24 Haziran 2018 seçimlerine 60 gün kaldı.

Peki, sandıklar hasata hazır mı?

''Milli Ekonominin Temeli Tarımdır'' diyen ekonomik bir devlet yapılanmasından ithal edilen tarım ürünleri ile yok olma noktasına gelen yerli ve milli tarım ürünlerimiz ile artık kırsal da köylüye yaşam hakkı tanımayan bir ekonomiye geçtik.

Onlarca sivil toplum kuruluşu ve siyasi mecralarda dillendirilen şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin tarihi bir hata olacağına dair tüm eleştiriler kulak arkası edilerek çiftçinin varlıkları tek tek satıldı.

Sadece tarımda yapılan yanlışlar bunlar mı, keşke bunla sınırlı kalınabilseydi.

-Canlı hayvan ithalatı

-Karkas et ithalatı

-Yüksek fiyatlı yem ve saman ile besiciliğin bitme noktasına getirilmesi

-Ülkemizde yetiştirilmesine rağmen burada saymakla bitiremeyeceğimiz ithal tarım ürünlerinin vergilerinin sıfırlanarak ithalatının önünün açılması

-Üretimde kullanılan akaryakıt fiyatlarına verilmeyen desteklemeler

-Dövize bağlı gübre fiyatlarının sabitlenememesi

-Tarım arazilerinin imara açılması

-Ülke çiftçisinin tepeden tırnağa yüksek faizlerle borçlandırılması

Yanlış politikalara ısrar edilerek üreten kesimlerin ekonomik çıkmazda savrulmasına göz yumulmuştur.

Coğrafi olarak hiçbir ayrım yapmaksızın her üreticinin sorunları aşağı yukarı aynı temeli ise, yüksek maliyetlerle ürettiğini katma değeri düşük fiyatlarla satma zorluğu.

Şimdi bu yanlışlara dur diyerek, yönetenlerden demokratik yollarla hesap sorma zamanı.

Tüm bu yanlışları yaparken bize mi sordunuz, varlıklarımızı satarken referandumla onay mı aldınız?

Hayır, kardeşim şapkanı önüne koy birazda sen düşün, ben kime, ne için? hizmet ettim diye.

Sandıklar en yüksek maliyetlerle ekildi, şimdi sandıkların hasat zamanı bakalım ne ektiğini biçecek olan iktidar da bu sene rekolte düşük mü olacak?

Her şey yönetenlerin doğru ekonomik modellere yönelmesiyle düzeltilebilir belki biraz zaman alabilir ama düzelebilir, dünyada üretim ekonomisini desteklenmesiyle düzelen, yapısal değişikliklerle refaha eren ülkeler var, neden bizlerde bu değişimi sağlayarak 2019 yılına daha umutlu bakmayalım?