Şeker pancarının, ülkemizde tütün ve alkol kadar bir değeri yok mu? Maalesef yokmuş onu da öğrenmiş olduk. Pancarın düşmanlarını biliyoruz ama siyasetçinin ve bürokrasinin 'pancara karşı duyarsızlığı' insanı çileden çıkarıyor.

Şeker ve şeker pancarı ile ilgili yapılan bütün düzenlemelerin hepsi mi Cargill'e yarar arkadaş? Bunlar bir tesadüf olabilir mi?

Kotalar artıyor… Cargill'e yarıyor!

Şeker Kanunu hazırlanıyor… Cargill'e yarıyor!

Üretim Reformu Paketi çıkarılıyor… Cargill'e yarıyor!

Şimdi de Şeker Kurumu kapatılacak… O da Cargill'e yarıyor. Yav arkadaş nedir bu Cargill aşkı?

Şeker piyasasını düzenlemekle görevli olan Şeker Kurumu'nun karar alma organı olan Şeker Kurulu'nun başkan ve üyelerinin görev süreleri dolmasına rağmen yerine tam 5 aydır atama yapılmıyor. Yani sizin anlayacağınız şeker piyasasında 5 aydır büyük bir başıboşluk yaşanıyor. Kotalar belirlenemiyor, kayıp kaçak denetlenemiyor!

Atamalar ha bugün ya yarın yapılacak diye beklenirken, bir de öğreniyoruz ki Şeker Kurumu tamamen kapatılacakmış! Önce inanmamıştım ama bilgi Beştepe'den olunca siyasi irade kararını vermiş görünüyor. Zaten atamalar da bundan dolayı yapılmıyormuş.

Yapılan çalışmaya göre Şeker Kurumu lav edilerek, bu kurumun yapacağı bütün işler Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda oluşturulacak yeni bir genel müdürlük eliyle yapılacakmış. Bu düzenleme de bir torbanın içine sokularak Meclis'ten geçirilecekmiş.

Sektörü yakından takip eden bir gazeteci olarak öncelikle şunu net bir şeklide belirteyim ki, eğer böyle bir şey gerçekleşirse Cargill'e ballı kaymaklı bir hizmet yapılmış olur. Şeker Kurumu'nun bizimde eleştirdiğimiz birçok eksik yönü vardı. Hatta uzun yıllar başkanlığını yapmış olan Hüsnü Tekin aldığı kararlarla el altından Cargill'e hizmet etmiş olsa da şeker pancarı ile ilgili sektörü düzenleyen ve denetleyen bir üst kurulun varlığı birçok olumsuzluğun önüne geçiyordu.

Şimdi bu üst kurul kaldırılarak şeker sektörüyle ilgili düzenleme ve denetleme görevi Tarım Bakanlığı'nda sıradan bir genel müdürlüğe devredilecek. Üst kurulun kaldırılmasıyla birlikte sektör, tamamen iç ve dış müdahalelere açık konuma getirilecek. Baskılara maruz bırakılacak. Yani sektörün menfaatleri yerine, baskı gruplarının talepleri daha ön plana çıkacak.

Sektördeki baskı gruplarının kimler olduğunu ve ne kadar etkili olduklarını da çok iyi biliyoruz! Bu baskı grupları, 15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen arifesinde bile siyasi iradeye şeker pancarını yok edebilecek bir çalışma yaptırabiliyorlarsa bir de Şeker Kurumu kaldırıldıktan sonra neler yaptırabileceklerini siz düşünün!

Diğer yandan ülkede tütün üretimi bitirildiği halde, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK)'ya dokunulmazken, Türkiye'nin dört bir tarafında ekilen ve çiftçinin en önemli gelir kaynağı olan şeker pancarı ile ilgili üst kurulu kapatmak bir çelişki değil mi?

Siyasi irade, TAPDK'nın bugün kendi sektörü ile ilgili hiçbir anlamının kalmadığını pekâlâ biliyor. Hatta burasının siyasetçilerin yakın çevresinin üst düzey maaş almaları için arpalık gibi kullanıldığı da herkesin malumu.

Peki, TAPDK dururken Şeker Kurumu'nu kapatmakta neyin nesi oluyor? Hadi bunu da geçtik… Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda Hayvancılık Genel Müdürlüğü varken Et ve Süt Kurumu neden yeniden ihdas edildi?

Et ve Süt Kurumu'nun neden yeniden ihdas edildiğini hepimiz biliyoruz. Pekâlâ, bu yaşadığımız acı tecrübelerden hala bir ders almadık mı?

Ders almamız için illaki 'Şeker Pancarını' da mı kaybetmemiz gerekiyor?


Sadettin İnan / Tarımdan Haber Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni