Malumunuz tarım arazileri, yayla ve ovalar Türkiye’nin kanayan bir yarası. Bir taraftan tarım arazilerinin toplulaştırılması ve ovaların koruma altına alınmasıyla ilgili önemli çalışmalar yapılırken bir taraftan da tarım arazileri, yayla ve ovalar resmen yağmalanıyor! 

Özellikle imar affıyla birlikte neredeyse yağmalanmadık ova ve yayla kalmadı. Bu durum sadece bir bölge için değil, Türkiye’nin her tarafı için geçerli. Bulunduğunuz bölgede yayla ve ovalara gidip şöyle bir bakarsanız, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. 

İmar affı, sanki iskân problemi olan yapılar için değil de şehirlerin kargaşasından sıkılmış ve bir arayış içinde olan insanlar için çıkarılmış gibi! Şehrin kargaşasından kendisini atmak isteyen insanlar da bu fırsatı kaçırmamış,  yayla ve ovalarda ‘mekan sahibi olabilmek için’ bir birleriyle yarışıyorlar! 

Nerede boş bir yer varsa hemen bir karavana ya da konteyner getirip oraya koyuveriyorlar! Karavana ve konteyner bir tarafa saman balyasına bile ova ve yaylalarda yapı kayıt belgesi alanlar var! 

Nasıl oluyor diyeceksiniz?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, imar affında beyanı esas aldığı için, vatandaşın saman balyasını ‘orada daha önce bir yapı varmış’ gibi kabul edip yapı kayıt belgesi veriyor. Yeter ki uydudan bakıldığında o yerde bir karaltı görülsün, hemen belgenizi alıyorsunuz. Belgeyi aldığınız yere de istediğiniz gibi bir bağ evini konduruveriyorsunuz! 

Bağ evi demişken, bundan sonra artık tarım arazilerinin inşaatlaşmasında yüksek katlı binalar yerine, bağ evi adı altında önünde bahçesi olan villa tipi sitelerin yapıldığını göreceğiz. Anlayacağınız tarım arazilerinin talanında yeni moda bağ evleri olacak! Zaten önümüzdeki yıllarda Allah ömür verirse bu bağ evlerini çok konuşacağız… 

Saman balyasına yapı kayıt belgesinin nasıl verildiğine geri dönecek olursak, Allah rızası için Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum şöyle çıkıp çevresine bir bakarsa küçükbaş hayvanların otlatıldığı ova ve yaylaların nasıl talan edildiğini gözleriyle görecektir.

Bir görüşme amacıyla geçtiğimiz hafta gittiğim Nevşehir’de gördüklerim ise tarım arazilerinin korunduğu yönünde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalara artık pek itibar edilmemesi gerektiğini anladım. Gücü ve imkanı olanlar hele bir de siyasi çevresi geniş olanlar, yerleşim alanı olmayan, her bir tarafı ekili olan tarım arazisinin ortasına çok rahat bir şekilde bina dikebiliyor! 

Yukarıda da bahsettiğim gibi bu binalar artık yüksek katlı binalar değil! Bağ evleri…

Ancak bağ evleri diye küçümsemeyin! İçinde sosyal tesisi, halı sahası, yüzme havuzu, aquaparkı, çocuk oyun alanı yani ne ararsanız var. Hem de site içinde! Hatta önünde toprakla haşır neşir olacağınız bahçesi bile var! 

‘Neredeymiş bu bağ evi gidip hemen biz de alalım’ diyebilirsiniz. Sizi bilmiyorum ama ben buradan Tarım ve Orman Bakanı sayın Bekir Pakdemirli’ye seslenmek istiyorum. 

Belki bu fırsatı değerlendirmek isteyebilir! 

Nevşehir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’ne de bir çift söyleyeceğim var. Sulusaray beldesinde her bir tarafı ekili olan hatta çevresinde TKDK’nın hibe desteğiyle yapılmış besi ve süt çiftliklerinin bulunduğu bir alana kimler nasıl oluyor da tarıma elverişli değil diyerek yapılaşma izni veriyor? 

İşin geleceği nokta ne biliyor musunuz?

Bu bir örnek teşkil edeceği için yarın bu sitenin yanına yeni siteler de yapılacak. Bir müddet sonra orada yerleşim alanı genişleyeceği için TKDK’nın hibe desteğiyle yapılan besi ve süt çiftlikleri kokuyor diye şikâyetler yükselecek ve bu yerlerin kapatılması gündeme gelecek. 

Durumun asıl vahameti de bu işte! 

Birilerinin keyfi ve rantı için tarım arazilerini böyle talan etmeye devam ettiğimiz müddetçe, biz daha çokkk...

Patates, soğan, et ithal ederiz!