Bir vesileyle…

Onlar 'nokta' olarak geçen, ama ülkenin tarım ve hayvancılığına Cumhuriyetle birlikte sürekli ve de kocaman katkı sağlayan, sahada 4 mevsim 12 ay üretenle içiçe yaşayan kooperatifçi kahramanlar... 

Tarım Kredi Merkez Birliğine ait (Şair Erdem BAYAZIT’ın ifadesiyle) 'ışıklı salonlarda' atılan nutuklarda onlar nokta olarak geçiyorlar.

Onlar en son sayıları 1800’e inmiş Anadolu’nun her köşesine yayılmış noktalar…  

Temel görevleri; köylüye, çiftçiye hizmet edip tarımsal üretimin devamına ve ülkenin kalkınmasına fayda sağlamak, bir de meslek hayatlarının başından itibaren kendilerine öğretilen/dayatılan tek yükselme yolunda mesafe almanın sihirli uygulaması 'karşıla, ağırla, uğurla' ile kurumun köylü (sosyolojik manada) şaşkın ağaları ile bu ağaları 1. Sınıflar arasından talebe seçer gibi seçip bir yerlere oturtan mektepli tepeden inme, birçokları sonradan görme üst düzey bürokratları memnun etmek. 

Ama her zaman ikinci görev birincisinden daha önemli ve etkili olmuştur. 

Onlar önceleri bütün ülkeyi kapsayacak kadar çok noktaydılar.

Sonra ekonomik değişim, kırsaldan göç, iletişim ve ulaşım imkanlarının artmasıyla sayılarını azaldı.

Ve bugün yaklaşık 1800 noktada kurum geleneğinde olduğu biçimde çoğunluğu kırsalda köylü, çiftçi ile aynı zor şartlarda yaşamaya ve çalışmaya devam ediyorlar.

Hem üreticilerin ihtiyacını karşılayıp memnun etmeye çalışıyorlar, hem de yukarıdan gelenlerin taleplerine cevap verip, kaprislerine katlanmaya çalışıyorlar.

Üstelik kazançlarının neredeyse 2/3'si bölge birliği denilen derebeyliklerine ve merkez birliği denilen özel/özerk/bağımsız/karışılamaz, başına buyruk dükalığa gidiyor. 

Bu yoğun emeklerle elde edilen kaynaklardan önemli bir miktarı 500 milyon lirası (çeyrek milyar dolar) daha 2013 yılında Tarım Kredi şirketlerinden birine gömüldü.

Aradan geçen bunca yıla rağmen ne hesap veren, ne hesap soran, nede suçlu ortada yok.

Önceden Tarım Kredi Şirketlerine çiftçinin ürününü değerlendirmek için yarışan kooperatifler yeni ve büyük endişelerle artık merkez birliği dükalığının şirketlerine mal vermemek için türlü türlü  gerekçeler üretir hale geldiler, haklı olarak…

Mesai kavramı yok...

Ne gecesi belli, ne gündüzü... 

Ne hafta sonu var, ne de bayram seyran... 

Ne dert dinler ne tasa... 

Ne müdür bilir ne hizmetli... 

Bir gün protokoldedir bir gün sırtında çuval vardır...

Koronalı günlerde bile derebeylikler ile dükalık mesai düzenini değiştirmişken onlar hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam ediyorlar.

Kooperatifler en çok hizmet veren, çalışan, çile çeken olmasına rağmen derebeyliklerle, dükalığı beslediğinden kazancı kooperatifinde bile kalamaz. 

Bütün bunlara rağmen kooperatifçinin kıymeti bilinmez, itilip kakılır ve hatta bu da yetmez olur olmadık nedenlerle denetçi, kontrolör, müfettiş yeni yetmelerin önüne atılır. 

Onlar çalışkan oldukları kadar, fedakar ve sabırlıdırlar.

Çoğu zaman çektikleri sıkıntılara kendileri ile birlikte aileleri de katlanır.

Merkez birliğinin, bölge müdürlüklerinin ve hatta devletin politikalarına kızan çiftçilerimiz hemen yanındaki kooperatifçiye tepki gösterse de bütün vatandaşlarımızla birlikte ülkenin çiftçileri, köylüleri de onlara çok şey borçludur. 

Her toplulukta olduğu gibi içlerinden suiistimalde bulunan 3-5 kendini bilmez çıksa da ülkemizin bu binlerce kooperatifçi tarım emekçisinin hak ettikleri imkanlara ve değere kavuşmalarını dilerek  saygıyla selamlıyorum.

İyi ki varsınız…