TAKİPÇİLERİMİZE ÖNEMLİ NOT: Ekrem Eraslan'a ait köşe yazısı, Tarım Kredi Kooperatiflerinin başvurusu üzerine Bakırköy 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 4 Kasım 2020 tarihinde verdiği hukuksuz erişim engeli kararı ile yayından kaldırılmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru haklı görülerek, 6 Şubat 2024 tarihinde verilen ihlal kararı ile söz konusu köşe yazısı tekrar özgürlüğüne kavuşmuştur. Erişim engelini kaldıran mahkeme kararına ulaşmak için tıklayın…

“Bir yerde herkes birbirine benziyorsa; orada kimse yok demektir.”  Michel Foucault

Zor zamanlarda doğruyu dile getirmenin, mücadelesini vermenin ayrı bir kıymeti vardır. 

Doğruların her zaman hatta çoğu zaman takdir edilmesi, gereğinin yapılması mümkün olmadığı halde dile getirmek başlı başına bir erdemdir.

Bu, İslami terminolojide ki şehadetin/şahitliğin bir başka şekli olarak aynı zamanda her Müslümanın önemli bir vazifesidir.

Önemli olan hakka şahitlik etmek ve hakkı ayakta tutmaktır.

Haksızlık yapanın  ve mağdur olanın kimliğine bakmadan…

Sadettin İnan, Milli Gazete ve TARIMDANHABER yıllardır böyle bir misyonu kendilerine vazife bilerek herkesin birbirine benzediği bir zamanda hakka sahip çıkma cesaret ve başarısını göstermiştir. inancım odur ki bundan sonra da göstereceklerdir. 

Yıllara sair yaptığı haberler ve yayıncılıkla birbirine benzeyen herkesin görmediği hususları gören ve kamuoyunun gündemine getiren Sadettin İnan, Milli Gazete ve Tarımdanhaber kısıtlı imkanlara, gizli açık tehditlere/şantajlara ve son dönemde yargı eliyle sansür çabalarına rağmen kamuoyu nezdinde ciddi saygınlığa ve ilgili siyasi/bürokratik kadrolar ve STÖ’lerde (velev ki hoşlarına gitmese de) etkinliğe sahip yegane konumdadır. 

Ve  yılmadan fincancı katırlarını rahatsız etse de tarım, hayvancılık, gıda alanında kimsenin yapmadığı/yapamadığı yayıncılığa devam etmektedirler. 

Sadettin İnan, Milli Gazete ve TARIMDANHABER’in pek farkında olmadığı ama gelecekte önemi daha da anlaşılacak tam da yukarıda ifade ettiğimiz “hakka şahidlik” çerçevesine giren önemli bir konumu var; tarihe şahitlik etmek, zaman/mekan/olay ve kişiler düzleminde ileride geri dönülecek/hesap sorulacak noktalara mim koymak… 

İşte tam bu noktada son dönemde yargı yoluyla sansür gibi görünen ama daha çok iz kaybetme/örtme olarak tanımlanacak iletişim yasaklarının konulması ve digital ortamdan bütün haber, belge ve olayları erişilemez/hatırlanamaz bir şekle sokulmasının temelinde, bütün bunların öznesi olan isimlerin bugün hiçbir hesap vermeyeceklerinden emin olmalarına rağmen gelecekle ilgili asıl endişelerini/hesaplarını ortaya koymaktadır. 

Şüphesiz yapılan haberler içerisinde Türkiye’nin en büyük çiftçi kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin özel bir yeri var.

Bunun sebebi bu kuruma duyulan husumet veya ilgiden değil, kurumun öneminden ve uzun bir süreden beri beceriksizlik, iş bilmemezlikle izah edilemeyecek kadar kötü yönetilmesinden kaynaklanmaktadır. 

Bu kurum ülkenin yeraltı zenginliklerine sahip olmadan/işletmeden, gıdanın üretimi gibi hayati süreçlere kadar stratejik alanlarda faaliyet göstermesi nedeniyle bir nevi yaptığı/yapmadığı işlerle “milli güvenlik meselesi” olarak bakılması/değerlendirilmesi gereken bir kurum, bunu hiçbir zaman unutmayalım.

Her ne kadar devlet büyüklerimiz bu kurumdan/yöneticilerinden umut kesip başka çözüm formülleri arayıp, bulsalar da…

Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni’nin ifade ettiği gibi Sadettin İnan bütün bu iz kaybetme/örtme çabalarına rağmen; bu alanda yıllardır yaşanan süreçleri detaylı bir şekilde yazı dizisi şeklinde köşesinde ele almalı ve bunun ötesinde yayınladığı ve çok daha fazlası yayınlamadığı bilgi ve belgeleri fihristleyerek dosyalamalı “elbet bir gün hesap sorulur” inancı ile muhafaza etmelidir. 

Son olarak sitemimdir; tarım, hayvancılık ve gıda alanında üreten, canhırnaş emek veren, hayatını veren köylülerimiz, çiftçilerimiz, üreticilerimiz kendi meseleleri konusunda bu yüksek duyarlılık ve ahlak sahibi insanları takdir etmenin ötesinde organize olup, başta çiftçi kuruluşu diye geçinen (çok az istisna hariç) çiftçinin sırtında kambur olan yapılara el atarak, ülkede ciddi ekonomik ve idari sonuçlar doğuracak çabaya girselerdi bugün her şey çok daha farklı olabilirdi.

Ağlayıp, sızlanmak, dedikodu yapmaktan öte bir adım olmalı…