“Akarımızı kesmişler", “şahsi faturalarımızı ödettirmeye çalışmışız", “şantaj habercilik yapıyormuşuz", dahası “bazı meslek örgütleriyle para operasyonu yapıyormuşuz"!

Gazetecilik mesleğinde bazı zorluklarla karşılaşıyoruz ama böylesi ciddi ithamlara pek maruz kalmamıştık. Bir gazeteci ile ilgili böyle ciddi ithamlarda bulunan bir kişinin, bunu da ispat etme sorumluluğu var. Hele hele bu ithamlarda bulunan kişi önemli bir makamda oturan üst düzey bürokratsa!

Ama gelin görün ki; bu üst düzey bürokrat, 5 aydır şahsımla ilgili ortaya attığı ithamlarla ilgili (belgesi var demesine rağmen) ne belge getirebildi, ne de yüzleşmeye gelebildi! Belge getiremeyen bürokrat, bu sefer bir aracı vasıtasıyla “sulh sağlamak istediğini ve her türlü reklam desteğinin verileceği teklifinde" bulundu.

Bizim kimseyle şahsi olarak bir kavgamız ve derdimiz olamaz. Kamuyu ve milleti ilgilendiren bir konu varsa mesleğimiz gereği haberini yapıyoruz. Onun için “sulh sağlamak" ve 'reklam teklifi" garibimize gitse de bu bürokratla ancak “helalleşme" konusunda görüşebileceğimizi ilettik. Ama kaç hafta geçti ona de gelmedi!

Bunları niye anlattım? Şahsımla ilgili bu yaşadıklarım kamuyu ilgilendirmiyor. Ancak, kamuyu, milleti ilgilendiren bir kurumun başında oturan bir bürokratın, sırf “aleyhinde haber yaptı diye" bir gazeteciyi itibarsızlaştırmaya çalışması gerçekten düşündürücü. Böyle bir bürokrattan da ülke ve millet adına nasıl bir hizmet beklenir onu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Yazının devamını okumak için tıklayın