Önsel Ünal / Gazeteci-Yazar / [email protected]

Geçtiğimiz aylarda şeker sektörüne yönelik tamamı kamuoyundan gizlenen ilginç bir anket sonucuna şahit olduk.

Anket, doğal pancar şekerini akladığı gerekçesiyle servis edilmeden alel acele sümen altı edildi. İşin en ilginç yanı ise anketi yaptıran Şeker Kurumu'nun bu anketin sonuçları kendi söylemleriyle ile ters düşünce kamuoyundan gizlemesi oldu.

Şeker Kurumu halen daha sessizliğini sürdürürken sözkonusu durum, Şeker sektörü üzerinde oynanan oyunların ne derecede ciddi boyutlarda olduğunu, bu oyunların bürokrasi eliyle nasıl yürütüldüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.

***

Kuruluş amacı şeker sektörünü korumak ve kollamak olan Şeker Kurumunun yetkilileri her seferinde şeker fiyatları üzerinden şeker fabrikalarının özelleştirilmesini savunuyorlardı.

'şeker anketi' bütün kendi hesaplarını alt üst ederken, anket sonuçları, özelleştirme taraftarlarının asıl niyetlerini de gözler önüne sermiş oldu.

Böylece sürekli olarak şeker fabrikalarının özelleştirilmesine gerekçe olarak gösterilen 'Şekeri Pahalı Tüketiyoruz' iddiasının halkı kandırmaya ve pancar şekerini karalamaya yönelik bir algı operasyonundan ibaret olduğu da tescillenmiş oldu.

İşin sevindirici yanı ise sürekli olarak şeker fiyatlarıyla kalbinden vurulmaya çalışılan 25 kamu şeker fabrikasının aklanması oldu.

***

Anketten çıkan bir başka çarpıcı sonuç ankete katılanların yüzde 93.8'inin pancar şekerini doğal şeker olarak görürken, Nişasta Bazlı Şekerlerin doğal şeker olmadığı yönündeki görüşleri oldu.

Bu sonuçlar, şeker fiyatlarını sürekli gündemde tutan Şeker Kurumu ve Cargill başta olmak üzere özelleştirme taraftarlarının 'halkın öncelikleri' konusunda da ne kadar samimi olduklarını ortaya koydu.

Beklentiler ya Şeker Kurumu bu sonuçların tamamını kamuoyuyla paylaşması, ya da Adil Gür'ün, bu sonuçları milli düşünce refleksiyle kendisi açıklaması yönünde.

Pancar şekerinin artık aklanmaya ihtiyacı kalmadı. Şimdi gelelim asıl aklanması gereken Nişasta Bazlı Şekerlere…

***

YHT'yi hepimiz biliriz.

Hani Ankara-Konya- Ankara-İstanbul hattında çalışan hızı zaman zaman 270 kilometreye çıkan Yüksek Hızlı treni. YHT artık milli bir markamız.

Ama gelin görün ki son yıllarda milli olmaya çırpınan bir sektör var ki YHT'ye şapka çıkartacak cinsten.

YKV de nerden çıktı diyeceksiniz şimdi?

YHT olur da YKV olmaz mı?

Bu öyle bir YKV ki hızı kar oranında gizli.

Yüksek Hızlı Treni daha şimdiden sollamış durumda.

Ona yetişmek neredeyse imkansız.

Bugün 600'lü rakamları zorluyor.

Hal böyle olunca ne Japonya'nın hızlı treni Maglev'in, ne de Fransa'nın TGV V150 hızlı treni bizim YKV'nin yanında solda sıfır kalıyor.

YKV daha şimdiden rekorları alt üst etmiş durumda. Gelin şimdi size YKV'nin hikayesini anlatayım.

***

Yapılan hesaplamalar, NBŞ kar marjının GDO'lu mısırda yüzde 587 ila yüzde 711 arasında, normal mısırda ise yüzde 334 ila yüzde 414 arasında değiştiğini gösteriyor.

Yani mısırla başlayan ithalat zinciri Türkiye'de 2001 yılında çıkarılan Şeker Yasası ile de kotalar üzerinde yüksek artışlarla kendisini hissettiriyor.

Rekorlar her yıl alt üst oluyor.

Dünyanın en büyük üretici ülkelerinde NBŞ fiyatı 500 dolar, Türkiye'de ise 1200 dolar.

Yani dünyada en pahalı yüksek fruktozlu mısır şurubu tüketen ve tekellerin en çok kâr ettiği ülke Türkiye.

***

Pancar şekerinde kar marjının (810 $/Ton maliyete göre) yüzde 38 olduğu göz önüne alındığında, NBŞ'deki YKV'nin hızının yanında kaplumbağa hızında kalıyor.

Hatırlarsanız Şeker Yasası ile NBŞ üretimine kota getirilmesine rağmen NBŞ şirketlerinin üretim kapasitelerini sürekli arttırmalarının altında NBŞ şirketlerinin Türkiye'de elde ettikleri fahiş kârlar olduğu herkesçe biliniyor.

Pancar şekerinin Türkiye'de pahalı tüketildiğini iddia edenler ülkemizdeki NBŞ satış fiyatlarından ve fahiş karlardan her nedense hiç bahsetmezler.

Hal böyle olunca sektördeki firmalar üretimini dışarıya satmak yerine iç piyasaya daha fazla sokabilmek amacıyla NBŞ kotasının arttırılması için sürekli mücadele verirler.

***

Çok çalışırlar, çok yorulurlar eee tabi çok da kazanırlar.

Kazandıkları Dolarlar bize değil, yurtdışına kısmet.

Türkiye ekonomisinin can damarlarından biri olduklarını iddia ederler.

Aslında yarattıkları istihdam ve katma değer şeker fabrikalarının yarattığı istihdam ve katma değerin yanında devede kulak.

Yine de yüzde 500'lerin üzerine çıkan kâr oranlarıyla ve saya saya bitiremedikleri yeşilliklerle Türkiye onlar için artık vazgeçilmez bir cennet.

Size kendi ülkelerindeki düşük kar zulmünden kaçarak ülkemize sığınma talebinde bulunmuş NBŞ mültecilerinin dramı değil, sefasını YKV üzerinden böyle anlatmak istedim.

Sonuç olarak NBŞ'de YKV'nin anlamını ve yorumunu siz değerli okuyucularımıza bırakıyorum.


TARIMDAN HABER