28 Eylül Cumartesi Sakarya ziraat odalarının pekte geniş katılımlı olmayan mısır fiyatlarını protesto eden ve mevcut durumu değerlendiren bir eylemi oldu.

Bende fırsattan istifade neler oluyor diyerek katılımda bulundum.

Veriler ışığında neler olması gerektiğine dair katılım gösteren çiftçilere bir bilgilendirme yapılamadığı gibi yarın şu çözümler yerine getirilirse bir sonraki sene bu yaşanan mevcut durumun önüne geçile bilinir diyecek çözümsüzlük içinde ‘’eylem’’ son buldu.

Bu hastalık Ziraat odalarının genel hastalı üstelik sadece bir ilimize mahsus bir hastalık değil maalesef.

İnsanlarımızı yönlendirecek çözümler üretmek için meslek örgütleriyle görüşmesi gereken örgütlerimizin başında toprak ağaları oldukça çözümü dair hiçbir önlem alınamaz.

Çünkü peşin eken ile verisiyle ekim yapan çiftçi arasında gelire yönelik devasa uçurumlar oluşuyor ve vade farklarını takır takır ödeyen çiftçi ile aynı dili konuşamayan ziraat odaları varlık sebebi olan insanları temsil etmekten uzaklaşıyorlar.

Geçen günlerde işçi sendikalarının düştüğü rezilce durumlar gibi!

Şimdi ortada ciddi bir memnuniyetsizlik var.

Geniş bir pencereden bakacak olursak Türkiye’de mısır eken çiftçiler her sene adım adım kazançlarının düştüğünü his eder oldular.

Veriler ışığında konuyu açıklayacak olursak;

Harcamalar ışığında genel tablo bu.

Peki, çiftçimiz mısırını geçen sene kaça satmış tüccara?

30 Rutubet 2018 yılında 905 kuruştan satılırken 2019 yılında taban fiyat 840 kuruş açıklanmasına rağmen 810 kuruştan satılıyor.

Sakarya’da ortalama mısır rekoltesi 300 bin ton.

Burada en can alıcı nokta aslında Sakarya karasu limana aylık yaklaşık 100 bin ton ithal mısırın girmesi.

Bu mısırın alıcıları kim peki elbette yem ve tavuk fabrikaları.

Eski Türkiye’de devletimiz, üreten çiftçisi onun bunun inisiyatifine kalmasın diye ofisler ve tarımsal fabrikalar kurarak emeğin hakkını vermeyi seçmişti.

Ama gelin görün ki Sakarya’da ofis depoları kiraya verilmiş. Üreten çiftçi serbest piyasa ekonomisinin inisiyatifine terk edilmiş.

Patates soğan lobi diyerek terörist ilan edilen o tüccar varda Allahtan çiftçi veresiye ektiği tarlasının ürününü satabilecek bir kapı bulabiliyor.

Tarım politikaları iflas etmiş bir sistemi düzeltmek yerine, siyasi nutuklar peşinde koşan tarım bakanlığımız varken tarımı temsil ettiğini söyleyen odalarımıza laf söylemekte benim eksikliğim olsun.

Neyse her sene koçanda bir kaç dane eksiliyor bakalım nereye kadar.