Anıl Talat Eryontuk, yazısında şunlara dikkat çekti: "Aydın, tarım alanlarının en verimli olduğu illerimizden biridir. Aydın 800 bin 700 hektar alanda kuruludur ve yüzölçümünün yüzde 46’sında tarım yapılmaktadır. Türkiye bölge yüzölçümüne göre, ekili dikili alanın en fazla olduğu illerden biridir. Ayrıca ürün çeşitliliği bakımından tarımsal üretimin en önemli merkezlerindendir. Üretim açısından potansiyeli yüksek olan Aydın’ın ihracat ürünleri ve miktarları incelendiğinde, dünya çapında büyük bir öneme sahip olduğu çok net görülmektedir.

İşte tarımsal açıdan bu kadar önem sahip ilimiz girdi maliyetlerinin yüksek olması, üreticinin ürününün para etmemesi, desteklerinin yetersiz olması nedeniyle üretimi bırakma noktası geldi. Bunlar yetmezmiş gibi üzerine bir darbe de devlet eliyle sulama ücretleriyle vurulmaktadır. Dünya genelinde ve ülkemizde 2021 yılının yağış yönünden çok parlak geçtiği söylenemez. İşte devletin kuraklığı bahane ederek çiftçiye az su vermesi sonucu ürünlerde verim düşüklüğü yaşandı.

Tabii ki tarımsal gelir de düştü. Bir de üreticilerin kısıtlı sulama yapmasına rağmen karşısına çıkan yüksek su fiyatları işin tuzu biberi oldu. 2020 yılında 6 defa sulama yapan çiftçi dekar başına 62 TL sulama ücreti ödedi. Peki bu yıl ne oldu dersiniz? Kuraklık nedeniyle 2 defa sulama hakkı tanınan çiftçiden 76 TL sulama ücreti talep edildi. Artezyen masrafları dekar başına 100 TL’yi geçince çiftçi maalesef üretim yapamayacak hale geldi.

Aydın Valiliği'nin "Kısıtlı Sulama Programı" kapsamında 2021 yılı sulama sezonunda Adıgüzel, Kemer ve Çine Barajı'ndan sulanan Akçay, Aydın, Bozdoğan, Koçarlı ve Söke sulamalarında çiftçilere sadece 2 kez su verilmesi kararı ve buna bağlı artan ücretlerin derhal yeniden ele alınması lazımdır. Üretimin sürdürülebilmesi için 2021 yılı için açıklanan sulama ücretlerinin, çiftçilerin gelir ve verim kayıpları göz önünde bulundurularak yeniden belirlenmesi şarttır.

Sorun çözülmezse Aydın çiftçisi üretimi bırakma aşamasına gelecektir. Devlet yetkililerine sesleniyorum: Mazot bu kadar pahalı, girdi ücretleri bu kadar artmışken, çiftçiye verilen 3 kuruşluk destek zamanında verilmezken tarımsal üretim nasıl canlanacak? Aydın'da çiftçi, nasıl geçinecek, nasıl üretecek?  Cumhuriyetin ilk yıllarından beri tarımsal kalkınma modeli ile çiftçi el üstünde tutulurken, günümüzde çiftçilerimize bu eziyet neden çektirilir? Lütfen! Bu soruları bir kez de kendinize sorun...