'Yalanlarla şeker pancarı yok edilmek isteniyor' başlığı ile hazırlanan dosyada, şeker pancarı, şeker fabrikaları, özelleştirme ve şeker sektörüne yönelik gündemdeki konular farklı bir bakış açısıyla ele alındı.

İşte o yalanlar ve gerçekleri…

Yalan 1 / Şekeri pahalı tüketiyoruz!

Son yıllarda şeker fiyatları gerekçe gösterilerek şeker sektörü aleyhine kamuoyu oluşturmaya yönelik propaganda faaliyetlerinin arttığı gözleniyor. Bu öyle bir propaganda ki şeker pancarı ve şeker fabrikaları adeta günah keçisi ilan ediliyor. Bu propagandanın hareket noktasını kamuoyu ve siyasi çevreler yanlış bilgilendirilmek suretiyle şekerin iç piyasadaki satış fiyatının dünya fiyatlarına göre yüksek olduğu iddiası oluşturuyor. Halkın gündeminde olmamasına rağmen güya halka daha ucuz şeker tükettirme amacıyla yapılan bu propaganda ile gizliden gizliye şeker fabrikaları yıpratılırken, NBŞ yani nişasta bazlı şeker üreticilerinin pazar payı kuvvetlendirilmek isteniyor.

Yalan 2 / Fabrikalar 3 ay çalışıyor 9 ay yatıyor!

Şeker fabrikalarını özelleştirmek için akla hayale gelmeyecek öyle iddialar ortaya atılıyor ki, bu iddialardan birisini de fabrikaların çalışma süreleri oluşturuyor. Ülkemiz iklim ve toprak özelliklerinden dolayı şeker pancarı üretiminde dünyanın en avantajlı ülkesi konumunda. Bundan dolayı dünyanın en uzun süreli çalışan fabrikaları Türkiye'de bulunuyor. Dünya Gıda Örgütü (FAO) verilerine göre dünya pancar üretimini kontrol eden Almanya'da bile şeker fabrikası yılda ortalama 110 gün, Fransa'da 85 gün çalışırken bu süre sadece ABD ve Türkiye'de 180 güne kadar çıkabiliyor. Kampanya dönemini tamamlayan fabrikalar bir sonraki döneme yeniden hazırlanmak için revizyona girer. Dolayısıyla fabrikaların 3 ay çalışıp 9 ay yattığını iddia etmek ya art niyetliliği ya da cahilliği gösteriyor.

Yalan 3 / Fabrikalar zarar ediyor zararı Hazine karşılıyor!

Sektördeki en büyük yalanlardan birisini de bu konu oluşturuyor. Bırakın zararın karşılanmasını, fabrikalar imalatçı-ihracatçı firmaları destekleyerek ülke adına büyük bir sorumluluğu yerine getiriyor. Şöyle ki, Türk Şeker, imalatçı-ihracatçı firmalara rekabet edebilmeleri için ihraç ürünlerinde kullanacakları şekerleri dünya borsa fiyatlarından veriyor. Şekerin düşük fiyattan verilmesinden dolayı oluşan zararı ise 2003 yılından bugüne kadar Türk Şeker kendisi yükleniyor. Türk Şeker, üretici ve ihracatçıya bu yolla 2003 yılından bugüne kadar yaklaşık 1 milyar lira destek verdi. Yani devletin yapacağını Türk Şeker yaptı ancak nedense bu konu hiçbir şekilde gündeme getirilmiyor.

Yalan 4 / Pancar ekmek kader değil!

Şeker pancarı için derin anlamlar içeren bu cümle, geçtiğimiz ay rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan dolayı görevinden istifa eden eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a ait. Çağlayan, Bakanlığı döneminde ABD'ye yaptığı bir ziyarette; yıllık 3 milyar dolar katma değer sağlayan şeker sektörünün sanki Türkiye'nin üzerine bir yükmüş gibi görerek, çiftçinin pancar dışında başka şeyler de ekebileceklerini söylemişti. Çağlayan, manidar açıklamasında şunları kaydetmişti: “Bir de çiftçimizin anlaması gereken başka bir şey var; pancar ekmek kader değil. Başka bir şey de ekebilirler”

Yalan 5 / Fabrikalar rantabıl çalışmıyor!

Türk Şeker'in 2012 karlılık ve maliyet rakamları, kamunun elindeki şeker fabrikalarının rantabıl çalışmadığı yönündeki iddiaların gerçekçi olmadığını gösteriyor. Üretim amaçlı fabrikalarda 1 kg şekerin ortalama üretim maliyeti 1.64 lira görünürken, sosyal amaçlı fabrikalarda ortalama maliyet 2.40 lira olarak gerçekleşti. 2012 yılı kristal şeker satış fiyatı ise KDV hariç 2.12 lira. Kristal şeker fiyatı ile fabrikaların üretim maliyetleri karşılaştırıldığın, üretim amaçlı şeker fabrikalarında üretim karı 0.48 TL/kg olurken, teknolojik ömrünü tamamlayan veya sosyal amaçlı şeker fabrikalarında üretim zararı 0.28 TL/kg oldu. Dolayısıyla bir bütün olarak ele alındığında bütün olumsuzluklara ve yatırımsızlığa rağmen şeker fabrikalarının rantabıl çalıştığı gözleniyor.

Yalan 6 / Özelleştirme üretimdeki verimliliği artırır!

Dünyanın en liberal ülkesi olan ABD başta olmak üzere Almanya, Hollanda, Fransa ve Polonya'da şeker fabrikaları kooperatif yani üretici modeli ile işletilirken, Türkiye'de ısrarla üreticiyi ve işçiyi dışlayan bir model kurgulanmaya çalışılıyor. Özelleştirme kanalıyla fabrikaların özel sektöre devredilmesi durumunda verimliliğin artacağı iddiası dünyadaki örnekleri ile tamamen çelişiyor. Bugün şeker pancarında söz sahibi olan ülkeler geçmişte yaptıkları özelleştire politikalarından vazgeçerek fabrikaları, üreticiler eliyle işletiyor.

Yalan 7 / Araziler değerlendirilecek!

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi için yapılan her türlü lobi faaliyetlerinin içinde ne gariptir 'araziler' de bulunuyor. Fabrikaların özelleştirilmesiyle birlikte şeker fiyatlarının ucuzlayacağını, fabrikalarda verimliliğin artacağını iddia edenler arazilerin de değerlendirileceğini ileri sürüyorlar. Bu iddia sahipleri fabrika arazilerinin belediyeler aracılığıyla şehre kazandırılacağını öne sürüyorlar. Bu şekilde yapılacak bir değerlendirme (!) işlemi fabrikaların doğrudan kapanması anlamına geliyor. Arazi tartışmalarının en çarpıcı örneği Malatya Şeker Fabrikası'nda yaşanmıştı. Geçmişte Et ve Balık Kurumları, SEK ve yem sanayisinde yapılan özelleştirmelerin akıbeti ortada iken şeker fabrikalarını da bir hiç uğruna feda etmeyelim.

Yalan 8 / Fabrikalar kooperatiflere devredilemez!

Küresel şeker lobisi, fabrikaların biran önce özelleştirilmesini savunurken, garip bir şekilde dünyada uygulanan kooperatif modeline ise kesinlikle karşı çıkıyorlar. Bugün ABD, Almanya, Fransa, Hollanda ve Polonya'da şeker fabrikaları kooperatif modeli ile işletilirken, küresel şeker lobisi ise dünyadaki gelişmelere gözünü kulaklarını kapatarak, Türkiye'de fabrikaların kooperatiflere kesinlikle devredilemeyeceğini iddia ediyorlar. Bu lobinin en önemli aktörü olan Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği Başkanı Rint Akyüz, fabrikaların özelleştirilmesini ısrarla savunurken, kooperatif modeline ise 'Kimin malını kime veriyorlar. Hepimizin malı, Türk milletinin malı bu fabrikalar” diyerek şeker fabrikalarının kooperatiflere devredilmesine karşı çıkıyor.

Yalan 9 / Bal eşittir NBŞ!

Obezitenin ülkede giderek yaygınlaşmasından dolayı Meksika, dünyada bir ilke imza atarak tüketimini azaltmak için NBŞ'li içeceklerin vergisini artırırken, Türkiye'de ise ne gariptir bal ile özdeşleştirilmeye çalışılıyor. Marmara Üniversitesi Beslenme ve Diyetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, kamuoyundaki olumsuz imajını yıkmak istercesine NBŞ'yi pancar şekeri hatta daha da ileri giderek bal ile özdeşleştirdi.

Yalan 10 / Yeni Kanun pancar şekerini büyütecek!

Sözde şeker pancarı tarımı ve pancar şekeri üretiminin sürdürülebilirliğini artırmak amacıyla hazırlanarak Meclis'e gönderilen Şeker Kanun Tasarısı, sektör için tam bir skandal. Şeker pancarına 'Stratejik Ürün' vurgusunun yapılmasına rağmen tasarı adeta NBŞ için hazırlanmış durumda. Tasarı mevcut haliyle yasalaşırsa bırakın büyütmeyi, şeker pancarı tarımı tamamen tarihe karışacak.

Söz konusu dosyaya sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

PDF dosyası açmıyorsa lütfen biraz bekleyin ya da sayfayı yenileyin...