Hepsi sıraya girdi…

Başını ABD’nin çektiği ambargocu devletler Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya, Norveç, Finlandiya hatta Çekya… 

Neymiş efendim, ‘insan haklarını ihlal eden ülkelere silah satamazlarmış!’ Bundan dolayı Türkiye’nin Suriye’nin Kuzeydoğusuna yaptığı operasyonu hemen durdurmalıymış! 

Suriye’de yaklaşık 10 yıldır süren iç çatışmalardan dolayı koca bir ülke yerle bir oldu, yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca Suriyeli mülteci konumuna düştü. 
Bütün bunlar yaşanırken, ‘insan hakları ihlalleri’ akıllarına gelmeyen Batı’nın, Türkiye’nin güney sınırında YPG/PKK terör unsurlarına karşı başlattığı harekâtta nedense biranda ‘insan hakları ihlalleri’ akıllarına geldi! 

Aslında Batı’nın bu ikiyüzlülüğüne şaşırmamak gerekiyor. Zaten beklenen bir sonuçtu.

Asıl biz ne yapıyoruz, küstahça birileri çıkıp Türkiye’ye tehditler savururken neden susuyoruz? 

İnanın bu suskunluk, Batının ‘ikiyüzlülüğünden’ daha ağır geliyor. 

Onlar bu küstahlıklarını ‘diplomatik bir dille!’ yapıyorlarsa biz neden yapmıyoruz? 

Mesela tohumla bu işe başlayabiliriz. 

‘ABD’nin, Almanya’nın, Fransa’nın, Hollanda’nın, İsrail’in tohumlarına artık ihtiyacımız yok. Anadolu topraklarında çiftçimiz artık bu ülkelerin GDO’cu küresel tohum firmalarının tohumlarını değil, kendimize ait yerli ve milli tohumları ekeceklerdir’ diyerek bu küstahların silah tehdidine karşı tohumla cevap veremez miyiz? 

Bunu yapmak çok mu zor?

Türkiye, 2018 yılında;

Almanya’dan 3.3 milyon dolar,

Fransa’dan 28.1 milyon dolar,

Hollanda’dan 15 milyon dolar,

İspanya’dan 5.3 milyon dolar,

İsrail’den 12.4 milyon dolar,

İtalya’dan ise 19.6 milyon dolarlık tohum ithal etti. 

Türkiye’nin de bu ülkelere yönelik tohum ihracatı bulunuyor ancak yapılan ihracatta Türkiye’deki yabancı firmaların tohumları ön plana çıkıyor. Yani 'yerli ve milli tohumlarımızı' değil yabancı tohum firmaların ürettiği tohumları ihraç ediyoruz. Dolayısıyla onlar da Türkiye'den tohum alımını durdururlarsa bundan Türkiye değil kendi firmaları zarar görecek.  

Onun için bu ülkelerle yapılan tohum ithalatının durdurulmasından dolayı bir kaybımız olmayacak. 

Hatırlayın…

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Savaş Akcan ve Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Başkanı Ahmet Yılmaz, tohumla ilgili her konuşmalarında; sınır kapıları kapatılsa dahi Türkiye’nin tohumda hiçbir temel ürün grubunda üretim sıkıntısının yaşamayacağını özellikle vurgularlar. 

Geçmiş Tarım Bakanları ile Tohumcular Birliği yöneticilerinin de benzer açıklamaları olmuştur. 

Eee, neyi bekliyoruz o zaman? 

Madem tohumda kendi kendimize yeter durumdaysak, Türkiye’ye ihtiyaç olduğu bir dönemde ‘silah satmayız!’ küstahlığını yapan bu ülkelerin tohumlarını neden kullanıyoruz? 

Haa, kimse çıkıpta Dünya Ticaret Örgütü kurallarını önümüze getirerek, teknik bir engel olmadan tohumluk ithalatına yasaklama getiremeyiz demesin. 

Çünkü Türkiye’nin güney sınırında YPG/PKK terör unsurlarına karşı yaptığı harekâtta birçok haklı gerekçesi bulunmasına rağmen, NATO’da birlikte olduğumuz ülkeler karşımıza dikilebiliyorsa, böylesine hassas bir süreçte de bizde Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarını bir tarafa bırakarak tohumla onların karşısına dikilebiliriz. 

Tohumda yapacağımız bu hamle inanın askerimize de psikolojik bir destek olacaktır.