İnsanı toplu yaşama zorlayan nedenlerin başında güvenlik gelir. Tehlikelere karşı güvenli yerleri seçerek, doğadan ve yabani hayvanlardan korumak için mekânlar yaptı. Böylece vahşi ve yabani hayvanlardan korundu.

İnsan doğal hayat ve yabani hayvanlardan; Yaşam tarzı öğrendi,

Avladı karnını doyurdu...

Örtünme ve giyime ihtiyacını giderdi...

Hizmetinde, ulaşımda ve savaşta kullandı...

Sürüler oluşturarak ekonomik güç oluşturdu...

Son yıllarda yerlerini işgal etti...

Kendi korkusunu yendi...

Birliktelikte; Meslekler, iş bölümü gelişti ve insanların bir birine olan ihtiyaçları da arttı...

Kentler ve sanayiler; Kurulduğu yerde, çevresindeki doğal yapıyı bozdu...

Bütün canlılara zarar verdi...

Ulaşım için yapılan yollar doğal hayatı değiştirdi...

Haberleşme için yapılan çeşitli kule ve ağlar çevreyi etkiledi...

Enerji nakil hatları ve santraller doğal yaşamı tehdit etti...

İnsanların artıkları, atıklarının yaşadığı yeri ve çevresini kirletti...

Toprak, su, hava, gürültü, ışık kirliği; doğal yaşamı etkiledi ve canlıların yaşamını tehdit etti...

Doğal kaynaklar hesapsız bir şekilde tüketildi...

***

İnsanın doğaya verdiği zararlara karşı canlılar;

Bölgeden uzaklaşarak tehlikelerden koruma yolunu seçti. Yerleşim yerlerinden ve sanayilerden uzaklaşarak yaşamlarını sürdürürler.

Yabani hayvanlar insanlardan uzaklaşarak kendilerini güvene aldı.

Bir araya gelip korkusunu yenen insan;

Doğanın verdiği ve geliştirdiği imkânlarla güçlendi.

Korktuğu ve güç yetiremediği doğaya karşı intikam alırcasına saldırdı.

İnsan kendi oluşturduğu modern yerleşim alanlarından, işlerinden ve geliştirdiği kültürden sıkılmaya başladı.

Eskiden insan ailesi ile birlikte bahçesinde yetiştirdiği sebzelerle, kümesinden aldığı yumurtalarla, kendi ineği, koyunundan sağdığı sütü, kaymağı ile kendi tandırında yaptığı kepekli ekmeğiyle meşe ağacının altında sabah kahvaltısı yaparken.

Şimdi sabah kahvaltısı yapacak vakit ve aile bulamaz duruma geldi.

Ailesiyle birlikte kahvaltılar bayramlarda bile gerçekleştiremez oldu.

İnsan kendi oluşturduğu ve mecburen yaşadığı ortamdan sıkılmaya başladı.

Diğer canlılar gibi doğal ortamlarda mutlu ve huzurlu oluyordu.

Yaşadığı kentleşmenin getirdiği bütün imkânları geride bırakarak vakit bulabilirse ve parası da varsa kendi imkânına göre en yakın doğal ortama gidip vakit geçirmeye başladı.

Neye geldiğini sorulduğunda;

Nefes almaya...

Şehrin gürültüsünden kurtulmaya...

Doğanın güzelliğini görmeye...

Rahatlamaya ve stres atmaya...

Mangalda et yemeye...

Semaverde çay içmeye geldik cevabını verdi.

***

Bütün bu cevaplar bize insanın doğal yaşamda daha mutlu ve huzurlu olduğunu göstermektedir. Bunu gören hizmet sektörü insanın doğaya olan sevgi ve hasretinden faydalanmak için doğanın en güzel yerlerine;

Tatil köyleri...

Plajlar...

Oteller...

Moteller...

Yazlıklar...

Kışlıklar...

Kayak merkezleri...

Piknik alanları...

Köy evleri gibi yerleşim alanları yapmaya başladı.

Yoğun şekilde çalışan ve şehrin getirdiği olumsuzluklardan kurtulmak ve birkaç gün veya birkaç hafta vakit geçirmek için imkânına göre yukarıdaki alanlara akın etmeye başladılar. Adı tatil, sektör turizm sektörü, insanın adı turist oldu.

Yabani hayvanlar kendilerini güvene almak tehlikesiz yaşamak için için; insanlardan, şehirlerden, sanayilerden uzaklaştı. Güvenli yaşamak için insanların yerleşmediği yerleri seçti.

İnsan artık güçlüydü. Korkusu yoktu. Yürüyerek gitmiyordu. Yolu yapılmıştı. Arabası dört çeker, 2500 motora ve kendini koruyacak çeşitli silahlara da sahipti.

İnsanın doğal hayat ve yabani hayvanlar ile mücadelesi devam etmektedir.

Bu mücadelede insan çok güçlü görünüyor.

İnsan bu alanlara geldiği zaman şehirde ne varsa onu da yanında getiriyordu.

Doğal ortamı geldiği şehre benzetiyor.

Kısaca doğal ortamı bozuluyor.

***

Bölgede yaşayan canlılar kentleşme ve sanayileşmeden zarar gördüğü gibi burada zarar görmeye başlıyor. Bu gelişmeden;

Irmaktaki...

Nehirdeki...

Göldeki...

Denizdeki...

Dağdaki...

Ovadaki...

Vadideki bütün canlılar etkilendi.

İnsan yabani hayvanları takipten vazgeçmedi.

Canlıların bu takip ve işgalden kurtulmak için çok fazla şansları yok.

Çünkü gidecek yerleri kalmadı. Her taraftan sıkıştırıldılar.

Yabani hayvanların gidecekleri bozulmamış doğal yaşam alanları...

Kirlenmemiş, bütün canlıların tehlikesiz yaşadığı deniz, kıyılar ve koyları...

Kurduyla, koyunuyla, kuşuyla bütün yabani hayvanların birlikte yaşadığı dağlar...

Atların, tavşanların, bülbüllerin, kekliklerin ve bütün canlıları yaşadığı ovalar...

Canlıların üreme beslenme, yuvaları, ana kucağı olan göller ve sulak alanlar...

Yok olmak üzeredir.

***

Acilen yabani hayvanlar ve diğer canlılar için; yaşam alanı olan yerlerin koruma altına alınması gerekmektedir.

Bu alanların her türlü tehlikeden, vatanımızı düşmanlardan koruduğumuz gibi korumamız gerekir.

Allah Rasulü: Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz;

Yönetici bir çobandır...

Erkek, aile halkının çobanıdır...

Kadın, kocasının evi ve çocuklarının çobanıdır...

Hepiniz, çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz'' buyurdular.

Bu alanlar korumazsa binlerce canlı türünün nesli yok olacaktır.