TZD Başkanı Demirtaş, yaptığı açıklamada, 2017 yılında tarım sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Açıklamada 2018 yılına ilişkin önerilerini de paylaşan Demirtaş, kırmızı et üretiminin 2017 yılının yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,6 azalışla 301 bin 331 ton olduğunu belirterek, bu yıl gerçekleştirilen ithalatın da et fiyatlarını düşürmediğini kaydetti.

Tarımsal ürünlerde ithalatın üreticiyi sıkıntıya soktuğunu dile getiren Demirtaş, 2017'de canlı büyükbaş hayvan, karkas et ve hububat ürünlerinde ithalatta gümrük vergilerinin düşürüldüğünü anımsattı. Demirtaş, et ithalatının üretim üzerindeki olumsuz etkisinin desteklemelerdeki kısmi artışla dengelenmeye çalışıldığını ancak bu önlemlerin üreticinin uğradığı ve uğrayacağı kaybı karşılamaya yetmeyeceğini belirtti.

'HAMMADDELERDE DIŞA BAĞIMLILIK' VURGUSU

Yem fiyatlarının çok yüksek oranda arttığına işaret eden Demirtaş, kimyasal gübre üretiminde kullanılan doğalgaz, fosfat, potasyum gibi ham maddelerde de dışa bağımlı olunduğunu söyledi. Tarımsal girdilerin üreticilerin karlarını etkilediğini dile getiren Demirtaş, bu durumun en açık örneğinin mazotta görüldüğünü ifade etti.

BU VAADİN GERÇEKLEŞMESİNİ BEKLİYORUZ

Demirtaş, Milli Tarım Projesi çerçevesinde tarımsal üreticilerin kullandığı mazotun yarısının devlet tarafından karşılanacağının açıklandığına dikkati çekerek, "Özellikle dolardaki artışlardan sonra mazota yapılan zamlar da göz önüne alındığında, 2018 yılı bütçesinde bu vaadin karşılanması büyük önem kazanmış bulunmaktadır. Beklentimiz bu vaadin yerine getirilmesi ve bu fon için kullanılacak kaynağın zaten yetersiz olan destekleme bütçesinden kesilerek değil yeni kaynak ayrılarak gerçekleştirilmesidir" diye konuştu.

Türkiye'de tarım sektörünün en önemli finansman kaynağının bütçeden destekleme için ayrılan fon olduğuna dikkati çeken Demirtaş, bütçeden her yıl tarımsal desteklemeler için ayrılan payın en az GSYH'nin yüzde1'i kadar olması gerektiğini ancak söz konusu desteklerin bu oranın çok altında kaldığını söyledi. 2018 yılı bütçesinden çiftçilere toplam 14,5 milyar lira nakit tarımsal destek verileceğinin açıklandığına işaret eden Demirtaş, bu rakamın, gelecek yıl da destekleme miktarının yasanın öngördüğü taban çizgisinin altında kalacağını gösterdiğini belirtti.

İlaç, gübre, tohumluk gibi çoğu ithal olan ürünlerdeki Dövize bağlı artışlar da hesaplandığında çiftçinin girdi faturasının kabarmaya devam ettiğini belirten Demirtaş, 2016 yılında gübre ve yemde KDV'nin kaldırılmasının olumlu olduğunu ancak bunun söz konusu artışları bile karşılamaya yetmediğini anlattı.

"ÇİFTÇİNİN BORÇ YÜKÜ HAFİFLETİLMELİ"

Demirtaş, çiftçilerin, üretimlerini finanse edecek yeterli kaynağı üretim faaliyeti ve desteklemeler aracılığıyla elde edemediğini dile getirerek, üreticinin kredi kullanımına yöneldiğini belirtti. Bu durumun sürdürülebilir olmadığına dikkati çeken Demirtaş, "Bütçeden ayrılacak destekleme fonu Tarım Yasası'nın öngördüğü gibi asgari GSMH'nin yüzde 1'i oranına yükseltilmeli, destekleme ve kredi arasında oluşan dengesizlik giderilerek çiftçinin borç yükü hafifletilmelidir. Girdi fiyatlarındaki aşırı artışa karşı sübvansiyon uygulanmalıdır" ifadelerini kullandı.

Demirtaş, bu yıl tahıl ürünleri üretim miktarlarının bir önceki yıla göre yüzde 3,3 artarak yaklaşık 36,4 milyon ton olduğunu, meyve üretiminin de yüzde 10,7 artarak yaklaşık 21 milyon tona ulaştığını belirterek, sebze ürünleri üretim miktarının da yıl sonuna kadar bir önceki yıla göre yüzde 1,9 artarak yaklaşık 30,9 milyon ton olacağının tahmin edildiğini söyledi.

Bu yıl zeytin üretiminde de rekor kırıldığına dikkati çeken Demirtaş, rakamlara bakıldığında rekolte açısından 2017 yılının olumlu olduğunu ancak üreticinin mali durumuna bakıldığında üretimin artmasının çiftçinin gelirinin artması anlamına gelmediğini ifade etti.

"TMO, ESK GİBİ KAMU KURULUŞLARI GÜÇLENDİRİLMELİ"

Demirtaş, 1990'dan itibaren kaybedilen tarım alanlarının toplam miktarının 3 milyon 907 bin hektarı bulduğunu ifade ederek, ovaların sit alanı olarak korunmasını çok önemsediklerini ancak bazı illerde hiç tarımsal sit alanı olmadığını bildirdi.

Demirtaş, gelecek yıla ilişkin önerilerini dile getirirken de şunları kaydetti:

"Türkiye kendine yeterliliği olmayan ürünlerde yeterlilik hedeflemeli ve ihracat olanağı olan ürünlerde üretimi teşvik etmelidir. Yapılan planlar açık ve net hedeflere sahip olmalı ve kamunun desteğiyle uygulanmalıdır. Küçük ve orta büyüklükteki tarımsal işletmelerin gerek üretim gerekse ürünlerini pazarlama aşamasında uğradıkları zararı önleyecek ve tarım topraklarını koruyacak önlemler alınmalı ve uygulanmalıdır. Piyasayı düzenleyecek ve küçük üreticilerin ürünlerini işleyerek pazarlayacak şeker fabrikaları ve benzeri tarımsal sanayi işletmeleri korunmalı, TMO, ESK gibi kamu kuruluşları güçlendirilmelidir. Tarım sektörü gıda ve hayvancılık sektörleriyle birlikte ele alınarak tarımsal üretim, sanayi, pazarlama ve ticaret entegre edilmelidir."

TARIMDAN HABER