Ülkenin ortak sayısı, geniş örgütlenme ağı, çalışan miktarı, faaliyet çeşitliliği ve ekonomik büyüklüğü ile en büyük çiftçi kuruluşu Tarım Kredi Kooperatifleri 2014 yılından beri içine düşmüş olduğu fetret devrinden maalesef geçen bir yıl içerisinde çıkmayı başaramamıştır.

FETRET DEVRİ DERİNLEŞTİ

Kurumda daha çok piyasa mantığı ile değişikliklere yönelik çalışmalar yapan bir önceki Genel Müdürün görevden ayrılmak durumunda bırakılması üzerine bir önceki Bakan Faruk ÇELİK döneminde bakana yakın bir isim olarak göreve getirilen Ayhan KARAYAMA geçen süre zarfında beklentilere büyük ölçüde cevap verememiş, kurumu klasik kamu bürokrasisi mantığı ile idare etme ve ortakları çiftçiyi adeta unutarak sadece Bakanlığı memnun etme önceliği ile hareket ettiğinden Tarım Kredi Kooperatiflerinde 2014 yılından beri devam eden fetret devri sona ermek bir yana daha da derinleşmiştir.

Mevcut Genel Müdürün göreve geldiği dönemde yeni dönem umut ve beklentilerini dile getirdiğimiz yazımızdan (YAZI İÇİN TIKLAYIN) bu yana geçen yaklaşık bir yıllık sürece bakınca o zaman dile getirdiğimiz;

500 MİLYON LİRANIN KAYIP OLDUĞU DAVA DÜŞTÜ!

Tarım Kredi Gıda A.Ş'de yaklaşık 500 milyon kayıp konusunda sorumlularla ilgili bir önceki genel müdür döneminde açılan dava takip edilmemiş ve yasal süreler geçirilmiş netice olarak idari sorumlu olanlarla ilgili dava düşmüştür.

Üstelik 15 Temmuz darbe girişimi alçaklığı sonrası bu şirketle şaibeli işlemlerin ekseriyetinin FETÖ'ye yakın şirketlerle olduğunun bilinmesine rağmen böylesine garip bir durum yaşanmıştır.

TARIM KREDİ BAKANLIK BÜROKRASİSİNİN BİR PARÇASI HALİNE GETİRİLDİ

Daha önce görev yapan genel müdürü siyasi dengeleri gözetememekle eleştirmemiz ve bu konuda yeni dönemden duyarlılık ve beceri beklememiz konusunda mevcut genel müdür umulanın ötesinde bir performans sergilemiş, özel kanunla kurulmuş bağımsız konumdaki kurum adeta bakanlık bürokrasisinin bir parçası haline getirilmiştir.

Bu klasik bürokratik mantalite ile yönetilmesi mümkün olmayan kurum nihayetinde mevzi kaybetmiş ve alanını daraltmıştır.

Bir yıl önce kurumda gruplaşmaların ve çatışmaların ciddi boyutlarda olduğunu, bunun aşılması gereken en önemli sorunlardan birisi olduğunu ortaya koymuşuz.

Mevcut genel müdür, bu gruplardan birine dahil olmadığı gibi yeni bir grupta oluşturmamıştır ve bu yönüyle takdir edilmelidir.

3-5 AYDA BİR İDARİ KADRO DEĞİŞTİRİLDİ

Çünkü her 3-5 ayda bir idari kadrolarda ciddi değişiklikler yaptığından kadro kuramamıştır.

Başlangıçta Milli Görüş kökenli idarecilerle yola çıksa da çeşitli tasarruf ve uygulamalarda kendisine sorun çıkarmaları üzerine birer birer yollarını ayırmış ve geldiği son noktada ilk yola çıktıklarını kendisine hasım olarak görür hale düşmüştür.

ÖZEL KALEMİ TMO'DAN GELDİ

Hatta öyle ki geçen bir yıl içerisinde 5 bin kişinin çalıştığı kurumda özel kaleminde çalışacak birilerini bulamadığından TMO'dan getirdiği fındık ekspertizi personeli özel kaleminde çalıştırmıştır.

Geçen yıl “hak ve liyakat merkezli personel politikası" önerisinde bulunmuşuz ama dönüp bakınca görüyoruz ki Tarım Kredi en partizan hükümetler ve en zayıf yöneticiler döneminde bile özellikle şirketlerde bu kadar kötü personel politikası izlememiş.

ŞİRKETLERE İHTİYAÇ OLUP OLMADIĞINA BAKILMADAN PERSONEL ALINDI

Şirketlere ihtiyaç olup olmadığına bakılmadan, yeterli olup olmadıklarına bakılmadan “bakan talimatı" denilerek hemşeri, akraba ve tanıdıklar iyi ücretlerle iyi konumlarda işe alınmış. Şirket müdürleri sindirilmiş adeta alınan bu imtiyazlı personelin fiili yönetimi altına sokulmuştur.

Bu uygulamalar doğal olarak şirketlerin genel işleyişinde sorun olmuş, yönetim giderlerinde ciddi artışlara ve mali yapının bozulmasına neden olmuştur. Bu yanlış politikalara karşı çıkan idareciler etkisizleştirilmiş veya tasfiye edilmiş, ve hatta zaman zaman bu uygulamalar ülke medyasına konu olmuştur.

ÇİFTÇİYE EN AZ DOKUNAN BİR GÖRÜNTÜ VERİYOR

Ve son olarak kurumun olması gerektiği gibi “Çiftçi odaklı" hale getirilmesi, çiftçinin süreçlere katılmasından, kurumun kurum bürokrasisinin elinden-işgalinden kurtarılmasından bahsetmişiz. Bu konuda kurum eskisinden daha kötü olmadığı gibi iyide değildir. Ama haberlere ve fotoğraf karelerine bakacak olursak çiftçiye en az dokunan, en az kooperatif ziyareti yapan buna mukabil en fazla protokol uygulamalarına katılan genel müdür olarak dikkat çekiyor.

Geçen süre zarfında açık alanlarda köylü, ortak etkinlikleriyle kurumun sahiplerine yönelik, basın toplantılarıyla toplumun geneline yönelik bilgilendirme, hesap verme gibi bir çaba içerisine pek girilmediğini görmek klasik layüsel bürokratik tavırın sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

PERSONEL İKRAMİYE İLE MOTİVE EDİLMEYE ÇALIŞILDI

Aynı şekilde personeli motive edecek, heyecan verici vizyon, proje ve uygulamalar ortaya konulamadığından motivasyon ancak 40 yıl ikramiyesi ödenerek sağlanabilmiştir.

Bununla beraber özellikle geçen bir yıl içerisinde gayrimenkuller ve hayvancılık faaliyetlerinde skandal olarak tanımlanacak haberlerle kurumun kamuoyunda sıkça gündeme gelmesi, tatminkar izahatların yapılamaması ve basınla sağlıklı bir iletişim kurulamaması kurumun piarı açısından son derece kötü bir yıl yaşanmasına neden olmuştur.

ARAŞTIRMAK YERİNE BİLGİ VERENLERİN PEŞİNE DÜŞÜLDÜ

Yaşanan bunca skandala rağmen ne kurumun denetim kurulları ne de merkez birliği yönetim kurulu iddiaları tetkik etme, görüş isteme ve raporlama ihtiyacı duymamıştır. Tam tersine bu skandalların kurum dışına nasıl çıktığının peşine düşülmüş ve şüphelenilen ilgililer cezalandırılmıştır.

Netice olarak; gelinen nokta itibariyle ülkemizin 150 yıllık köklü çiftçi kuruluşunun bu fetret devrini daha fazla devam ettirme imkanı kalmamıştır.

Özellikle aile tipi tarımsal faaliyet gösteren ve hayvancılık yapan işletmelerin bu kurum olmadan bu faaliyetlerini yürütmesinin mümkün olmayacağını düşünürsek, ciddi manada bu kurum ve ülkemizin tarım, hayvancılığı için endişelenmemek mümkün değil.

UYUYAN DEV KEŞFEDİLEBİLECEK Mİ?

Her şeye rağmen salon tipi değil, saha tipi yönetim tarzına sahip, halis niyetli, yüksek gayret gösteren yeni Tarım Bakanının bu uyuyan devi keşfetmesi-harekete geçirmesi temennisiyle birlikte ülkemizin 20 milyon insanını ilgilendiren tarım ve hayvancılığı için yeniden umutlanıyoruz, umutlanmak istiyoruz.