Ülkemizin en köklü kurumlarından birisi olan ve alanında en eski, en yaygın en çok ortaklı kooperatifi olma özelliğini taşıyan Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri kendi ismiyle birlikte kullanılan ifadeyle 'Türkiye'nin En Büyük Çiftçi Ailesi'dir.

KABUĞUNU KIRAMADI

Kurum son iki yıldan bu yana gündemde yer almakla beraber dedikodu düzleminde ve kısır kişisel çekişmelerle özdeşleştiği için Tarım Kredi Kooperatifleri kabuğunu kırarak kurumsal veya sektörel bazda bir değişime gidememiştir. Bu kısır çekişmelerin bir parçası olmadan, konuyu kişilere indirgemeden kurum ve kurumu sosyo-ekonomik-idari yapısı üzerinden değerlendirmeliyiz.

TARIM KREDİ'NİN ÖNEMİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Bütün ülke coğrafyasında örgütlü (yaklaşık 1800 nokta) ve 1.1 milyon ortağı olan kurumun yaslandığı ve tesir ettiği ciddi bir sosyo-ekonomik tabanı olması kurumu önemli hale getiren başlıca husustur. Tarım ve gıdanın stratejik bir önem kazandığı bu dönemde kurum daha önemli ve vazgeçilmez bir hale gelmiştir ve ülkemizin Tarım Kredi Kooperatiflerine ciddi manada ihtiyacı söz konusudur.

Ama…

Bu kurumun daha çok idari yapılanmadan ve sosyal genetikten kaynaklanan ciddi yapısal sorunları mevcut olup, bu konuda zaman zaman çözüm odaklı girişimler olmasına rağmen başarıya ulaşamamıştır.

TARIM KREDİ ÇİFTÇİ ODAKLI OLMAKTAN ÇIKTI

Kısaca temel soruna yani kurumun çiftçi odaklı değil çalışan odaklı olması sorununa değinecek olursak;

TAŞLAŞMIŞ BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜ

Kurum kendi ortağı-sahibi olan çiftçi odaklı olmaktan çıkmış kendi çalışanları odaklı özellikle de orta ve üst düzey bürokratlarına (kapsam dışı) odaklı bir hale gelmiştir. Bu da kooperatif kimliğiyle STÖ olarak tanımlanabilecek Tarım Kredi Kooperatiflerini klasik, ezberleri tekrarlayan ve bürokratik prosedür tamamlayan taşlaşmış bir yapıya dönüştürmüştür.

KURUM ÇİFTÇİNİN ELİNDEN ALINDI

Kurum bürokrasisinin bir nevi kurumu işgal ederek çiftçinin elinden alıp kendisine ortalamanın üzerinde gelir ve imkan edinme aracı haline dönüştürmesi açık görünür bir hal almıştır. Öyle ki genel kurul süreçlerinde kurum çalışanlarının delegeleri tespit etmesi ve delegelerin de kurumun çatı bürokrasisinin istediği merkez birliği yönetimini seçmesi döngünün tamamen çalışanların eline geçmesine neden olmaktadır.

YÜKSEK MAAŞLAR DİKKAT ÇEKİYOR

Bugün Tarım Kredi Kooperatifleri çalışanlarının özellikle kapsam dışı olarak tanımlanan idari kadroları hem kendi sektörlerine göre hem de muadil devlet memurlarına göre daha yüksek gelir ve imkana sahiptirler.

KARST SİSTEMİ KURULDU

Bugün kurumda yaşanan sorunlarının birincisi çiftçi merkezli olmamaksa ikincisi kurum idarecilerinin yüksek gelir ve imkana sahip olmasıdır. Kurum bürokrasisi rekabetçi bir zemin istemediğinden kuruma orta ve üst düzey atamaların olmasına engel olacak düzenlemelerle (son bir yıl hariç) kurumu dışarıdan atamalara kapatmış ve içeride de bir nevi karst sistemi kurmuştur.

KURUM İŞLEVİNDEN UZAKLAŞTIRDI

Rekabetçi bir idari anlayışın olmaması beraberinde ya siyasetten adam bulma ya da Genel Müdür odaklı yakınlıklar ihdas etme en önemli davranış haline gelmiş tekçi, donuk bir idari anlayış kurumu işlevlerinden uzaklaştırmıştır.

GÜÇLÜ AK PARTİ İKTİDARI BİLE BU ANLAYIŞI DEĞİŞTİREMEDİ

Kurumun devlet bürokrasisinin dışında kalması ve çiftçi elinden alınmış olması ve özellikle iki alandan izole edilmesi mevcut anlayışın uzun yıllara sair olmasına imkan tanımış hatta güçlü Ak Parti iktidarı dahi bunu değiştirememiştir.

Zaman zaman denenen değiştirme çabaları ise kurum içerisinden üretilen büyük hücumlarla akamete uğratılmıştır.

KURUMDA KULLANILAN 'İKİ SİHİRLİ DİL'

Kurum dilinde iki sihirli kelimenin sürekli kullanılıyor olması kurumun değişime direnişinin sembolüdür. Birincisi yeni bir çalışma konusunda "Biz zaten yapıyorduk..." ve yeni bir dışarıdan gelen idareci hakkında "Dışarıdan gelenler hep zarar verdi..."

İMKANLARIN ŞEHVETİNE KAPILIYORLAR

Kurumda değişiklik yapacak ve kurumu asli pozisyonuna döndürecek genel müdürlerin içeriden gelenleri mevcut sosyal genetiğin dışına çıkmamış, dışarıdan gelenler ise kurumun imkanlarının şehvetine ve yakın çalıştığı yöneticilerin şirinliklerine esir düşmüşler ve mevcudu devam ettirmeyi tercih etmişlerdir.

ÇİFTÇİ TARIM KREDİ'NİN GÜNDEMİNDE OLAMIYOR

Dikkat edilirse, kurum merkezli gündemler memleket faydasına, çiftçiyi gözeten nedenlerle oluşmamış, yüksek gelir ve imkan elde etme mücadelesindeki kurum üst bürokratlarının kişisel çekişmeleri ile merkezli olmuştur. Nihayetinde bugünlerde yer alan haberlerin altına yapılan yorumlara bakacak olursak bunu net bir şekilde görebiliriz.

GENEL MÜDÜR İÇERİDEN Mİ YOKSA DIŞARIDAN BİRİSİ Mİ OLACAK?

Önümüzdeki günlerde muhtemelen yeni bir genel müdürle yoluna devam edecek kuruma içeriden bir genel müdür atanması durumunda mevcut on yıllara sair alışkanlıkların bir süre daha değişmeden, kurumu çağın ve hedefinin gerisine götüren bir sonuç doğuracağını söyleyebiliriz. Veya dışarıdan gelip kurumun şehvetine esir olacak güçlü karakter-birikim sahibi olmayan rövanşist birisinin de bu işleyişe esir düşerek değişimi gerçekleştiremeyeceğini söyleyebiliriz.

YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARILMAZSA TARIM KREDİ'Yİ BEKLEYEN TEHLİKE

Yeni gelecek genel müdür kurumun sosyo-psikolojik yapısını ekonomik yapısı kadar analiz etmeden yola çıkarsa kısa bir sürede ya kendisini yanlış işlerin içinde, ya da protokol uygulamalarından çıkamaz bir halde bulacaktır. Bu da bu sefer farklı bir sonuç doğurarak ülke ve bölgenin sıkıntılarıyla birlikte kurumun bir süre sonra kapısına kilit vurulmasına neden olacak kadar vahim sonuçlar doğurabilecektir.