Ziraat Mühendisleri Odası'nın hazırladığı rapora göre, Mısır, Etiyopya, Bangladeş, Çin'den kuru fasulye, Kanada'dan nohut ve yeşil mercimek, Amerika, Ukrayna ve Kanada'dan bezelye ithal ediyoruz.

İŞTE O KORKUTAN RAPORUN AYRINTILARI:

EKİM ALANI 1990'LARDA ZİRVE YAPTI

Yemeklik dane bakliyatlarda ekim alanları, 1981 yılında başlatılan “Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi" ile hızla artarak 740 bin hektardan 1982 yılında 1.2 milyon hektara yükseldi. Ancak projenin sona ermesiyle ekim alanları da geriledi. 1990`ların başında 2 milyon hektara ulaşan yemeklik bakliyat ekim alanları yüzde 60 azalarak günümüzde 800 bin hektara düştü.

SONRA SÜREKLİ GERİLEDİ!

Üretim alanlarındaki düşüşe bağlı olarak 1990-2013 döneminde bakliyat ürünleri üretimi de yüzde 43 azaldı. Söz konusu dönemde ülke nüfusu yüzde 35 artarken, bakliyatta 1990′da 2 milyon 13 bin ton olan üretim 2013′te 1 milyon 148 bin tona düştü.

NOHUT ÜRETİMİ SON 10 YILDA 150 BİN TON AZALDI

Ürün bazında bakıldığında Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2002′de 650 bin ton olan nohut üretimi, son 10 yılda yaklaşık 150 bin ton gerileyerek 2013 yılında 506 bin tona düştü.

KIRMIZI MERCİMEK ARTTI
AMA HALA 2006'NIN GERİSİNDEYİZ!

2002 yılında 500 bin ton olan ve 2006`da 580 bin tona kadar çıkan kırmızı mercimek üretimi 2008`de 106 bin tona kadar düşerken, sonraki yıllarda bir miktar artarak 2013 yılında 395 bin tona ulaştı.

YEŞİL MERCİMEK 200 BİN TONDAN 20 BİN TONA DÜŞTÜ!

Yeşil mercimek üretimindeki düşüş daha çarpıcı oldu. 2002 yılında 200 bin tonun üzerinde olan üretim, 2013 yılında 20 bin tona kadar geriledi. Kuru fasulyede üretim 250 bin tondan 195 bin tona düştü.

BEKLENEN SONUÇ:
ÜRETİM AZALDI İTHALAT ARTTI!

Üretim azalırken buna karşılık ithalat artıyor. Bakliyat grubunda en yüksek ithalat mercimekte yaşandı. 2009 yılında 141 bin ton mercimek ithalatı 2011 yılında 309 bin tona kadar yükseldi. Sonraki yıllarda bir miktar düşse de 2013 yılında 199 bin ton mercimek ithal edildi. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, nohut ithalatı da, özellikle son 2 yılda önemli oranda arttı. 2009`da 4 bin ton olan nohut ithalatı, 2012 yılında 34 bin tona, 2013 yılında ise 56 bin tona ulaştı. Kuru fasulyede ise tam tersi bir durum söz konusu. 2009`da 53 bin ton olan Türkiye`nin kuru fasulye ithalatı, 2012`de 30 bin tona, 2013 yılında ise 25 bin tona geriledi. Kuru fasulye ithalatının yaklaşık yüzde 36′sı Kırgızistan'dan, yüzde 20′sı Amerika'dan, yüzde 12′si Kanada'dan yapılıyor.

FİYATLAR EL YAKMAYA BAŞLADI!

Üretimin azalması nedeniyle baklagillerde fiyat artıyor. Fiyatın düşürülmesi için geçen yıl gümrük vergisi sıfırlanarak ithalat cazip hale getirildi. Ancak, ithalatla sorunun çözülemeyeceği görüldü.

PEKİ ÇÖZÜM NE?

Çözüm üretimin artırılmasıdır.

ASLINDA TOPRAKLARIMIZ ÜRETİME MUSAYİT

Yemeklik tane baklagillerin iklim ve toprak istekleri dikkate alındığında, Türkiye'nin potansiyeli çok yüksek. Ülkemizin kuru tarım alanlarında nadasın daraltılmasında nohut ve mercimeğin, sulu tarım arazilerinde fasulye, bakla, bezelye ve börülcenin ekim nöbeti içerisinde bugünkünden daha fazla yetiştirilmesi mümkün. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verileri de bu gerçeği teyit ediyor. Rapora göre; Türkiye nohut ve mercimek üretiminde dünyanın ilk 4 ülkesi arasında.

PEKİ, NE YAPILMALI?

Öncelikle mazot, gübre, ilaç, tohum gibi girdilerin fiyatları kontrol altına alınarak üretici girdi bazında desteklenmeli. Hastalık ve zararlılara dayanıklı, makineli hasada uygun, kaliteli, yüksek verimli, yerli tüketicilerin ve dış pazarın isteğine uygun yeni çeşitlerin geliştirilmesi için çalışmalar yapılmalı. Yerel çeşitlerin sürdürülmesi ve geliştirilmesi sağlanmalı. Bakliyat ekim alanlarının genişletilmesi için “Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi" yeniden başlatılmalı. Hasat döneminde bakliyat ithalatına izin verilmemeli. Hasattan sonra çiftçinin ürününü satın alıp pazarlayacak müdahale kuruluşları oluşturulmalı.

BUNLAR YAPILMAZSA TÜRKİYE'Yİ BEKLEYEN TEHLİKE!

Bu önlemler alınmadığı takdirde çiftçi, bakliyat yerine maliyeti göreceli olarak daha düşük olan mısır, ayçiçeği ve buğday gibi alternatif ürünlere yöneliyor. Bu süreç, Türkiye'yi bakliyatta tümüyle dışa bağımlı hale getirebilir.

KAYNAK: ALİ EKBER YILDIRIM / DÜNYA