Türkiye’de tarımın en önemli girdilerinden biri gübredir. Günümüzde Türkiye’de toplam tarımsal girdiler içerisinde gübrenin %15–20’lik bir payı bulunuyor. Usulüne uygun olarak yapılan gübrelemenin bitkisel üretimdeki artışa etkisi ise yüzde 50-75 arasında olup bazı ürünlerde bu etki yüzde 100’e kadar çıkabilmekte. Bu nedenle gübre sektörü tarımsal üretim, gıda maddeleri fiyatları ve ülke ekonomisi üzerinde önemli bir etkiye sahip. (Gezgin, 2015)

Sektöre yönelik belirlenen politikalar ve uygulamalar önem arz ediyor. Peki gübrede geçmişten günümüze hangi politikalar uygulandı? 

GÜBRENİN FABRİKA ÇIKIŞ FİYATI VE ÇİFTÇİNİN ALIŞ FİYATI HÜKÜMET TARAFINDAN BELİRLENİYORDU

-Türkiye’de gübre tüketimi ve yerli imalatın desteklenmesi diğer bir ifadeyle Türkiye’de tüketilen her çeşit kimyasal gübrenin hem yerli üretimi hem de tüketimini teşvik eden politikalar 1961 yılında başlamıştır.
1961 yılından itibaren gübrenin fabrika çıkış fiyatı ve çiftçilerin ödeyeceği fiyatlar, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)’nın tavsiyesiyle, hükümet tarafından tespit edilen kararnamelerle ilan edilmiştir. 1973 yılından itibaren gübre tedarik ve dağıtımında iki kamu kuruluşu olan Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK) ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (TŞFAŞ)’ne görev verilmiştir. 

Gübrede 1970’li yılların başından bu güne kadar devam eden destekleme uygulaması, gübre tüketiminin hızla artışını sağlamış, önemli ölçüde amacına ulaşmıştır. Çünkü bu desteğin de katkısı ile çiftçi, verimliliğin artışında gübrelerin ne denli önemli olduğunu gözlemleriyle kavramıştır (Kaplan, 2000). 

1974 yılında verimlilik artışında önemli payı olan gübre sübvansiyonu başlamıştır. 1974 yılına kadar sabit fiyat uygulaması sürdürülmüş fakat 1974 yılında son verilmesi kararlaştırılmıştır. Ancak, yaşanan petrol krizinin neden olduğu hammadde maliyeti, fiyatları hızla artırmıştır. Verimlilik artışı ve üretimin devamlılığı politikaları ile gübre fiyatları kriz sonrası düşürülmüş ve 1979 yılına kadar sabit tutulmuştur. Talebin yurt içi üretim ile karşılanamaması yüksek fiyatlı gübrenin ithal edilmesine neden olmuş ve fiyat farkı da devlet tarafından sübvanse edilmiştir. Bazı yıllarda ithalatın yüksekliği sübvansiyon miktarını da artırmıştır (Yeni, 2003). 

1986 yılında “gübre tedarik, dağıtım, fiyat ve sübvansiyon” sistemi tamamen değiştirilmiştir. Buna göre, ilk kez somut olarak gübrede devlet desteğinden söz edilmiş ve “Türkiye’de bitkisel üretim yapan gerçek ve tüzel kişilere, özellikle bitkisel üretim amacıyla daha ucuz fiyatla gübre sağlanması ve destekleme ödemesi yapılması belirtilerek”, gübre desteklemesi açık bir şekilde ifade edilmiştir. Buna ilave olarak, gübre tedarik ve dağıtım konusunda TZDK ve TŞFAŞ’dan başka, Türkiye’de gübre fabrikaları ve bunların pazarlama şirketleri, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği ile Tarım Satış Kooperatiflerinde görev almaları sağlanarak, sistem “liberalize” edilmiştir (Özdemir, 2011). 

Ülkemizde 1986’ya kadar gerek üretimde gerekse de tedarik ve dağıtımda kamunun egemen olduğu gübre sektörü, fiyat, dış alım ve dışsatımı serbestleştirilmiş ve özel sektör teşvik edilmiştir. TZDK, gübre pazarlamasında 1986’ya kadar bir kamu tekeli konumundaydı. Sektörün serbestleştirilmesiyle 1998 yılından itibaren aşama aşama özelleştirilmiştir. Yine sektörde kamuya ait iki önemli üretim birimi olan Türkiye Gübre Sanayi A.Ş ve İstanbul Gübre Sanayi A.Ş. özelleştirilmiştir. Özelleştirme çalışmaları 2005 yılında tamamlanmıştır. Bunun sonucunda hepsi özel sektöre devredilmiş, kamunun üretici olarak varlığı sona ermiştir. 

1994 yılına kadar, gübre desteklemesi, tüketilen gübre miktarının kilogramı başına belirli bir TL ödemesi şeklinde yapılmıştır ve kilogram başına yapılan ödemeler de zaman zaman yeniden düzenlenmiştir (Olhan, 2000). 

1994 yılında gübre fiyatlarının belirli oranlarda karşılanması uygulamasına geçilmiş, ancak bu destekleme de uygulamada yaşanan zorluklar nedeniyle 1997 yılında iptal edilmiştir. 
1997 yılından gübre desteğinin bittiği 2001 yılına kadar üreticiye sübvansiyonlu fiyatlardan gübre dağıtılmış, gübre desteklemeleri gübre üreten kuruluşlara ödenmiştir. (Gaytancıoğlu, 2009). 

2001/2960 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Eylül 2001 tarihine gübre desteklemesine son verilmiştir. Bu tarihten 2005’e kadar olan 4 yıl boyunca gübreye devlet desteği verilmemiştir. 7 Eylül 2005 tarih ve 25929 sayılı Resmi Gazete’de “Çiftçilere Kimyevi Gübre Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Karar”ın yayınlanması ile yeniden gübreye destek verilmeye başlanmış ve desteklemeye konu olan tarım arazileri büyüklüğünün 500 dekarı geçemeyeceği de belirtilmiştir. 

2005 yılında verilen gübre desteği 2006 yılında verilmemiş, 2007 yılında ise tekrar verilmeye başlamıştır. 

2009 yılı gübre desteği için 50 dekar üzerinde ekiliş alanına sahip üreticilere toprak analizi yaptırma koşulu getirilmiştir. Diğer yıllarda alan bazlı tarımsal destekler adı altında gübre desteklemesine devam edilmiştir. 2017 yılında ise mazot ve gübre destekleme ödemesi tek kalemde ödenmiştir. 2017 üretim sezonu için 2018 yılında ise mazot ve gübre destekleri ayrı kalemlerde ödenmiştir. Böylece, 2017 ve 2018 yıllarında üretimde mazot maliyetinin %50’si karşılanmıştır. 

Gübrede %18 olan KDV 10 Şubat 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan düzenleme ile kaldırılmıştır.

1 Ocak 2018 tarihinden itibaren Gübre Takip Sistemi(GTS) devreye girmiştir.

KAYNAK: Gübre Sektör Politika Belgesi 2018-2022 / TAGEM