Kalsiyum, fosfor ve magnezyum başta olmak üzere bazı önemli mineraller, protein ve B2(riboflavin) B12 gibi bazı B grubu vitaminleri ihtiva eden süt ve süt ürünleri, insan yaşamının her döneminde oldukça önemli ve gerekli gıdadır.

Süt proteinlerinin vücutta bilinen büyüme-gelişmeye katkısı ile doku farklılaşmalarındaki etkinliğinin yanı sıra; kalsiyum emilimi ve bağışıklık sisteminin fonksiyonları üzerine olumlu etkilerinin yanı sıra, kemik sağlığının korunmasında olduğu gibi, vücut ağırlığının kontrolü ve diş çürüklerine karşı koruyucu olduğu, ayrıca kan basıncı ve kanser riskini azalttığı bilinmektedir. Yani süt ve süt ürünleri insan sağlığının korunmasında tüketilmesi gereken temel besinleridir.

İşte, böyle bir besin maddesini ne kadar fazla tüketirsek, o kadar sağlıklı oluruz, o kadar az ilaç kullanır, bütçemizden o kadar az sağlık harcamaları yaparız.

Bu noktada fazla tüketebilmek için, fazla üretmemiz gerekir.

Ancak son günlerde süt üreticileri, ürettikleri sütü hak ettiği ücretle pazarlayamadıkları için, mezbahalarda süt ineklerini kestirmektedirler.

Bu durum sütle birlikte buzağıların, yani yeni süt üretecek nesillerin de yok edilmesi demektir. Bu da halk sağlığının direkt olumsuz etkilenmesi demektir. İlerde daha büyük problemlerin ortaya çıkmaması için, acilen çiğ süt ücretlendirme politikaları, masaya yatırılıp, etkin önlemler alınması gerekmektedir.

Bugün yem girdileri ile birlikte bütün giderler yaklaşık %50 arttığı halde, süt alım fiyatları aynı kalmıştır. Burada sadece yemi ele alıp karşılaştırma yaptığımızda; yem fiyatlarının dün 1,5 lira olduğu zaman da çiğ süt alım fiyatı 2.3 Tl/lt, bugün yem fiyatı yaklaşık 2 kat artmış; 2.7 Tl/kg olmuş, buna karşılık çiğ süt alım fiyatları değişmemiş, fiyat 2.3 Tl/lt, de kalmıştır.

Haliyle üretici büyük zararlar etmektedir.

Çareyi elindeki süt ineklerini, mezbahada ete dönüştürmekte bulmaktadır. Damızlık hayvanlarımızın kesimi ilkbaharda süt açığını doğuracaktır.

Damızlık hayvanların kesilerek et ihtiyacımızı sağlarken diğer taraftan et fiyatının düşük olması besicinin yetişen hayvanını kestirememesi demektir.

Bunun sonucunda besicimizde çok büyük zarardadır. Süt fiyatlarında ki artış halkımızın büyük bir kesimini süt ve ürünlerini tüketemeyecektir ve her zamanki klasik çözüm gebe düve ithalatını açacak ve şimdi kesilen damızlık hayvanlarımızın yerine döviz verip yeniden bilmediğimiz ve Ülkemizde görülmeyen pek çok hastalığı yanında getirecektir. Son 30 yıldır aynı senaryolar tekrar edilmektedir.

Bu kötü gidişin önüne geçmek için, ilk etapta süt ineği kesimi yasaklanmalıdır.

Süt fiyatlarını da belirlerken 1 Lt süt fiyatı ile en az 1.5 kg yem alınabilecek fiyatlar olmalıdır.

Burada Sanayicinin girebileceği ekonomik sıkıntıyı da Devlet-Sanayi işbirliğiyle çözmelidir.