Gökhan ŞİMŞEK / Burdur DSYB Uzman Veteriner Hekimi

Süt sığırcılığında her inekten yılda bir buzağı işletmenin karlılığı açısından önemlidir. Sürünün devamlılığı, sağlıklı bir buzağı yetiştirme programındaki başarıya bağlıdır. Bu durum özellikle neonatal (yeni doğan) dönemde buzağı kayıplarının en aza indirilmesini gerekli kılmaktadır. Neonatal dönem, doğumla başlayıp 28. güne kadar devam eden ve buzağı kayıplarının en fazla olduğu dönemdir. Güç-prematüre doğum, diare, hipotermi ve septisemi bu evrede en fazla mortaliteye(ölüm oranı) sebep olan problemlerdir. Neonatal dönem sonrası olan evre ise solunum sistemi hastalıkları mortalitenin en önemli sebebi olmaktadır.

Bu kayıpların önüne geçilebilmesi açısından bu evrede buzağılara özel bir ihtimam gösterilmesi gerekmekte, bunun için de buzağının ilerki yaşamında hastalıklara karşı direnç mekanizmasının gelişmesinde kolostrumla beslemenin buzağı için çok önemli bir rolü bulunmaktadır.

Buzağıların doğumdan 24-48 saat sonra kan IgG seviyesinin 10 mg/ml’den düşük olması “Pasif Transfer Yetmezlik” (PTY) olarak tanımlanmaktadır. Ruminantlarda plasenta, immunoglobulinlerin (Ig) anneden yavruya geçişini engellemektedir. Bu nedenle buzağılar hipo veya agammaglobulinemik olarak doğarlar. Pasif immunite buzağının kolostrumla anneden immunoglobulin alması yoluyla gerçekleşir. Pasif transfer yetmezliğine neden olan en büyük faktörler arasında kolostral immunoglobulinler (Ig), ilk kolostrum alma zamanı ile alınan immunoglobulinlerin miktarı yer almaktadır. Doğumdan 24 saat sonrasında, buzağıların sindirim kanalından immunoglobulinleri absorbe etme kapasiteleri minimal seviyelerde azaldığından, doğumdan hemen sonra kolostrum almaları oldukça önemlidir.

Buzağılar, kendi immunoglobulinlerini yaklaşık olarak 10 günlükken üretmeye başlarlar ve 8 hafta sonunda normal Ig seviyelerine ulaşırlar. PTY’liği olan buzağıların hastalıklara yakalanma ve mortalitesi, ilk iki aylık dönemde yeterli seviyede bağışıklığa ulaşmış buzağılara göre daha yüksek olmaktadır.

Buzağılarda kolostrumun erken alınması pasif transferin oluşması için çok önemlidir. Buzağı anneyi kendisi emerse antikorlar maksimum düzeyde emilir, eğer yavru sağılan kolostrum ile beslenirse bu emilim %25-30 oranında azalır. Canlı ağırlığı 40 kg olan bir buzağının yeterli pasif transfer düzeyine ulaşması için alması gereken antikor miktarı100gr’dır. Bu miktarda konsantrasyonu yüksek yani 3200mg 2.1 kolostrumdan olan

Pasif Transfer Yetmezliğinin Nedenleri

Pasif transfer yetmezlik; kolostrum, anne, buzağı, işletme ve çevre gibi pek çok nedene bağlı olarak şekillenebilmektedir.

Kolostruma bağlı nedenler

Meme bezlerinden doğumdan hemen önce ve sonrasındaki ilk bir haftalık süre içerisinde salgılanan süte kolosturum veya ağız sütü denir. Beyazımtırak, esmer veya kırmızımtırak renkli, koyu kıvamlı, tadı tuzluca ve özgül ağırlığı sütten daha yüksektir. İkinci ile sekizinci sağımlar arasındaki sütün yapısının giderek normal süt yapısına dönüşmesi ve emilimin yeteri kadar sağlanamaması sebebiyle transit süt olarak tanımlanır. Kolosturum yaklaşık olarak 48 saat içersinde transit süte, 72 saat içersinde normal süte dönüşür. Normal sütte bulunan bütün maddeler kolosturumda bulunur, bunun yanında sütte bulunmayan bazı biyolojik maddeler de kolosturumda bulunmaktadır.

Kolosturum ve Pasif Bağışıklık

Yeni doğan buzağıların hastalıklara karşı direnç mekanizmaları gelişmemiştir. Hastalıklara karşı direnç büyük oranda, aktif veya pasif orijinli olabilen immunoglobulinlere bağlıdır. Aktif bağışıklıkta vücut, enfeksiyonlara karşı bir cevap olarak immunoglobulinleri kendisi üretmektedir. Pasif bağışıklıkta ise, sağlıklı bireylerden bazı bağışıklık maddelerinin aktarımı yolu ile geçici olarak koruma sağlanmaktadır. Bu olay, yeni doğan hayvanlarda doğumdan sonraki ilk birkaç saat içersinde gerçekleşebilmektedir.

Kolostrum içerdiği immunoglobulinleri aracılığıyla buzağıları hastalıklara karşı pasif olarak korumaktadır. Kolostrum, transferrinleri ile laktoferrinleri de içerir. Bu bileşenler, immunoglobulinler ile bağırsaktaki bakteri faaliyetlerinin olumsuz etkilerinin giderilmesine ve özellikle diyare gibi patojenik oluşumların da nötralize edilmesine yardımcı olurlar. Yapılan bir araştırmada, serum antikor düzeyi yetersiz olan buzağıların %25’i neonatal dönemde hastalığa yakalanırken, antikor düzeyi yeterli olan buzağıların ise sadece %5’inin hastalandığı tespit edilmiştir.

Aynı çalışmada serum antikor düzeyi yetersiz olan buzağıların, yeterli olan buzağılardan sütten kesimden önce üç kat veya daha fazla hastalığa yakalandığı bildirilmiştir. Ayrıca serum antikor düzeyi yeterli olan buzağıların yaşama gücü ve canlı ağırlığının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kan IgG yoğunluğu, buzağının sağlığı ve yaşama gücü ile yakından ilişkili olduğundan, 10mg/ml ya da daha fazla IgG düzeylerine ulaşmayı başaran buzağılar, yaşamlarının ilk 56 gününde daha yüksek yaşama oranı göstermiştir.

Kolostrum Kalitesi

Kolostrumdaki gammaimmunoglobulin (IgG) miktarı, kaliteyi belirleyen ölçüttür. İlk sağımda alınan kolostrum ikincisinden, ikinci sağımdaki kolostrum da üçüncü sağımdakine göre daha kaliteli olarak nitelendirilmektedir. Sonraki sağımlarda Ig’lerin koruyucu etkisi giderek azalmaktadır Pasif transfer yetmezliği, kolostrum kalitesiyle yakından ilişkili olduğundan PTY neden olan faktörlerin bir kısmı benzer şekilde kolostrum kalitesine de etki etmektedir. Pasif transfer yetmezliği, kolostrum kalitesiyle yakından ilişkili olduğundan PTY neden olan faktörlerin bir kısmı benzer şekilde kolostrum kalitesine de etki etmektedir.

a) İneğin yaşı: İlk doğumunu yapan inekler daha zayıf niteliktekolostrum verirlerken, birden fazla doğum yapmış ineklerin kolostrumu daha kalitelidir

b) İneğin ırkı: Holstein ırkı ineklerin kolostrum kalitesi (%6) Ayrshire, Brown Swiss, Guernsey ve Jersey (%8-9) gibi diğer sütçü ırklara göre daha az Ig içerir.

c) Kolostrum sızması: Doğum öncesinde ineğin sağılması veya memeden kolostrum sızıntısının gelmesi, kolostrum kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir

d) Gebelik öncesi beslenme düzeyi: Özellikle enerji bakımından yetersiz besleme, kolostrum IgG yoğunluğunu büyük ölçüde azaltmaktadır.

Pasif Transfer Yetmezliğine Karşı Alınabilecek Diğer Önlemler

Kolostrum alamamış buzağılara başka hayvanlardan alınan kolostrum veya daha önce depolanmış kolostrum, A,D3,C vitaminleri ile globülin eklenmiş inek sütü veya ana kanından ayrılan Ig’lerin ağızdan yada enjeksiyon yolu ile buzağıya verilmesi yöntemi hastalıklara karşı korumada çeşitli derecede etkiye sahiptir. Gebe ineklerin aşılanması ile elde edilen hiperimmun kolostrumlardan, çeşitli yöntemlerle ayrılan antikorlar, enjektabl hale getirilmiştir ve bu serumlar koruyucu olarak deri altı yolla uygulandığında agammaglobulinemik ya da hipogammaglobulinemik buzağılarda hastalıklardan korunma sağlanabilmektedir.

Yüksek seviyede Ig uygulamasının buzağının kendi immun sisteminin gelişimini bozduğu görülmüştür. Anneden alınmış kolosturumun kalitesi düşük olduğunda ikame kolostrum maddeleri ile Ig takviyesi yapılmasına rağmen buzağıya 100 gr Ig sağlayacak bir suplementin formüle edilemediği bilinmektedir. Yukarıda anlatılan yöntemlere rağmen eğer inekten herhangi bir nedenle kolostrum alınamazsa vakit kaybetmeden, bu kolostrum ihtiyacı; ilk gün 6, ikinci gün 5, sonraki günlerde birer yumurta akının katılıp karıştırıldığı normal sütle kapatılmaya çalışılmalıdır.