Yeryüzü farklı coğrafi şekillerde yaratılmıştır. Farklı toprak, vadi, delta, ova, tepe, yayla, dağ ve benzeri şekillerde, suyu yağmur kar, dolu, yeraltı ve yer üstü ırmak, dere, akarsu, gölet, göl, deniz, okyanus, buzullar şeklinde yaratmıştır. Her coğrafi yer farklı özelliklere sahiptir. Ayrıca kendi içinde farklı özellikler barındırmaktadır. Bazı denizler tuzlu iken bazı denizler tuzlu değildir. Bazı göller tuzlu iken bazı göller sodalıdır.

Yeryüzünün bu farklı yapısı iklimleri oluşturmakta ve farklı iklimlerde çeşitli canlılar yaşamaktadır. Kainatta canlı ve cansız her şey mükemmel bir şekilde eksizsiz ve bir hesaba göre yaratılmış her canlıda ekolojik sistemde görevini yapmaktadır.

Allah, in¬sanlara "eserden müessire intikal etme kabiliyeti" ver¬miştir. İnsan bir esere bakarak o eseri yapanı tanıyabilir. Bir resme bakarsanız, o resmi çizen ressamın nasıl bir ruh yapısına sahip olduğunu anlayabilirsiniz.

Başımızı gökyüzüne çevirip baktığımız zaman ne görüyoruz? Sonsuz bir kâinat, sonsuz bir güzellik, sonsuz bir sanat ve sonsuz bir nizam! O kadar büyük bir kâinat ki içerisindeki bir yıldızın ışığı diğer bir yıldıza 100 milyon senede bile gidemiyor. Oysa ışık bir saniyede 300 bin kilometre yol almaktadır.

Kainat düzenin varlığının en önemli delillerinden biri de suyun hiç bilinmeyen bir özelliğidir. Dünyada mevcut olan, bütün katı, sıvı ve gaz ısınan her cisim genişler ve yoğunluğu azalır. Soğuyan her cisim ise daralır ve yoğunluğu artar.

Bunun tek bir istisnası vardır, o da sudur. Bir tek su bu kurala uymaz. 100 dereceden +4 dereceye kadar su soğudukça hacim olarak küçülür. En ağır su +4 derecede olan sudur. Bundan dolayı nehirlerin, göllerin, denizlerin dibinde +4 dereceden daha soğuk su bulunmaz.

+4 derecedeki su soğumaya devam ederek +3 dereceye, +2 dereceye +1 dereceye kadar ısısı düşmeye devam ederse hacmi genişlemeye başlar. Böylece birim hacminin ağırlığı azaldığından yukarı tabakalara çıkar.

Sıfır dereceye geldiğinde en büyük hacme ulaşır ve su tabakasının en üstüne çıkmış olur. Böylece ırmakların, göllerin, denizlerin donması alttan değil, üstten başlar. Bu sıradan gibi görünen ve dikkat çekmeyen kural, ilahi bir rahmet olarak sularda yaşayan canlıların yaşamalarını ve üremelerini mümkün hâle getirir. Bu örnekleri artırmak mümkündür. Yaratılan neye baksan insanın görebildiği bir hikmeti vardır. Fakat çözemediği hesap ve görüp anlayamadığı bir çok hikmeti de bulunmaktadır.

Hz Adem ve Havva; Cennet gibi bir hayattan daha zor şartların hüküm sürdüğü kendileri için hazırlanan dünyada yaşamaya başladılar. Yaptıkları hatadan dolayı uzun bir süre tövbe ve istiğfar ile meşgul oldular. Cenab-ı Hak da bu iki kulunun tövbesini kabul etti. Onlar için yeryüzünde rızıklar yarattı. Toprağı, suyu onların hizmetine verdi. Hayvanlardan nasıl istifade edileceğini onlara öğretti. Semadan yağmuru, yerden pınarları onlar için akıttı. Böylece Allah vaadini yerine getirdi, semayı ve yeri ve içindekileri onlara ihsan etti, böylece yeryüzünde halife olarak onları tayin etti.

Allah(cc) Hz Ademe lisanlar ve tüm eşyanın isimleri (bitki, hayvanlar, kuşlar ve benzeri) öğretti. Yaratıcısını tanıttı ve yeryüzünde neleri yapacağını ve neleri yapmayacağını kısaca emirleri ve yasakları bildirmesiyle insanoğlunun dünyadaki imtihanı başladı.

Allahü teâlâ, sayısız hayvan yarattı. Et yiyen hayvanların kolay avlanabilmeleri için, onlara sıçrama kabiliyeti, parçalayıcı dişler ve pençe ihsan etti. Bazı hayvanları binmeye ve yük taşımaya elverişli, bazılarının etinden, sütünden, derisinden, yününden, yumurtasından, kemiğinden, dişlerinden istifade edilecek vasıfta yarattı. Nesillerini devam ettirebilmeleri için her hayvanın cinsine göre en uygun şekilde üreme organlarını da yarattı.

Varlık âleminin bir parçası olan hayvanlar, insanlar gibi yer kürenin sakinleridir. Doğar, büyür ve yaşarlar; ot, et, su ve benzeri gıdalarla beslenirler ve ömürleri tükenince ölürler. İki, dört ve daha fazla ayaklı olanları, çeşitli renkte bulunanları, uçanları, yüzenleri, sürüngenleri, denizlerde ve toprak içinde yaşayanları mevcuttur. Anne-baba-yavru ilişkisi, toplu yaşama ve tehlikelerden korunma bilinçleri vardır. İçgüdüleri, hisleri ve algıları ile hareket ederler, varlıkları tanır, ses ve davranışlara tepki verirler.

Her biri evrende bir görev vardır. Allah'ın kendileri için verdiği bu görevi yaparlar, isyanları söz konusu değildir. Genel olarak var oluş sebepleri, insanlık âlemine çeşitli şekillerde hizmet etmektir. Her bir canlının yaratılışında mucizeler ve hikmetler vardır.

İnsan yeryüzüne indirildikten sonra yaşamak için bitkileri toplayarak ve hayvanları yakalayarak hayatları sürdürdü. Yaratıcı Hz Adem'e etrafını toprağı, taşı, suyu, ağacı, ihtiyacı olan her şeyi tanıttı. Tehlikeleri, tehlikelerden korunmayı, bitkileri ve meyveleri toplamayı, hayvanları yakalamayı ve onlardan ihtiyaçlarını karşılamayı öğretti.

İnsan asli ihtiyaçları karşılamak, çoğalmak ve neslini devam ettirmek için hayvanları yakaladı ve ilk olarak insanla hayvan bir birlerini tanımış oldu. İlk günden günümüze kadar hayvanlar insan hayatının vazgeçilmez bir parçası olmuştur.

Hayvanların beslenme, kendilerini korumaları ve hayatlarını devam ettirmesi için gerekli şartların bilinmesi gerekir aksi takdirde haklarının ne olduğu ve nelerden mahrum kaldığını bilmek zordur.

Bu haftaki birlikteliğimizi 'Merhametli olanlara Allah da merhamete eder'' diyerek bitirelim. Hafta hayvanların çeşitleri (türleri), beslenmeleri, koruma ve barınma gibi özelliklerini anlatmaya çalışacağız.

Görüşmek üzere 05.05.2016