Prof. Dr. Ahmet Özçelik / Doç. Dr. Mehmet Arif Şahinli - Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Çoban Dergisi 

Üretimde verimliliğin artırılması kavramı, rekabette öne çıkmayı sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Bunun sonucunda, hayvancılık faaliyetleri ile uğraşan tarım işletmeleri, modern ve profesyonel yetiştiriciliğe doğru yönelmek zorundadır. Sürü yönetiminin amacı; hayvanların rahat ve konforunu da dikkate alarak sürüyü bir iş adamı yaklaşımıyla yönetmektir. Bu bakış açısıyla sürüdeki hayvan sayısına bağlı olmaksızın, bu hayvanlara ait veriler toplanır, değerlendirilir, işletmeye yönelik kararlar alınır ve uygulanması sağlanır. Böylelikle sürü yönetimi hiçbir zaman sonlanmayan bir döngü şeklinde devam eder. (Öz ve Bilgen, 2002).

Sürü yönetimi uygulamaları ile şunlar yapılır:

1. İşletmedeki tüm işlemler tanımlanır.

2. Karar alınması ve bunların uygulanması sağlanır.

3. İşletmenin gelişimi takip edilir.

4. Geleceğe yönelik planlar yapılır (Öz ve Bilgen, 2002).

Her koyunculuk işletmesi farklıdır. Sadece sürekli olarak bu iş ile uğraşanlar önemli derecede kar sağlayabilmektedir. Her işletmeci farklı kaynaklara sahiptir bunlar: toprak, işgücü, sermaye, yönetim kabiliyeti, yem kaynağı ve varlığı vb. Bu kaynakları birleştirip harmonize ederek en etkili mümkün olan üretim sistemini yönetmek bir uzmanlık gerektirmektedir (Klinger and Hohenboken, 1978).

Tarım sektörü ekonomik, teknolojik ve diğer gelişmelerden etkilenen bir sektördür. Bu bağlamda tarımsal işletmelerde bu yeniliklere ayak uydurmakta ve kendilerini çağın gereklerine uygun hale getirmek ve yenilemek durumu ile karşı karşıya kalmıştır. Bir ekonomik ünite olan tarım işletmeleri bugün pazar için üretim yaparak yerel pazarlar, bölgesel pazarlar, ulusal pazarlar ve uluslararası pazarlarda ürünlerini satmak istemektedir. Bunun için de üretilmiş olan ürünler günümüz modern teknolojik koşullar altında üretilmekte, hatta marka haline getirilerek kendine yeni pazarlar yaratma çabası içine girmiştir.

Tüm işletmeler temelde, sınırlı kaynakları en iyi derecede kullanmak ve en yüksek karı elde etme amacını güderken, tüketiciler de buna paralel olarak sınırsız ihtiyaçlarını en yüksek fayda ilkesi çerçevesinde karşılamaya çalışmaktadır. İşte bu noktada, tarım işletmeleri yöneticileri kararlarını alırken temel işletmecilik kurallarını bilmeli ve bunu işletmelerine en iyi derecede uygulayabilmelidir.

2. TARIM İŞLETMELERİNİN DURUMU

İşletmeciler temel işletmecilik fonksiyonları olan idare, planlama, organizasyon, girdilerin tedariki, üretim, depolama, taşıma, sürüm, satış, finansman, kontrol ve muhasebe fonksiyonlarına hakim olduğu sürece bir bütünlük içinde hareket etme yetisine sahip olabilir. Tarım işletmelerinde yürütülen tarımsal faaliyet yapısı itibariyle teknik ve ekonomik boyutu bir işlem olup çok geniş bir alanı içine almaktadır. Tarımsal işletmecilikte elindeki sınırlı kaynakları en iyi değerlendiren işletmeler ön plana çıkmaktadır.

Tarım işletmelerini büyüklüklerine göre sınıflandırma yaparken iki ana kriterden birincisi üretim girdisi özelliği gösteren kriterler (arazi büyüklüğü, işgücü miktarı, hayvan varlığı, sermaye miktarı, üretim masrafları), ikincisi ise ürün-çıktı özelliği gösteren kriterler (GSH, GSÜD, Satış değeri ve tarımsal gelir)’ dir.

Türkiye’de tarım işletmelerinin sayısı genel tarım sayımlarına göre

1970 yılında 3.058.900,

1980 yılında 3.650.100,

1991 yılında 3.966.800 ve

2001 yılında 3.021.200’dür.

2001 yılında genel tarım sayımına göre tarım işletmelerinin %67.5’de hem bitkisel hem hayvansal üretim, %30.2’de sadece bitkisel ve %2.3’de hayvancılık faaliyeti yapılır (TÜİK, 2018).

2004 YILINDAN İTİBAREN BİR ARTIŞ TRENDİ MEVCUT 

Koyun sayısında 2004 yılından itibaren bir artış trendi mevcuttur. 2004 yılına göre 2017 yılında toplam merinos koyun sayısında %217.3 oranında, toplam yerli ve diğer koyun sayısında %27.9 oranında bir artış görülmektedir. Ancak, alt
detayda yaşa göre koyun sayısı incelemesi yapıldığında; 6 aydan küçük (dişi ve erkek) yerli ve diğer kuzu çeşidinde %41.0, 6-12 ay arası (dişi ve erkek) yerli ve diğer Toklu çeşidinde %11.3, 2 ve daha yukarı yaş yerli ve diğer koç çeşidinde %4.9 oranında bir azalma görülürken, 12-24 ay arası (dişi ve erkek) şişek çeşidinde %16.8 oranında ve 2 ve daha yukarı yaşta dişi koyun çeşidinde %70.2 oranında bir artış görülmüştür. Merinos koyunun tüm yaş gruplarındaki sayısında artış mevcuttur (TÜİK, 2018).

1991 yılına göre 2014 yılında sağılan hayvan sayısında %37.46 oranında bir azalma mevcutken süt üretim miktarında %1.20 oranında bir azalma söz konusudur. 2010 yılına kadar sağılan hayvan sayısında bir azalma gözlenmekte ancak 2010 yılından itibaren bir artış trendi gözlenmiş olup 2014 yılındaki artış hızı bir önceki yıla göre %1.66 seviyelerine kadar inmiştir. Süt üretim miktarında 2003-2006 yılları arasında bir toparlanma olmuş, 2007-2009 arasında tekrar negatif artış hızları görülmüştür. 2010-2013 aralığında ortalama %9 ile %13 aralığında bir artış hızı yakalanmışsa da 2014 yılında bir önceki yıla göre %1.17 gibi düşük bir artış hızına inmiştir (TÜİK, 2018).

Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) 2000 ve 2016 yıllarına ait dünya koyun sayıları aşağıda verilmiştir. Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) verilerine göre, Çin 162.062.703 koyun varlığı (baş) ile dünyada birinci sırada yer almakta iken, Türkiye 31.507.934 koyun varlığı (baş) ile sekizinci sırada yer almaktadır. (FAO, 2018). 

3. TÜRKİYE’DE KOYUNCULUK FAALİYETİ

Tarım işletmelerinin koyunculuk faaliyetine ilişkin sorunları aşağıdaki şekilde sıralanabilir: Koyun yetiştiriciliğinde yem fiyatlarındaki artış en önemli etkenlerden biridir. Yem temini ve fiyatlardaki artış, koyun yetiştiricilerini zor durumda bırakmaktadır. Yem / koyun eti paritesi dengeli bir şekilde sürdürülmelidir.

Akılcı ve daha kararlı koyun yetiştiriciliği için, koyun yetiştiricilerinin kooperatif ve üretici birliği çatısı altında örgütlenmeye süratle katılmaları gerekmektedir. Kooperatifler sayesinde yöre yetiştiricileri kredi kullanımı, girdi temini, hizmet alımı, ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması gibi konularda kolaylık elde edecek ve ürünlerinden daha fazla kar elde etmiş olacaktır.

İşletmeler büyüdükçe aile işgücünün işletmeye katkısı azalmaktadır. Bunun nedeni ise, işletmelerin büyümesine paralel sürekli ve geçici işgücünün dışarıdan temininin sağlanmasıdır. Büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine kıyasla daha ekonomik ve karlı olması, bunun yanı sıra devlet tarafından büyükbaş hayvancılığın sürekli olarak desteklenmesi, yetiştiricilerin büyükbaş hayvancılık alanında yatırımlarının artmasına ve koyunculuğu geriletmesine sebep olmuştur.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi ve çeşitlendirilmesinin yanı sıra, kredi veren kurum/kuruluşların sayısının artması ile rekabet artacak bu da kredi faiz oranlarını düşürecektir. İşletmeler bu sayede daha ekonomik şartlarda kredi kullanarak, işletmelerini büyütecek ve daha verimli konuma geçmiş olacaktır. Üreticiler, koyunculuktan elde ettiği ürünlerin pazarlamasını genellikle pazara götürmek suretiyle yapmaktadır. İşletmelerin önemli bir bölümü, ürünlerini pazarlama aşamasında çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Bu pazarlama zorlukları; ürün fiyatlarının belirsizliği ve istikrarsızlığı, pazar imkânlarının elverişsizliği, ürünün vadeli ve zamanında satılamaması, kooperatifleşme sorunu ve pazara götürme zorluğu şeklinde sıralanmaktadır.

Hayvanların barınma yerleri taş, kerpiç ve briketten yapılmıştır. Küçükbaş hayvan yetiştiricileri kullandıkları geleneksel usuller, uygun olmayan barınak şartları, yetersiz bakım ve besleme şartları ile koyunculuk faaliyeti yapmaya çalışmaktadır. Kötü şartlarda yapılan koyun yetiştiriciliği, hayvan verimini düşürmekte ve ölüm vakaları kaçınılmaz olarak artmaktadır.

Damızlık hayvan temini, genellikle işletme dışından sağlanmaktadır. Ancak bunu tedarik etme şekli, kredi ve damızlık hayvan desteği ile olmaktadır. Koyun yetiştiricilerinin elinde bulunan koyun ırkları düşük verimlidir. Kültür ırklarının istediği barınak ve besleme şartları oluşturulamadığından, mevcut hayvanlar da büyük zararlar görmüştür. Mevcut yerli ırkların ıslah edilmesi ve verimlerinin artırılması hayvancılığın geleceği açısından oldukça önemlidir. Verimlerinin ıslahı ile sağlanacak verim artışına, çevre koşullarının iyileştirilmesinin eşlik etmesi ile başarılı olunabilir.

“Koyunculuk faaliyetinde kaliteli ve yüksek verimin elde edilebilmesi, sürünün devamı, iyi bir şekilde organize edilmiş sürü idaresine bağlıdır. Sürü yönetimi kavramı, bir koyunculuk işletmesinden elde edilen gelirin maksimum düzeye çıkarılması ve sürü ile ilgili yapılacak olan veya olması gereken tüm uygulamaları ifade etmektedir.”

“Türkiye küresel ısınmadan en çok etkilenecek bir bölgede yer alması durumuyla karşı karşıyadır. Türkiye nüfusunun hızla artan bir ivmeye sahip olması itibariyle gelecekteki et ve süt üretimini artırması için önemle koyunculuk faaliyetine yer vermesi gerekir. Çünkü koyunculuk kıraç şartlara iyi adapte olan bir faaliyet olarak iklim bozulmaları planlamaların da mutlaka bu yönüyle değerlendirilmelidir.”

İTHALAT KOYUNCULUĞA ZARAR VERİYOR 

Hayvan ürünleri ithalatının koyunculuğa zarar verdiği düşünülmektedir ve bunun sonucunda ürün fiyatları düşmekte, pazarlama sıkıntıları çekilmektedir. Et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünleri ithalatı, koyunculuğu olumsuz olarak etkilemektedir. Et ithalatı sınırlandırılmalı ve Türkiye’ye kaçak hayvan girişi mutlaka kontrol altına alınmalı ve önlenmesi için gerekli yasal şartlar sağlanmalıdır. Üretici, ithalat ile terbiye edilmemelidir. Bunun üretimi gerilettiği geçmişte yaşanan olaylarla görülmüştür. Koyunculuk faaliyeti ile ilgili devletten beklentiler; veteriner hizmetleri, ucuz kredi kullanımı, damızlık temini, kredi sübvansiyonlar gibi kolaylıkların sağlanması, pazarlama imkânlarının artırılması, mesleki eğitim, yem bitkileri üretimi teşviki ve üreticilere genel eğitim şeklinde ele alınabilir.

MERA SORUNU KOYUNCULUĞUN GELİŞMESİNİ ENGELLİYOR  

Koyunlarda rastlanan Brucella (yavru atma) hastalığı, şap hastalığı ve paraziter hastalıklar nedeniyle, koyunlarda döl verimi ve insan sağlığı olumsuz olarak etkilenmekte olup, koyunlarda ölüm vakaları yüksek seyretmektedir. Veteriner hizmetlerinin pahalı olması önemli bir etken olmakta, yeteri kadar koruyucu ve önleyici önlemler alınamamaktadır. Koyun sayısındaki azalmanın nedenleri arasında, mera alanlarının azalması önemli bir yer oluşturmaktadır. Mevcut mera alanları aşırı otlatma nedeniyle çorak, verimsiz ve erozyon tehlikesi altındadır. Koyun üretimini artırmak için, otlatma sorununun çözümlenmesi gereklidir. Mera ıslahı, otlatma kapasitesinin belirlenerek otlatmanın o merada alan, hayvan sayısı, süre dikkate alınarak yapılması, münavebeli otlatma sisteminin geliştirilmesi ve uygulanması sağlanmalıdır.

Koyun yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması ve köyden kente göçün engellenmesinde karşılaşılan bazı zorluklar mevcuttur. Bu zorlukları arazi ve sermaye yetersizliği, okul ve iş imkânlarının olmaması, toprakların parçalanması, köyün cazibesini yitirmesi olarak sayılabilir. Köyden kente göçün yoğun olması sonucunda genç nüfus giderek azalmakta, köyde kalan gençler ise koyunculuğu zor ve zahmetli görerek bu işe heves etmemektedir. Koyun sayısındaki azalmanın nedenlerinden biri, çoban ücretidir. Ehil çoban bulunamaması, koyunculuğun en önemli sorunlarından biridir. Bu yüzden birçok yetiştirici koyunculuğu bırakma noktasına gelmiştir. Sertifikalı çoban yetiştirme eğitimleri düzenlenerek ve artırılarak bu alandaki boşluk doldurulmalı ve çobanlık mesleği cazip hale getirilmelidir.

Anaç koyun ve keçi desteklemeleri, yem bitkileri üretimi desteklemeleri, hayvan hastalığı tazminatı desteklemeleri, hayvan hastalıkları ile mücadele desteklemeleri, programlı aşı uygulamaları, hayvan genetik kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi, projeli damızlık koyun keçi, ödemelerin aktarılması başlığı altında verilmekte olup miktar ve kapsam olarak yeterli duruma getirilerek, uygun güncellemeler yapılmaktadır.

Tüketicilerin koyun etine yönelmeleri özendirilmeli koyun eti pazarı genişletilmeli talep artırılmalıdır. Canlı hayvan pazarları organize edilmeli, günün koşullarına uygun kesimhanelerin kapasitesi artırılmalı, üretimden tüketim noktasına kadar hayvanların takibi yapılabilmelidir.

SONUÇ

Aşağıdaki önlemlerin alınması koyunculuk yapan tarım işletmelerinin sorunlarını azaltılabilecektir: Koyunculukta üretimini artırmak için, otlatma sorununun çözümlenmesi mera ağırlıklı önlemlerle aşılabilir. Koyunculuk işletmelerinde yemleme masraflarının minimum düzeye indirilmesi üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Yem temini ve fiyatlardaki artış, koyun yetiştiricilerini zor durumda bırakmaktadır. Yem fiyatı / ürün fiyatı paritesi, yem fiyatı lehine bir süreç içinde olmamalıdır.Damızlık yetiştirici birliklerine üye hayvancılık işletmelerinde, soy kütüğü sistemlerinin oluşturulması ve yaygınlaştırılması güvenilirliklerinin artırılması gerekmektedir.

Koyunlarda rastlanan şap hastalığı ve paraziter hastalıklar nedeniyle, koyunlarda döl verimi ve insan sağlığı olumsuz olarak etkilenmekte olup, koyunlarda ölüm vakaları yüksek seyretmektedir. Veteriner hizmetlerinin pahalı olması önemli bir etken olmakta, yeteri kadar koruyucu ve önleyici tedbirler alınamamaktadır. Meraların ortak kullanılması sonucunda, salgın koyun hastalıklarının kontrolü güçleşmekte olup, hayvan sayısı azalmakta ve verim kaybı artmaktadır. Hayvan hastalıkları ile ilgili koruyucu önlemlerin alınması sayesinde, hayvansal ürünler ihracatı olumlu yönde etkilenecektir.

Bölge yetiştiricileri kullandıkları geleneksel usuller, uygun olmayan barınak şartları, yetersiz bakım ve besleme şartları ile koyunculuk faaliyeti yapmaya çalışmaktadır. Sertifikalı çoban yetiştirme eğitimleri düzenlenerek bu alandaki boşluk doldurulmalı ve çobanlık mesleği cazip hale getirilmelidir. Erken kuzu kesimini önleyici tedbirler sıkı bir şekilde izlenmelidir. Etkili piyasa düzenleme ve kontrolleri gerçekleştirilmelidir. Koyunculuk yapan tarım işletmelerinin daha kolay ve etkin yönetimi için planlama yapmak gereklidir.

Bu planlama yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlar şöyle özetlenebilir:

-Daha kolay yönetim için koyunculuk tarım işletmelerinde, çiftliğin durumuna ve amacına göre planlama yapılmalı ve devamlı geliştirilmelidir.

-Kendi sistemi ile daha kolay yönetim seçenekleri karşılaştırılarak, tarım işletmesine uygun olan sistem seçilmelidir.

-Hayvanların daha sağlıklı ve güvenli otlatılması için, mera yönetimi sağlanmalıdır.

-Kış ve yaz aylarına uygun besleme ve yönetim şekilleri uygulanmalıdır.

-Sürünün hastalıklardan korunması için sürü sağlık planlaması yapılmalıdır.

-Damızlık hayvan seçimi konusunda dikkatli davranılması gereklidir. Koyun yetiştiriciliği esnasında mera ve otlak alanları uygun olarak değerlendirilebilir. Fakir meralardan en iyi yararlanan koyunlar bu doğal vejetasyon süreci sonunda insanların beslen mesinde temel olan et ve süt verimini artırır. Koyun yetiştiriciliğinde önemli bir avantaj sağlayan mera varlığı ve kalitesine önem verilmelidir.

KOYUN SÜTÜNÜN KULLANIMI YAYGINLAŞTIRILMALI 

Genel itibariyle süt denildiğinde akla inek sütü gelmekte ise de, koyun sütünün kullanımı da artırılabilir. Kendine özgü kokusu ve içerisindeki kazein oranı rafine edilerek tüketimi teşvik edilebilir. Yağlı kuyruklu koyun ırkları sert iklim ve fakir meralara daha kolay adapte olan türlerdir. Türkiye’de ıslah çalışmaları denildiğinde daha çok sığır dikkate alınmakta olup mevcut koyun ırkları da göz önüne alındığında suni tohumlamaya önem verilmelidir. Yeni ırk ve tiplerin geliştirilmesine yönelik çabaların artırılması önemlidir.

TÜRKİYE KOYUN DERİSİNDE İTHALATÇI BİR ÜLKE 

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği nem olayını sevmemekte bunun için de nem oranı düşük diğer bölgelerimiz avantajlı bir duruma geçebilir. Türkiye’de koyun yetiştiriciliği ekstansif yöntemle yapılmaktadır. İnce kumaş yapağısı ithal eden bir ülke olarak buna azami dikkat edilmelidir. Türkiye koyun derisinde ithalatçı ülke konumundadır. Bunun için hayvan sayısının artırılması gerekir.

1995 tarihinde yürürlükte olan Dünya Ticaret Örgütü Uruguay Turu Tarım Antlaşması dünya tarım ticaretinde önemli bir aşamadır. Türkiye 1995-2004 yılları arasında belirtilen konularda liberazisyon sürecini tamamlamıştır. Bu süreçte koyunculuk politikalarına bir etki yaratmamıştır. Ancak Türkiye koyun eti ve sütü için gümrük vergilerinde yapılacak indirimlerle ileriki süreçte ithalatçı bir yapı ile karşı karşıya kalabilir.

1999 yılında IMF ile Türkiye arasında Standby antlaşması imzalanmış ve tarım alanında birçok taahhütler verilmiştir. 2001 yılında ise Dünya Bankası ile tarım reformu uygulama projesi (ARIP) imzalanmıştır. Her iki anlaşma sonucunda koyunculuk sektörü başlığı mevcut olmamakla birlikte ciddi taahhütler mevcuttur. Koyunculuk ürünleri üretimi, tüketimi, dış ticareti başlıkları mukayeseli olarak incelenmeli ve önlemleri alınmalıdır.

Koyunculuk faaliyeti yem/et ve yem/ süt pariteleri dikkate alınarak sürdürülebilir politikalar oluşturulmalıdır. Koyunculuk faaliyeti ortama uyum, minimum maliyet, yem giderlerinin azlığı, sabit sermaye yatırımlarının düşüklüğü ve dışa bağımlılığın azlığı gibi faktörlere sahiptir. Bunun için de göreli olarak istihdamın artırılması yönünde önemli bir araç olarak kullanılabilir. Koyunculuk tarım işletmelerinde atıl kalan işgücü varlığının değerlendirilmesi yönünden de önemli bir faaliyettir.

Türkiye küresel ısınmadan en çok etkilenecek bir bölgede yer alması durumuyla karşı karşıyadır. Türkiye nüfusunun hızla artan bir ivmeye sahip olması itibariyle gelecekteki et ve süt üretimini artırması için önemle koyunculuk faaliyetine yer vermesi gerekir. Çünkü koyunculuk kıraç şartlara iyi adapte olan bir faaliyet olarak iklim bozulmaları planlamaların da mutlaka bu yönüyle değerlendirilmelidir. Bölgeler itibariyle koşullara en uygun koyun ırkları belirlenerek desteklenmelidir. Damızlık teminindeki yetersizlikler giderilmeli, nüve işletmeleri geliştirilmelidir.

Kaynaklar

Fao, (2018). http://www.fao.org/ faostat/en/#home. Erişim tarihi: (16.11.2018). Klinger, R.G., Hohenboken, W. 1978. Sheep Management At Oregon State University, Agricultural Experiment Station Oregon State University, Corvallis. Öz, H., Bilgen, H. 2002. Bilgisayar destekli sürü yönetimi. Tarımsal Araştırma Yayım ve Eğitim Koordinasyonu 2002 yılı Hayvancılık Grubu Bilgi Alışveriş Toplantısı Bildirileri. 24-26 Nisan 2002, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü. Yayın no:106, Menemen-İzmir, s: 38-47 Tüik, (2018). http://tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1002. Erişim tarihi: (16.11.2018).