Türk Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik, değişik ülkelerde yapılan çok sayıda araştırma sonucu adaçayının iltihap giderici, antimikrobiyal ve antioksidan etkileri olduğunun tespit edildiğini söyledi. Adaçayının lezzet kültürümüzdeki yerini de değerlendiren Sezik, şunları kaydetti:

60'LI YILLARDA BİLİNMEZDİ

“60'lı yıllarda, Muğla – Marmaris çevresindeki kahvelerde ve halk arasında çay olarak daha çok adaçayı içilirdi. Hafif sarı renkli ve kendine has kokulu olan bu çay, diğer bölgelerde pek bilinmezdi. Turizmin ve iletişimin artması sonucu, yavaş yavaş büyük şehirlere yayılmaya başladı. Aktarlarda demetler halinde satılmaya başladı ve hâlâ satılıyor. O kadar yayıldı ki, şimdi siyah çaya alternatif olarak içilen bitki çayları arasında önemli bir yere sahip ve poşet çayları da var."

TIBBİ OLANLA KARIŞTIRMAYALIM

Adaçayının, bilimsel adı “Salvia fruticosa" olan çalı şeklinde bir bitki olduğunu belirten Prof. Dr. Sezik, “Batı ve Güney Anadolu'da, Akdeniz iklimine sahip bölgelerde yabani olarak yetişiyor. Son yıllarda az da olsa kültürü yani tarımı da yapılmaya başladı. Bir de bilimsel adı Salvia officinalis olan 'tıbbi adaçayı' var. Bu bitkinin yaprakları, değişik tıbbi amaçlarla kullanılıyor. Bitki, ülkemizde yetişmiyor ama yetiştiriliyor. Tıbbi adaçayının taşıdığı uçucu yağın kimyasal yapısı adaçayından farklı. İkisinin karıştırılmaması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

HALK İLACI OLARAK BİLİNİYOR

Adaçayının bitkinin tüylü yapraklarının veya yapraklı saplarının kurutulması ile elde edildiğini bildiren Sezik, halk arasında çay olarak içilmesinin yanında halk ilacı olarak bilhassa soğuk algınlığında kullanıldığının da altını çizdi. Prof. Dr. Sezik, bitkinin yararlarına ilişkin şu bilgileri verdi.

“Adaçayı bitkisi Yunanistan, Ürdün, Lübnan, İsrail gibi Akdeniz ülkelerinde de yabani olarak yetişiyor ve bu ülkelerde de halk ilacı olarak soğuk algınlığı, hatta şeker hastalığında kullanılıyor. Halk ilacı olmasından dolayı son yıllarda üzerinde pek çok araştırma yapıldı. Değişik ülkelerde yapılan çok sayıda araştırma sonucu, iltihap giderici, antimikrobiyal, antioksidan etkilerinin olduğu bulundu. Antimikrobiyal etkisinin bulunmasından dolayı, soğuk algınlığı, nezle vb. üst solunum yolu rahatsızlıklarında kullanılması tavsiye edilmekte. Antioksidan etki de çok önemli. Kısacası, keyif için veya siyah çayın yerine bir seçenek olarak içilen adaçayını, artık yararlı etkilere sahip şifalı bir çay olarak değerlendiriyoruz."

ADAÇAYI NASIL KULLANILIR?

Sezik, adaçayının kullanımına da şöyle açıklık getirdi:

Antioksidan etki için…

Porselen bir kupa içine bir poşet adaçayı konur, üzerine kaynar su ilâve edilir, 5 dakika kadar bekletilip, poşet çıkarılır ve içilir. Fazla tutulursa acı maddeler de suya geçeceği için, içilemeyecek bir lezzet meydana gelir. Günde 3 kupa adaçayı içilmesi yeterli antioksidan alımını sağlayacaktır. Şeker ilâvesi isteğinize bağlı.

Soğuk algınlığında…

Çay olarak içilmesi ve gargara yapılmasını tavsiye ediyorum. Çayı, antioksidan etki için kullanılan hazırlama yöntemi ile hazırlanır. Hastalık sırasında ve iyileştikten sonra birkaç gün, günde 4-5 kupa içilmesi yeterlidir. Sentetik maddelerden hazırlanan gargaralar yerine adaçayı ile gargara yapılması da boğaz ağrısı olanları rahatlatacaktır.

Gargara şu şekilde hazırlanır: 1 poşet adaçayı, porselen bir kupaya konur, üzerine kaynar su ilâve edilerek 10 dakika kadar bekletilir. Poşet çıkarılır, ılık hale gelmesine kadar beklenir ve ılık çay ile gargara yapılır. Günde 5-6 defa gargara yapılmasında yarar var. Her gargaradan sonra 1 saat kadar herhangi bir şey yiyip içilmemeli ki gargara etkili olsun. Sonuç olarak, antioksidan kaynağı olarak ve üst solunum yolu rahatsızlıklarında adaçayı içilmesi, gerektiğinde adaçayı ile gargara yapılmasında yarar var."

KAYNAK: GIDA HATTI