayvancılıktan başlayacaksak, bu insanların ellerindeki derme çatma hayvan barınaklarının iyileştirilmesi, teknik bilgiye ve finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması gerekiyor. Proje sosyal, demografik ve coğrafi şartların müsade ettiği köylerde, projeye ikna olmuş çiftçilerin, mevcut hayvanlarını 'tek çatı altında her yetiştiriciye ait müstakil ünitelerin bulunduğu' hayvancılık kampüslerine taşımalarını öngörüyor. Köyün hemen yanıbaşında Belediyelerin desteği ile kurulacak bu kampüslerde toplulaştırılan hayvanlarla, oluşturulan ölçek ekonomisi içinde, daha verimli, karlı hayvancılık yapılabileceği düşünülüyor. (Hayvanlara yine çiftçiler bakacak. 'Dışarıdan Suriyeli işçi getirir, biz gidip kahvede okeye devam ederiz' diyenler için değil bu proje).

Hayvanların toplulaştırıldığı bu yapı içinde özellikle girdilerin (damızlık hayvan, yem, veterinerlik hizmetleri vb) daha uygun maliyetle topluca temininin mümkün olabileceği; benzer şekilde çıktıların da (süt, canlı hayvan, gübre vb) küçük çiftçi lehine daha uygun şartlarda pazarlanabileceği düşünülüyor. Ancak bu kampüslerin kimler eli ile işletileceği, bulaşma riskinin arttığı bu yapıda hayvan hastalıkları ile zorunlu etkin mücadelenin ne şekilde yürütüleceği gibi tartışılması gereken yönleri de var.

TARIMIN ISLAH EDİCİ FİKİRLERE İHTİYACI VAR

Tarımın, ıslah edici ve sektörü ileriye taşıyacak fikirlere ihtiyacı had safhada. Ortaya konan taze fikirleri objektif (önyargısız) olarak dinlemek ve değerlendirmek durumundayız.

PROJE ENİNE BOYUNA TARTIŞILMALI

Bakan Bey'in bu projeyi özel gündem yaparak tarım gazetecilerine ve televizyonculara anlatması gerekiyor. Konunun mümkünse bir seminerler dizisi ile enine boyuna tartışılması, projenin eksiği-gediği varsa giderilip yola çıkılmadan önce olgunlaştırılması, ham haliyle uygulamaya aktarılmaması lazım. Niyetin de bu olduğunu biliyorum.

Biz bu projeye kafa yoranların niyetinin hayır olduğuna şahidiz. Bakalım projenin akıbeti ne olacak. Meselenin doğru anlaşılmasını, aynı iyi niyetle değerlendirilmesini diliyorum.


TARIMDAN HABER