ÖZEL HABER

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2016 bütçe görüşmelerinde söz alan Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Çam, “Sayın Bakan yine göreve geldikten sonra sektör temsilcileriyle yaptığı toplantıda çiğ süt fiyatının 2014 Temmuz'undan bu yana artmaması nedeniyle Ekim, Kasım, Aralık dönemi için çiğ süt primini 7 kuruştan 9 kuruşa çıkardıklarını açıklamıştı. Ancak bazı sanayicilerin çiğ süt alım fiyatını 5 kuruş düşürmesiyle, Bakanın verdiği prim, fazlasıyla doğrudan sanayiciye gitti. Özetle, Türkiye'de çiftçi lehine alındığı söylenen kararlar, vergi indirimleri, destekleme primleri ne yazık ki çiftçiye ulaşmadan başkaları tarafından gasbediliyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ise buna dur demesi gerekiyor"

OSMANLI NARH UYGULARDI

Çam, etteki tavan fiyatla ilgili tarihi bir gerçeği de şöyle açıkladı: “Görüyoruz ki, AKP hükûmeti, enflasyon artışıyla gıdadaki AKP'li belediyelerin fahiş ekmek zamlarıyla, ette, kıymada patlayan fiyatlarla baş edemeyince, çareyi Osmanlı'dan kalma, savaş, kıtlık, yokluk yıllarının uygulaması olan NARH sistemine geçmekte buldu. Ette ve kıymada başlatılan NARH uygulaması, Osmanlı'da her ramazan öncesi kadılar kurulu tarafından temel ihtiyaç ve gıda maddeleri için uygulanırdı. Osmanlı Dönemi'nde insanların daha ihtiyaçlarını ucuzlatmak ve geçim koşullarını sağlamak açısından kadılar kurulu toplanır, temel gıda maddelerinde böyle bir fiyat sabitlemesi yaparlardı. Şimdi, siz yüz yıl gerisine döndünüz ve sizin bu on dört yıl sonunda “yerli ve millî" diyerek, “kadim gelenek" diye övünerek Türkiye'yi yüz yıl öncesinin kıtlık, yokluk yıllarına ve ette NARH uygulamasını geri getirdiniz Sayın Bakan. Bu nedenle sizi ve ekibinizi de kutluyoruz"

1 MİLYON MANDA 118 BİNE DÜŞTÜ

Türkiye'deki hayvan varlığıyla ilgili de bilgiler veren Çam, “1980'de bu memleketin nüfusu 44 milyondu, bugün 77 milyon. Yani ortalama her yıl 1 milyon nüfus arttığını görüyoruz. Bu memlekette o zaman 50 milyon koyunumuz vardı, 1980'de; bugün 29 milyon koyunumuz var arkadaşlar. Her 2 koyundan 1'ini kaybetmişiz. 19 milyon keçimiz vardı, bugün 9 milyon keçimiz var arkadaşlar. 2 keçiden 1'ini kaybetmişiz. 16 milyon sığırımız vardı, 14 milyon sığırımız var; sığırımız 2 milyon azaldı. 1 milyon mandamız vardı, 118 bin manda kaldı. Her 10 mandadan 9'unu kaybetmişiz. Bu memleket şimdi sorarsanız Tarım Bakanımıza sorarsanız der ki: “İktidarımızın son döneminde canlı hayvan varlığında artış oldu." Birazdan kapanış konuşmasında bunları bize söyleyecek. Son dört yılda ne kadar canlı hayvan ithal ettiniz? 3,5 milyon canlı hayvan ithal ettiniz Sayın Bakan. 2 milyon koyun, 1,5 milyon sığır ithal ettiniz yani sizin "Canlı hayvan varlığı arttı." diye söylediğiniz şey maalesef ithalattan başka bir şey olmadı" dedi.

TERÖRÜN ETKİSİ TARIMDA GÖRÜLECEK

Güneydoğudaki terör nedeniyle de ülkemizin en önemli hayvancılık bölgesi olan bu bölgede ve Doğu Anadolu'da besiciliğin büyük darbe aldığını söyleyen Çam'ın, “İnsanlar evlerini, köylerini, tarlalarını, sürülerini bırakıp göç etmeye başladı. Günlerce sokağa çıkma yasakları uygulandı. Şimdi, tüm bu gelişmelerin ekonomiye ve özelde de tarım politikalarına yansımalarını göreceğiz. Koyun ve sığır varlığımızın artmamasının nedenlerinden en önemlisi, ülkede hayvanların besleneceği meraların kalmamasıdır. Ülkenin doğusunda çözüm sürecinin askıya alınması sonucu yeniden başlayan bir terör var. Batıda meralar kararname ile toplu konutlara tahsis ediliyor. 1990`larda 24 milyar hektar, 2000'in başında 16 milyar hektar olan kullanılabilir çayır, mera alanı 9-10 milyar hektara kadar geriledi" ifadeleri tutanaklara geçti.