24 Haziran seçimlerine az bir süre kalan gündem halen ekonomi.

Bizde bir ekonomi kritik yapalım dedik.

Türkiye fakirleşirken meğer zenginliğine devlet eliyle servet katan onlarca firmamız varmış. Dünya Bankası tüm dünyada devletten en çok ihale alan şirketleri açıkladı.

İnşaat şirketleri Makyol, Cengiz, Kalyon ve Kolin 1990-2017 yılları arasında devletten en çok ihale alarak dünya listelerinde ilk sıralara yerleşti. Ne var canım bunda, milli ve yerli Türkiye'nin göz bebeği şirketlerimiz gibi görünse de durum aslında hiçte öyle değil.

Bu şirketler devletten aldığı ihalelerin bedelini Döviz'le yaparak işini sağlama almışlar.

Yani bir yandaşlıkla iki kere para kazanmak üzerine kurulan bir sadet zinciri yaratmışlar.

Vatandaşa ''Türk Lirası'nda durun, döviz satın almayın'', ''Yastık altında ki dövizlerinizi satın'' diyen iktidar yaptığı tüm ticari antlaşmaları döviz kuruna sabitleyerek yapmış.

Türkiye 630 milyar dolar dış borç almış peki ne yapmış bu parayı; BETONA yatırmış.

Şimdi 630 milyar dolar bir kredi desteği alıyorsunuz bu kredi desteğiyle siz;

-Eğitiminizi dolayısıyla geleceğinizi inşa etmiyorsunuz

-Tarımsal kalkınma hamlelerini yapmayarak tarım ürünlerinde bağımlılığınızı artırıyorsunuz

-Yapısal ekonomik reformlar yerine sadaka kültürüyle yandaşa ihale asgari ücretliye yardım yapıyorsunuz

-Dünya'da Bor madenin %70 ülkenizde çıkıyor ve siz bunu işleyecek teknolojik yatırımlar yerine madenciliği seçiyorsunuz

-Enerji kaynaklarında tekelciliği bitirmek yerine Rusya ve İran'la olan anlaşmaları yeniliyorsunuz

-Fabrika açıp istihdam yaratmak yerine özelleştirmeler ile işsizliğin önünü açıyorsunuz

-Yaparak inşa ederek katma değer katmak yerine satmadığınız ne limanınız ne fabrikanız ne de stratejik tesisiniz kalıyor

-Dünyanın en genç nüfusuna sahip bir ülke olarak gelecek yerine günü birlik yaşamayı teşvik ediyorsun ve sonra dönüp ''Dış Güçler'' hikâyesiyle beş yıl daha uyumamızı istiyorsunuz.

Hayır, kardeşim bu ülkenin beka sorunu gerçekten var, bunca olumsuz ekonomik veriler önümüzde kabak gibi dururken kimse halka pembe tablolar sunmaya çalışmasın.

Ülkenin kaderi her oy veren vatandaşın elinde, ben haklıyım mücadelesini bir yana bırakarak şapkamızı önümüze koyup çocuklarımızın geleceği üzerinde ki ipoteği kaldırmalıyız.

Bu ülke zengin kardeşim ne badireler atlattı bunu da atlatır diyenlerin gözden kaçırdığı şu, bu kriz ne Ecevit krizine benzer ne de Çiller krizine, çünkü ülkenin üreten gücü Anadolu o krizlerde üretmeye devam ediyordu, ürününü paraya çevirecek esnaf buluyor ekonomiye köyden katma değer katarak can veriyordu.

Bugün üreten Anadolu toprakları borçlu ve ipotek altına alınmış durumda.

Sen satarak itibardan tasarruf etmezsin ama Bey'im şunu unutma ki artık köylüde ne sana bakacak itibar ne de borçlarını ödeyecek harman bırakmadın.