Hastalık bitkiye bulaşmadan önce gerekli önlemler alınmalıdır. Bulaştıktan sonra yapılacak işler hem az hem de zordur. Hastalıksız, sağlıklı ve kaliteli üretim nasıl yapılır? Bazı hastalıklara karşı nasıl bir mücadele uygulanır?

MANTARİ HASTALIKLAR

KÜLLEME Külleme hastalığı hemen hemen bütün bitkilerde görülmektedir Ancak sebzelerde küllemenin ayrı bir önemi vardır. Külleme tarla ve açıkta sebze yetiştiriciliği yapılan yerlerde kavun, hıyar, kabak, karpuz, bamya gibi sebzelerde; örtüaltı yetiştiriciliği yapılan yerlerde de yine hıyar, kavun,domates, patlıcan, biber v.b. sebzelerde genellikle her yıl görülür.

BELİRTİSİ: Hastalık, bitkilerin alt yapraklarından başlar. Daha sonra taze yapraklara ve sürgünlere geçer. Küllemenin bitkideki görünümü yaprakların genelde üst yüzünde bazen hem alt hem de üst yüzünde un serpilmiş gibi lekelerin oluşudur. Lekeler zamanla birleşerek bütün yaprağı kaplar. Küllemeli bitkiler büyüyemez, çiçek açmaz, meyveler tatsızlaşır. Hastalık çok ilerlemişse yaprak ve meyve dökümü olur.

BULAŞMA YOLLARI: Külleme hastalığı çevrede bir kaç bitkide görüldüğünde rüzgar ve böceklerle çevreye dağılarak yeni bitkilere bulaşır. Hastalığın mevsim içinde yayılması ve bulaşmaların olması için, ortamda %60-70 nem ve 27 °C'ye kadar varan sıcaklık koşullarının olması çok uygundur. Külleme yağmurlu havalardan çok çiğli ve puslu günlerde yayılır. Hastalık, kışı bitkilerin yaprakları üzerinde siyah renkte, yuvarlak üreme organı halinde geçirir. Baharda bu üreme organı gelişerek burada meydana gelen sporları etrafa yayılır ve yeni bitkilerde hastalık oluşur.

MÜCADELESİ

KÜLTÜREL ÖNLEMLER: Hastalığın çokça görüldüğü yerlerde, hastalıklı bitki artıklarını toplayıp yakmak gerekir.

KİMYASAL MÜCADELE: Kimyasal ilaçlarla külleme hastalığına karşı mücadele yapılmaktadır. İlaçlamalar havanın serin ve sakin olduğu zamanlarda, bitkinin her tarafının ilaçla kaplanması şeklinde olmalıdır. İlaçlamalara hastalık görülür görülmez başlanmalı, 10 gün ara ile tekrarlanmalıdır. Sistemik etkili ilaç kullanımında bu ara 14-15 güne çıkabilir. Şiddetli çiğ ve yağıştan sonra toz kükürt ile ilaçlama yapmamak gerekir. Zira yağışın ardından çıkabilecek güneş bitkide yakma yapabilir. Son ilaçlama ile hasat arasında en az 15-20 gün ara olmalıdır. Küllemeye karşı kullanılan sistemik ve kontak etkili ilaçlar ve uygulama dozları aşağıdaki tabloda verilmiştir.

BAKLAGİL HASTALIĞI

ANTRAKNOZ Baklası yenen sebzeler olarak kabul edilen bakla, bezelye ve fasulyenin en önemli hastalıklarından biridir. Hastalık; bitkilerin kök, kök boğazı, gövde, yaprak sapı, yaprak, meyve ve tohumlarında görülür.

BELİRTİLERİ

FASULYEDE: Fasulyede antraknoz genç bitkilerde görülür, ilk kez kotiledon (ilk çıkan yapraklar) yapraklarda ve gövdede çökük siyah lekelerle başlar ve daha sonra tüm fidede yanıklığa yol açar. Daha ileri devredeki bitkilerde antraknoz yaprak, meyve ve tohumlarda görülür. Yapraklarda, yaprağın alt kısmındaki damarlarda koyu renkli çizgi şeklinde lekeler oluşturur. Şiddetli durumlarda tüm damarlarda bu şekilde koyu renkli lekeler olur ve bunların arasındaki kısım kurur, sonuçta yapraklar dökülür. Dal ve gövdede de uzunlamasına içe çökük kahverengi-siyah lekeler oluşturur. Meyvede ise koyu kahve renkte ortası çukur 0.5-1 cm çapında lekeler meydana getirir. Aynı esmer renkteki çökmeler tohumda da görülür.

BEZELYE VE BAKLADA: Bezelye ve baklada Antraknoz hastalığının belirtileri birbirine benzer. Hastalık yine yaprak, çiçek, meyve, tohum, sap, kök ve kök boğazında görülür. Hastalık, yaprakta iç içe halkalar şeklinde, ortası açık kahve, dış kısmı koyu renktedir. Meyve ve tohumdaki lekeler oval veya dairesel, içe doğru çökük ve siyaha yakın renktedir. Baklada lekelerin büyüklüğü 1.5 cm kadar olabilir. Sap ve gövdedeki lekeler uzunumsudur. Bu lekeler tüm bitkiyi kaplar. Hatta çiçekte de şekilsiz siyah lekeler oluşur. Antraknoz sözü geçen bu üç bitkide de tohuma kadar geçtiğinden, özellikle tohum üretimi amacıyla yapılan yetiştirmelerde tohumlukların özelliğini bozmakta ve yeni meydana gelecek bitkilerde de hastalığın çıkmasına neden olmaktadır . Genç bitkilerde ölüme neden olur, daha yaşlı bitkilerde de kurumalar ve meyvede lekeler yaptığından ürünün kalitesini düşürür ve üründe azalma yapar.

BULAŞMA YOLLARI: Hastalık rutubetli ve yağışlı yıllarda fazla görülür. Hastalığın mevsim içinde bitkiden bitkiye yayılması rutubetli havalarda yağmur ve rüzgarla olmaktadır. Hastalığı yapan etmen, bulaşık bitki artıklarında kışı geçirir. Bulaşık tohum ekildiğinde tohum çimlenirken beraberinde gelişen mantar, bitki daha fide devresinde iken hastalık yapar ve bitkiyi kurutur.

MÜCADELESİ

KÜLTÜREL ÖNLEMLER

Bir yıl evvel hastalığın yoğun görüldüğü tarlalarda 2-3 yıl aynı bitkinin ekilmemesi gerekir.

Hastalıklı bitki artıkları toplanıp yakılmalı veya derine gömülmeli.

Kullanılacak tohumluk hastalıktan ari olmalıdır.

Tohum koruyucu amaçla ilaçlanmalıdır.

KİMYASAL MÜCADELE: Sadece fasulyede uygulanır. Günlük ortalama sıcaklık 17 - 23 °C arasında ve rutubet % 90'nın üstüne çıktığında ve yörede hastalık belirtileri görülür görülmez ilaçlamaya başlanır. İlaçlama bitkinin tüm yeşil aksamına kuru yer kalmayacak şekilde ilaçlı su ile uygulanır. Kullanılacak ilaçlar ve bunların dozları aşağıdaki tabloda verilmiştir.

MİLDİYÖ HASTALIKLARI

Mildiyö hastalıkları, açıkta sebze üretiminde, fide yetiştiriciliğinde ve örtüaltı yetiştiriciliğinde yaygın olarak görülür. En çok görüldüğü bitkiler domates, patates, lahana, ıspanak, marul, hıyar ve kavundur. Mildiyö hastalıkları türe hastır. Örneğin domatesteki lahanaya ve soğandaki marula geçemez. Ancak hıyarda görülen mildiyö kabak ve kavunda hastalık yapar. Mildiyö hastalığı rutubetli yerlerde ve yağışlı yıllarda fazla görülür. Hastalık bir yerde görüldüğünde hızla geniş alanlara yayılır. Hastalığın gelişmesi ve yayılması %90-100 nem ve 15-20 °C sıcaklıkta hızlıdır. Rutubetin %80'nin altına düştüğü hallerde ve sıcaklığın verilen sınırların altında veya üstünde olduğu koşullarda hastalığın yayılması durur.

BELİRTİLERİ: Mildiyö hastalığı bitkilerin daha çok yapraklarında olmak üzere gövde ve meyvelerinde zarar yapar. Bazı bitkilerde tohuma kadar geçer. Hastalık; lahana, marul, ıspanak, hıyar gibi bitkilerin yaprak ve yaprak sapında soluk yeşil renkte yağımsı lekeler şeklinde başlar. Daha sonra lekeler koyulaşır ve orta kısımları ölür. Rutubetli havalarda yaprağın altında gri renkte tüylü bir örtü vardır. Zamanla lekeler birleşir, bütün yaprağın kurumasına neden olur.

Domateste meyvede de lekeler görülür. Meyve yüzeyinde küçük, düzensiz olarak dağılmış soluk renkte lekeler oluşur. Bu lekeler daha sonra siyahlaşır ve içe doğru çökük çürüklük oluşur. Çürüklük meyvenin içine doğru ilerler. Domateste koşullar hastalık için elverişli olursa tüm bitkide yanıklığa yol açar. Hatta sera ve rutubetli yerlerde geniş alanların aniden çökmesine, adeta yangın geçirmiş gibi bir görünüm olmasına yol açar.

Mildiyö hastalığının soğandaki görünümü; yaprakların dip ve orta kısımlarında önce hafif sarımtırak lekeler ve daha sonra bunların gri mavi havımsı bir örtüyle kaplanması şeklindedir. Hastalık ilerledikçe tüm bitkiyi kaplar, bitkinin yaprakları sararır ve kurur. Hastalık bitkileri küçükken yakalandığında ise bitkiler bodur kalır.

Lahana ve marul da ise mildiyö hastalığı bitkiler fide devresinde iken başlar. Fidelerin yaprakları önce sararır, sonra kurur. Hastalık hızla tüm fideliğe yayılarak fidelerin elden çıkmasına neden olur. Tarlaya şaşırtılan bitkilerde hastalık önce yaşlı alt yapraklarda görülür. Burada yer yer sarı lekeler belirir. Lekelerin alt yüzünde kirli beyaz renkte bir küf tabakası oluşur. Zamanla iç yapraklara doğru ilerler ve yapraklarda kuruma ve çürüme olur. Hastalık yaprağı yenen sebzelerde yaprakların sararmasına, kurumasına, çürümesine neden olduğundan lahana, marul ve ıspanak gibi sebzelerde üründe doğrudan doğruya kayıp olur. Bitkilerin tümden kurumasına yol açar. Domates gibi meyvesi yenenler de çürümeler yapar.

BULAŞMA YOLLARI: Hastalığın yayılışı, yetiştirme mevsimi içinde bulaşık alanlardan yağmur ve rüzgarla temiz bölgelere taşınması şeklinde olur. Hastalığa neden olan etmenler bulaşık bitki artıklarında, soğan gibi bitkilerin arpacık adı verilen üretim materyalinin katmanları arasında, ıspanakta tohuma kadar geçerek, tohumla ertesi yıla taşınır ve yeni yılda hastalık tekrar ortaya çıkar.

MÜCADELESİ

KÜLTÜREL ÖNLEMLER

Hastalığın görüldüğü yerlerde, bitki artıkları imha edilmelidir.

Tohum mildiyö hastalığının görülmediği, bulaşık olmayan tarla ve bitkilerden alınmalıdır.

Bitkilere fazla su vermemeli, yeteri kadar sulanmalıdır.

Münavebe uygulanmalıdır. Örneğin domates yetiştiriciliği yapılan bir yerde sık sık domates mildiyösü görülüyorsa, buraya 1-2 yıl domates ekilmemeli, bunun yerine diğer sebzelere yer verilmelidir.

KİMYASAL MÜCADELE: Mildiyö hastalıklarına karşı kimyasal ilaçlarla başarılı sonuçlar alınmaktadır. Hastalık bir defa bir tarla veya bölgede görüldüğünde süratle yayılma gösterir. Bu nedenle genellikle ilkbahar ve yaz başlangıcında, ikinci ürün yetiştiriciliği yapılan güney illerimizde, sonbahar başlarında hastalık görülür görülmez ilaçlamaya başlamak gerekir. İlaçlamaların arası ve sayısı ilacın çeşidine göre değişmekle birlikte, genellikle bir hafta ara ile uygulama yapılmaktadır. Hava sıcaklığı ve nem durumuna bağlı olarak 2-3 bazen 5 kez ilaçlama yapılmaktadır. İlaçlamadan sonra yağış olduğunda uygulama tekrarlanmalıdır. İlaçlamalarda bitkinin her tarafının ilaçlı su ile iyice yıkarcasına ıslatılmasına özen gösterilmeli, hiç kuru yer bırakılmamalıdır. Mildiyö hastalığına karşı kullanılan ilaçlar, uygulama dozları ve tavsiye edilen bitkiler aşağıdaki tabloda verilmiştir.

SEBZE FİDELERİNDE KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ (ÇÖKERTEN) HASTALIĞI

Fide kök çürüklüğü veya çökerten adı ile anılan hastalık sadece sebzelerde değil, diğer bütün bitkilerde yaygın olarak görülür. En geniş şekliyle de fidelerde zararlı olur.

BELİRTİLERİ: Fide kök çürüklüğü, fidelikte yer yer sararmaların oluşması ile başlar. Sarılık sınırı gittikçe artarken sararan fidelerin toprak yüzüne devrildiği görülür. Adeta fideler baygın gibi yatar. Bu nedenle hastalığın bir adı ''Baygınlıktır''. Baygın fideler kurur ve fidelikte yer yer boş alanlar meydana gelir. Bu boşluklara çiftçiler "Ayna" adını verirler.

Kök çürüklüğünden dolayı baygın fideler çekilirse kök boğazının iplik gibi inceldiği ve esmerleştiği görülür. Böyle bitkilerin kökleri sağlam fideler gibi beyaz değil, kahverengileşmiştir. Kök boğazı ince olduğu için fide ayakta duramaz ve bayılır. Bu hastalık yalnız fideliklerde değil, fasulye, kavun, hıyar ve kabak tarlalarında da bitkilerin genç gövdelerinde görülür.

BULAŞMA YOLLARI: Fide kök çürüklüğü etmenlerinin (mantarlarının) yayılmasına bulaşık toprak, tohum, toprak işleme aletleri ve gübre sebep olur.

MÜCADELESİ

KÜLTÜREL ÖNLEMLER

Fidelik için kullanılacak harç toprağı temiz olmalıdır.

Tohum çok sık ekilmemelidir.

Fidelikteki hastalıklı fideler ayıklanmalıdır. Fidelik toprağı ile üzerindeki örtü arasında yeterli yükseklik bırakılmalıdır.

Fideler güneşli havalarda açılıp havalandırılmalıdır.

Fazla sulamadan kaçınmalı ve fazla azotlu gübre verilmemelidir.

Fidelikler bol güneş alan, soğuk rüzgarları tutmayan yerlerde kurulmalıdır.

KİMYASAL MÜCADELE

İlaçlı mücadelede:Tohum, toprak ve fideler toprak yüzüne çıktıktan sonra fidelik ilaçlaması şeklinde yapılır.

Tohum ilaçlaması koruyucu olarak yapılır. Ekimden önce tohumun uygun bir ilaçla ilaçlanması gerekir.

Toprak ilaçlaması ekimden önce ve ekimden sonra yapılır. Ekimden önce yapıldığında fidelik toprağı ve malzemesi %40'lık formaldehit ile ekimden 15-20 gün önce 100 It suya 4 It karıştırılır. Karışımdan m2'ye 10 It verilir. Fidelik 2-3 gün kapalı tutulduktan sonra açılır, 7-10 gün havalandırılır ve ekim yapılır.

Tohum ekilip kapak harcıyla kapatıldıktan sonra fideliğe m2'ye %0.6'lık göztaşından 5 litre verilir. İlaçlı yer 10 dakika sonra 5 litre temiz su ile sulanmalıdır.

Fidelik ilaçlamalarında verilen iki doz hastalık yoğunluğuna ve bitkinin gelişme durumuna göre değişmektedir. Fideler toprak yüzüne çıktıktan sonra fidelikte hastalık görüldüğünde de ilaç uygulanır. Yine burada da her ilaçlamadan sonra mutlaka temiz su ile fideliğin sulanması gerekir. Fidelik ilaçlaması birer haftalık aralıklarla 2-3 kez tekrarlanabilir. Fidelikte bitkiler çıktıktan sonra uygulanacak ilaçlar ve uygulama dozları yukarıdaki tabloda verilmiştir.

SEBZELERDE SOLGUNLUK HASTALIKLARI

Solgunluk hastalıkları sadece sebzelerde değil, meyve ağaçları, süs bitkileri hatta kültür bitkileri arasında bulunan ve istenmeyen yabancı otlarda bile görülmektedir. Ancak en yaygın olarak görüldüğü sebzeler domates, biber, kavun, karpuz ve hıyardır. Solgunluk hastalığına neden olan etmenler (mantarlar) toprakta her zaman bulunur. Ancak, şartlar hastalık için uygun olduğunda bitkilerde hastalık görülür.

BELİRTİLERİ: Hastalık, bitkiler gençken ortaya çıktığında fide kök çürüklüğüne benzer şekilde çökerten belirtileri gösterir ve bu bitkiler hemen ölürler. Bitkiler normal büyüklüğünü aldığı, çiçek ve meyve döneminde (kavun, karpuz ve hıyarda kol atma devresi olarak kabul edilir) hastalığın ilk belirtileri ortaya çıkar. Solgunluk gösteren bitkilere karşıdan baktığımızda, domates ve biberde yaprakların solmuş, aşağıya sarkmış, sanki bitki susuz kalmış gibi bir görünüm alır. Solgunluk gösteren bitki yakından incelendiğinde yapraklarda solma ve pörsüme görülür.

Yapraklar daha sonra sararır ve tüm bitki solar. Bu görünüm susuz kalmış bitkiyi andırır. Ancak, susuz kalan bitkiye su verildiğinde bitki normal haline döndüğü halde, hastalıktan dolayı solmuş bitki tekrar eski haline dönemez. Solgunluk gösteren bir bitkiyi söküp kök boğazını enine kestiğimizde bu kısmın esmerleşmiş olduğu görülür. Köklerde çürüme olur. Nemli yerlerde solgunluk gösteren kavun, karpuz ve hıyar gibi bitkilerin saplarında beyazımsı bir küf tabakası da meydana gelir.Solgunluk tüm bitkide görüldüğünden ve sulama ile diğer bitkilere yayıldığından geniş alanlarda ekonomik önemde kayıplara neden olmaktadır. Hastalık bitki artıklarında uzun yılar canlı olarak kalabildiğinden gelecek yıl ekilen yeni bitkide de solgunluk görülür.

BULAŞMA YOLLARI

Solgunluk hastalığının yayılması hastalıklı bitki artıklarıyla, çeşitli tarım aletleri ile bulaşık toprağın nakliyle, aşı materyaliyle, yumru gibi bitkisel materyalle ve sulama suyuyla olmaktadır.

MÜCADELESİ

KÜLTÜREL ÖNLEMLER

En az 2-3 yıl bulaşık olan yere aynı veya benzeri bitkinin ekilmemesi (buğday vs. ile münavebe yapılması) gerekir.

Tarladaki bitki artıklarını toplayıp yakmak veya gömmek gerekir.

Temiz tohumluk kullanmak gerekir.

Bitkileri sırta alarak sulama suyunun bitkinin kök boğazına değmemesine özen göstermek gerekir.

Aşırı kimyasal gübre vermekten kaçınılmalıdır.

Hastalığa dayanıklı çeşitlerle üretim yapılmalıdır.

Solgunluk hastalıklarının pratik ve ucuz ilaçlı savaşım yolu yoktur.

DOMATES YAPRAK KÜFÜ HASTALIĞI

Özellikle seralarda domates bitkisini hastalandırmaktadır. Yaprakların alt tarafında oluşan küf; fungusun üreme organlarıdır. Hastalığın çıkması için rutubetin %95 veya daha fazla, uygun sıcaklığın da 20-25oC olması gerekmektedir.

BELİRTİLERİ: Domates yaprakları üzerinde önce sarı renkli lekeler görülür. Daha sonra bu lekelerin alt kısmında zeytuni kahverengi küf oluşur. Hastalık kısa zamanda bütün yaprakları kaplar ve bitkiyi kurutur. Mücadele yapılmadığı zaman seradaki mahsul %80 oranında zarar görebilir.

BULAŞMA YOLLARI: Toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla bitkilere bulaşır.

MÜCADELESİ

KÜLTÜREL ÖNLEMLER

Hastalıklı bitki artıkları imha edilmelidir.

Seralarda iyi bir havalandırma yapılarak nispi nem veya sıcaklığın fazla olmaması sağlanmalı.

KİMYASAL MÜCADELE: Yapraklarda ilk lekeler görüldüğünde ilaçlamaya başlanılmalıdır.

İlaçlama 10-15 gün arayla yapılmalıdır. İlaçlamalar, günün sıcak saatlerinde yapılmamalı ve son ilaçlama ile hasat arasında 15-20 günlük bir süre bırakılmalıdır.

SEBZELERDE BEYAZ ÇÜRÜKLÜK HASTALIĞI

Etmen pek çok sebzeyi hastalandırır. Fungus bol miktarda mantar tabakası meydana getirir. Bu mantar tabakası yumaklar halinde biraraya toplanarak sklerot denen dayanıklı yapıları oluşturur. Bu yapılar degişik irilikte küre (0,5-3 cm) veya düzensiz şekillerde koyu kahve veya siyah renkte, çevre koşullarına dayanıklıdır. Bu yapılar bulaşmış oldukları toprakta uzun yıllar kalabilmekte ve yıldan yıla bitkileri hastalandırmayı sürdürmektedir.

BELİRTİLERİ: Hastalık genel olarak kök ve kök boğazında ıslak çürümeler ve gelişmiş bitkilerde yaprak ve sürgünlerde solgunluk şeklinde kendini gösterir. Özellikle nemli ortamlarda genç fidelerin tamamen çürümesine neden olabilir. Gelişmiş bitkilerde belirtiler önce kök boğazı ve toprağa yakın olan alt yapraklarda ortaya çıkar. Hastalığın ilerlemesi ile kök boğazında bol ve pamuk beyazlığında mantar tabakası oluşmaktadır. Zamanla yumaklar şeklinde toplanan mantar tabakaları önceleri kirli beyaz renkte ve yapışkan bir şekildedir. Sonra havanın etkisiyle koyu kahveden siyaha kadar değişen renkler alırlar ve sert bir tohum şekline dönüşür. Kuruyan bitki artıkları ile birlikte toprağa karışırlar. Hastalığa yakalanan bitkilerde çok tahripkar olduğu için önemli ürün kayıpları meydana gelebilir.

BULAŞMA YOLLARI: Fungusun bulaşmasında sklerot denen dayanıklı yapılar büyük rol oynar. Tohum içine karışmış ya da bitki artıklarında tutunmuş olarak ya da tarım aletleri ve toprak yoluyla bir yerden diğerine taşınırlar.

MÜCADELESİ

KÜLTÜREL ÖNLEMLER

Hastalığın görülmediği yerlerde sera tesis edilmeli .

Hasattan sonra bitki artıkları imha edilmeli.

KİMYASAL MÜCADELE: Bulaşık olduğu bilinen serada fidelerin şaşırtılması ile ilaçlamaya başlanır. İlaçlamalar, 10 gün ara ile bitkilerin ilaçlı su ile iyice kaplanmasına özen gösterilerek yapılmalıdır. Hasattan 20-25 gün önce ilaç uygulamasına son verilir.

SEBZELERDE KURŞUNİ KÜF HASTALIĞI: Etmen tüm sebzeleri hastalandırabilmektedir. Fungus zayıflık paraziti olarak bilinir. Ancak uygun koşullarda bitkiyi hastalandırır. Böyle elverişli koşullar (20-25oC sıcaklık ve %95-98 rutubet) özellikle havalandırması iyi olmayan örtüaltı yetiştiriciliğinde çoğu zaman bulunmaktadır.

BELİRTİLERİ: Çok fazla bitki türünde ve çeşidinde hastalık yapabilen kurşuni küf etmeni her bitkide değişik görünüşte hastalık tablosu meydana getirir. Gövde ve meyve enfeksiyonları yapar. Önce toplu iğne başı kadar küçük olan lezyonlar epidermis altında gelişerek genişler ve dokulara yayılır. Epidermis çatlar ve konukçunun su kaybına neden olur. Bu lezyonlarda sklerotlar da oluşabilir. Gövde ve meyve sapı lezyonları meyve dökümüne neden olabilir. Konukçunun çiçek zamanında taç yaprakları hastalığa çok duyarlıdır. Fungus bu kısımlardan girerek meyveye geçer ve meyve çürüklüğü yapar. Etmen meyvenin herhangi bir yerinden de girerek meyveyi çürütebilir. Yumrulu bitkilerde hastalıklı bölgeler büyüdükçe yumuşak bir çürüklük halini alır. Soğanlarda tarlada başlayan çürüklük depoda da devam eder. Yaprak diplerinden başlayan çürüme soğanın katmanları arasında ilerleyerek bütün soğanın çürümesine yol açar. Çürük kısımların üzeri tipik gri küf ile kaplanır.

BULAŞMA YOLLARI: Fungus kış mevsimini sklerot adı verilen dayanıklı organları ile geçirir. İlkbaharın gelişiyle bu yapılart çimlenerek üreme organlarını meydana getirirler ve saglam bitkileri hastalandırmaya başlar. Hastalanan bu bitkiler üzerinde oluşan üreme organlarıyla da yeni bulaşmalar meydana getirirler.

MÜCADELESİ

KÜLTÜREL ÖNLEMLER

Seralarda iyi havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir.

Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için çok sık dikimden kaçınılmalıdır.

Yeni bulaşmaları önlemek için hastalıktan zarar görmüş bitkiler sökülerek imha edilmelidir.

Dengeli gübreleme ve iyi bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalıdır.

Çiğ tehlikesi olduğunda güneş batımından 2 saat önce sera ısıtılmalıdır.

Hasattan sonra sklerotların toprağa karışmasını önlemek için bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

KİMYASAL MÜCADELE

İlaçlamalara çevrede ilk hastalık belirtileri görüldüğünde başlanır.

BİTKİLERDE KÖK BOĞAZI YANIKLIĞI HASTALIĞI

Hastalık etmeni toprak kaynaklı bir fungustur. Domates, kavun, karpuz, kabak, lahana, soya fasulyesi, pirinç, bezelye, marul, havuç, hıyar gibi kültür bitkileri ile bazı yabancıotlarda (köpek üzümü , horoz ibiği) hastalandırır. En uygun gelişme sıcaklığı 30oC'dir.

BELİRTİLERİ: Hastalık, çevre koşulları ile infeksiyonun oluşuna bağlı olarak bitkinin değişik dönemlerinde ve organlarında görülebilir. Erken dönemde enfeksiyon olduğunda fideliklerde çökerten olarak etkili olur. Bitki tarlaya dikilip gelişmeye başladıkça asıl zararlı ve karakteristik belirtiler bu dönemde görülür. Hasta bitkiler incelendiğinde kökboğazı, koyu yeşil, ileri dönemlerde kahverengi siyaha dönüşen bir renk değişiminin olduğu görülür. Bu renk değişimi kökboğazını kuşak gibi sarar. Bu enfeksiyon kök bölgesine de ulaşır, kök kabuğu kahverengi bir renk alır ve çürür. Bu şekilde hastalanmış bitkiler solmaya başlar. Normal sulama ve bakım işlemi yapılsa dahi bitki kendini toparlayamaz. Erken dönemde enfeksiyon olursa bu tip bitkilerden ürün almak mümkün olmaz. Daha ileri dönemlerde ise meyvelerin, pazar değeri çok düşük olur. İnfeksiyonun yoğun olduğu tarlalarda ürün almak mümkün değildir.

BULAŞMA YOLLARI: Toprakta yeterince su bulunması halinde sporangiumların içinden 2 kamçılı, hareketli açık sarı renkli fasulye tanelerine benzer zoosporlar oluşarak etrafa yayılır. Bu zoosporlar sulama suyu, yağmur ile veya mevcut suda aktif olarak yüzerek bitkilerin kök boğazına kadar ulaşırlar ve enfeksiyonları oluştururlar. Bu enfeksiyonlar genellikle yağışlı mevsimlerde sulama suyu veya yağmur sularının biriktiği iyi drene edilmemiş yerlerde daha çok görülür. Etmen kışı hastalıklı bitki artıkları üzerinde ve toprakta geçirir.

MÜCADELESİ

Kültürel Önlemler:

Fide yetiştiriciği yapılırken genel bir kontrol prensibi olarak tohumlar hastalıksız sağlıklı bitkilerden sağlanmalıdır.

Fidelikler hastalıksız temiz yerlerde kurulmalıdır. Fideler aşırı sulanmamalı, havalandırılmalıdır.

Dikim yapılacak tarlaların tevsiyesi iyi olmalıdır. Etmene konukçuluk eden diğer kültür bitkilerinin yetiştirildiği tarlalara hemen arkasından biber dikilmemelidir.

Ağır, su tutan tarlalar biber ziraatı için kullanılmamalıdır. Tarla drenejı iyi yapılmalı, aşırı ve dengesiz sulama yapılmamalıdır.

Karık usulü yetiştiricilik yapılmalıdır. Fideler karık sırtına dikilmelidir. Mümkün ise her karık ayrı sulanmalıdır.

Bitkilere dengesiz gübreleme yapmamalı, özellikle aşırı azotlu gübre verilmemelidir.

Vejetasyon süresince tarlada görülen hastalıklı bitkiler sökülüp imha edilmelidir. Hasat sonrası da aynı işlem tekrar edilmelidir.

Kimyasal Mücadele

İlaçlı mücadelesi yoktur.

DOMATES BAKTERİYEL HASTALIKLARI

DOMATES BAKTERİYEL KANSER VE SOLGUNLUK HASTALIĞI: Domateste önemli ürün kayıplarına neden olan tehlikeli bir hastalıktır. Bu kayıplar domates bitkilerinin solarak çökmesi sonucu oluşur.

BELİRTİLERİ NASIL?

Çiçek devresine yakın alt yapraklardan solgunluk başlar. Sürgün ve yaprakçıklarda tek taraflı solgunluk görülür. Kısa bir süre sonra domates bitkileri kurur. Hastalık, gövde ve sürgünlerde görülen yara ve çatlaklardan dolayı bakteriyel kanser olarak da adlandırılmaktadır. İletim demetlerine bakıldığında kahverengi renk değişikliği görülür. Meyvelerde ise ortası kahverengi, çevresi açık, kuş gözü şeklinde lekeler oluşur.

BULAŞMA YOLLARI: Hastalığın bulaşması bulaşık tohumlar ve toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla olur

MÜCADELESİ: Temiz tohumluk kullanılmalı ve hastalıklı bitkiler ve çevresindeki bitkiler seradan uzaklaştırılarak yok edilmelidir. Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalı ve bitki yüzeylerinin ıslanması önlenmelidir. Hastalığın görüldüğü üretim alanlarında domates ve biberin dışındaki bitkilerle en az 2 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır. İlaçlı mücadelesi yoktur. Tohum alınacak domates meyveleri ezilerek ince bir tabaka halinde direk güneş ışınlarının gelmeyeceği bir yere serilmeli, 20 °C de 4 gün bekletilmeli ve daha sonra tohumlar çıkarılarak kullanılmalıdır. Tohumların bulaşıklığından şüphe ediliyorsa, ekilecek tohumlar 50-54 °C'lik sıcak suda 28 dakika tutulup kurutulduktan sonra ekilmelidir.

DOMATES ve BİBERDE BAKTERİYEL LEKE HASTALIĞI

Özellikle çiçek devresinde domates bitkilerini hastalandırdığında ürün kayıpları oluşur. Hastalıklı domates meyvelerinin pazar değeri önemli ölçüde düşmektedir.

BELİRTİLERİ: Domateste; gövde, yaprak ve meyve üzerinde bakteriyel leke hastalığının belirtileri ortaya çıkar. Yaprak lezyonları, başta koyu renkli, yağ lekesi şeklinde görülür, zamanla kahverengimsi siyah renk alırlar. Lekelerin çevresi dar sarı bir hale ile çevrilidir. Birkaç leke bile yaprakçığın sararmasına ve zamanından önce dökülmesine neden olabilir. Gövde üzerideki lekelerin yayılması çiçeklerin ölmesine ve aniden dökülmelerine sebep olmaktadır. Domates meyveleri üzerinde önceleri küçük, siyah, yeşilimsi beyaz dar bir hale ile çevrili lekeler oluşur . Daha yaşlı lekeler ise; siyah, 6-8 mm çapında, kahverengimsi siyah ve krater görünümündedir. Çatlaklardan saprofit organizmaların da girmesiyle çürümeler meydana gelir. Olgun meyveler yüksek asit içerikleri nedeniyle bakteriyel leke hastalığına dayanıklıdır.Biberlerde; tüm toprak üstü organları hastalığa duyarlıdır. Başlangıçta genç yaprakların alt yüzeylerinde küçük, sarımsı yeşil yağ lekeleri oluşur. Olgun yapraklarda ise; lekeler ilk önce koyu yeşil yağ lekesi görünümünde, daha sonra genişleyerek 1 cm çapa ulaşabilir ve rengi ten rengi- morumsu gri ve kahverengi sınırlı görünüme dönüşür. Lekelerin çevresi dar sarı bir hale ile çevrilidir. Hastalıklı yapraklar sararır ve dökülür. Meyve lekeleri; koyu, yuvarlak, 5 mm çapında yağ lekesi halinde başlar ve giderek lekeler genişler, çatlar ve siğil görünümünü alır Gövde üzerinde de küçük, eliptik lekeler oluşur ve bu lekeler zamanla çatlayarak kanserleşir.

BULAŞMA YOLLARI: Hastalık tohumlarla, toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla, rüzgarla ya da sağanak halinde yağan yağmurla sağlam bitkilere bulaşır.

MÜCADELESİ: Temiz tohum kullanılmalı ve fide döneminde hastalıklı bitkiler fidelikten uzaklaştırılıp yok edilmelidir. Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalı, hastalığın görüldüğü üretim alanlarında 2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır. Fidelikte ve tarlada hastalık görülür görülmez koruyucu ilaçlama yapılmalıdır. Fide döneminde bakırlı ilaçlardan biri ile 7 gün arayla 2-3 kez, tarla döneminde ise bakırlı ilaçlardan biri ile 8-10 gün arayla 2-3 kez önerilen dozda ilaçlama yapılmalıdır.

DOMATES BAKTERİYEL BENEK HASTALIĞI

Domates meyvelerinde oluşturduğu lekelerle domatesin pazar değerini düşüren, çiçek döneminde bitkiyi hastalandırdığında meyve tutumunu engelleyen önemli bir hastalıktır. Domates dışında patlıcan ve biberi de hastalandırmaktadır.

BELİRTİLERİ: Yaprak, sap, çiçek ve meyve saplarında kahverengiden siyaha kadar değişen küçük lekeler, ilerleyen dönemlerde yapraklardaki lekelerin birleşmesiyle daha büyük lekeler oluşturur. Meyvelerde küçük, koyu kahverengi, yüzeysel kabarcıklar şeklinde lekeler görülür.

BULAŞMA YOLLARI

Hastalığın bulaşması bulaşık tohumlar ve toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla olur.

MÜCADELESİ: Temiz tohumluk kullanılmalı ve fide döneminde hastalık belirtisi gösteren bitkiler fidelikten uzaklaştırılarak yok edilmelidir. Fidelik ve seralar sık sık havalandırılmalı, hastalığın görüldüğü üretim alanlarında 1 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır. Fidelikte ve tarlada hastalık görülür görülmez koruyucu olarak ilaçlama yapılmalıdır. Fide döneminde bakırlı ilaçlardan biri ile 7 gün arayla 2-3 kez, tarla döneminde ise bakırlı ilaçlardan biri ile 8-10 gün arayla 2-3 kez önerilen dozda ilaçlama yapılmalıdır.

DOMATES ÖZ (GÖVDE) NEKROZU HASTALIĞI: Örtüaltı yetiştiriciliğinde kış mevsiminde seralarda oluşan yüksek orantılı nem koşullarında, hastalık önemli zararlara yol açabilir. Zararlar hasta bitkilerin solarak kuruması sonucu ortaya çıkar.

BELİRTİLERİ: Hastalık belirtileri genellikle meyve döneminde ortaya çıkar. Hasta bitkinin yapraklarında sararma ve solgunluk belirtileri gözlenir. Bitkinin alt kısımlarında ve özellikle koltuk alma yerlerinde gövde üzerinde başlangıçta haşlanmış görünümlü, daha sonra siyahlaşan ve çökük görünüm alan lekeler oluşur. Bazen gövdede dışa veya öz boşluğuna doğru yan kökler oluşur. Bitkinin özü kahverengileşir ve zamanla boşalır. Hasta bitkiler genellikle ayakta kalır, ancak bazen solgunluk ve ölüm ortaya çıkar.

BULAŞMA YOLLARI

Hastalığın bulaşması toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla olur. Ayrıca mekanik yolla hasta bitkilerden sağlıklılara bulaşır.

MÜCADELESİ: Hastalıklı bitkiler seradan uzaklaştırılarak yok edilmelidir. Seralar sık havalandırılmalı ve serada aşırı nem birikimi önlenmelidir. Bakım işlemi yapılırken bitkiler yaralanmamalı ve hastalığın görüldüğü bitkiler en sona bırakılmalıdır. Hastalığın ilaçlı savaşımı yoktur, ancak diğer bakteriyel hastalıklara karşı yapılan bakır uygulamaları koltuk alma işleminden hemen sonra yapılmalıdır. Aşırı azot gübrelemesinden kaçınılmalı ve bitkilerin dengeli beslenmesine önem verilmelidir.

FASULYE ADİ YAPRAK YANIKLIĞI HASTALIĞI

Ülkemizde zaman zaman önemli ürün kayıplarına neden olur.

BELİRTİLERİ: İlk belirtiler çenek yapraklarda görülür. Gerçek yapraklarda ise önce soluk yeşil renkli, zamanla oldukça geniş olan solgunluklar oluşur. Zamanla bu lekeli yerler kurur. Kapsüllerde ise yağlı görünümlü, içe çökük, merkez kısmında sarı renkli bakteriyel akıntı görülen zamanla kırmızımsı kahverengi renk alan lekeler oluşur. Gövdede koyu yeşil, zamanla kahverengiye dönen, çizgi şeklinde lezyonlar oluşur.

BULAŞMA YOLLARI: Hastalığın bulaşması bulaşık tohumlarla ya da toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla olur.

Kaynak: bahcesel.net/forumsel/genel-sebzecilik/...