Rusya ile yaşanan kriz hamaset üzerinden meseleye yaklaşanlar tarafından 'tezek' düzleminde, meseleye biraz daha ciddi bakanlar tarafından ise sadece 'enerji' düzleminde değerlendiriliyor.

Konu, bütün hayatımızı derinden etkileyecek 'enerji' düzleminde az çok değerlendirildiğinden biz ülke tarımı ve hayvancılığı açısından meseleye bakacağız.

Rusya-Türkiye dış ticareti son 10 yılda % 500'lük bir artış göstererek toplamda yaklaşık 30 Milyar USD hacme kavuşmuş önemli bir büyüklüktedir. Bu hacmin yaklaşık 5 Milyar USD kısmı Türkiye'nin ihracat bedelini oluştururken bunun beş katı büyüklükte ise ithalatımız söz konusudur.

Dış ticaret hacminin bu kadar büyük olması beraberinde iki ekonominin bazı alanlarda bütünleşik bir hal almasına ve birbirine derinlemesine tesir etmesine neden olmaktadır-olacaktır.

Bu çerçevede tarım ve hayvancılık alanında ülke ekonomimizin de etkilenmesi kaçınılmazdır. Rusya'dan enerjiden sonra en çok ithalat yaptığımız yem hammaddeleri, yağlı tohumlar ve gübre hammaddeleri direk olarak ülkemizin tarım, hayvancılık ve gıda sektörlerini ilgilendirmektedir.

Gübrenin tarımsal faaliyetlerde akaryakıttan sonra en büyük girdi maliyeti olduğunu, hayvancılık sektöründe % 70 gibi çok büyük bir oranla en önemli girdi kaleminin yem olduğunu düşündüğümüzde her iki konuda da etkilenmemizin kaçınılmaz olduğu açık bir şekilde görülecektir.

Biz daha çok üzerinden hamaset yapıldığı için 'tezek' imalatının temeli yem konusu üzerinden mevzuyu değerlendireceğiz.

Ülkemizde yaklaşık 15 milyon civarında büyükbaş, 45 milyon civarındada küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Özellikle mera hayvancılığı olmadığı için büyükbaş hayvancılıkta büyük ölçüde kesif-fabrikasyon yem kullanılmaktadır.

Yıllık kesif yem üretimimiz 16 milyon ton civarında olup yıllara göre değişmekle beraber kesif yem üretiminde kullanılan hammaddelerin yaklaşık % 50 si yurt dışından ithal edilmektedir. Bu ithal edilen hammaddelerin ekseriyeti ise ülkemizin kuzeyinde yer alan tarım ülkeleri Rusya ve Ukrayna ile daha az olmakla beraber Bulgaristan ve Moldovya'dan ithal edilmektedir.

Özellikle Ukrayna'da iç karışıklıkların yaşanması nedeniyle son üç yıldan bu yana Rusya'dan ithalat ciddi olarak artmıştır. Kısacası kesif yem üretiminde kullanılan yem hammaddelerinin ülkemiz açısından en önemli tedarikçisi Rusya diyebiliriz. Diğer bir şekilde ifade edecek olursak hayvancılıkta son ürün olan tezeğin elde edilmesinde Ruslarında ciddi katkısı var.

Peki, Rusya'dan yem hammaddeleri ithalatının durması bizim hayvancılık sektörümüzü (hele sektörün bu kötü döneminde) nasıl etkileyecektir? Her şeyden önce alternatif tedarik alanları var mıdır?

Evet, vardır ama Rusya'dan ortaya çıkacak boşluğu doldurabilir mi? Bunu değerlendirmek lazım. Aynı grupta hammadde tedarik edilebilecek Ukrayna, Bulgaristan, Moldovya ve kısmen de Romanya'ya bakacak olursak bu ülkelerin buna kifayet edecek -satabilecek ürünleri bulunup bulunmadığı özellikle de Ukrayna'nın ticari güvenlik ve radyasyon kalıntısı nedeniyle ne kadar boşluğu dolduracağı şüpheli olup, diğer ülkelerin alan ve üretimlerinin ise yetersiz kalacağı aşikardır.

Daha uzak sahalardan tedarik ise transport maliyetleri nedeniyle kolay kolay gerçekleştirilebilir olmayacaktır. Bir diğer husus ise velev ki başka alanlardan tedarik etmek mümkün olsa da diğer ülkeler kapitalizmin doğası gereği Rusya krizinde Türkiye'ye yardımcı olmak yerine bu krizde kazançlarını artıracak şekilde davranacaklardır.

Netice olarak; eğer söylenildiği gibi Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımlar çerçevesinde ülkemize yem hammadde ithalatı resmen veya fiilen durma noktasına gelirse konuya kısa sürede çözüm üretilemeyeceğinden, en azından bazı kalemlerde meydana gelecek artışlar nedeniyle ve bugünlerde döviz kurlarında meydana gelen hareketlenme vesilesiyle yem fiyatlarında bir artışın kaçınılmaz olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Ayrıca tezek yakarak krizi atlatmayı planlayanlar tezek maliyetlerinin de artacağını göz önüne almalılar.

Vesselam...