****Torununuzla döner yemeğe gittiniz. Dönerin eti örneğin büyükbaş hayvan eti değil de bunun yerine doğrudan bir laboratuvardan tabağınıza servis edildiyse ne yaparsınız.

Zamanın başlangıcından beri et, başka bir hayvanın eti anlamına gelir. Bu hayvanlar genellikle küçükbaş (koyun, keçi, kuzu), büyükbaş ( dana, inek), tavuk, kümes hayvanları, av hayvanlarıdır. 

***Hücresel tarım, hayvancılıktan ziyade doğrudan laboratuvardaki hücre kültürlerinden elde edilen büyüyen bir tarım ürünleri alanını tanımlamak için kullanılan terimdir. 

Bir başka tarif; hücresel tarım, hücre kültüründen hayvan kaynaklı gıdaların üretilmesidir.

Şimdiye kadar, araştırmalar öncelikle kümes hayvanları, sığır eti ve domuz eti gibi etlerin yanı sıra süt ve yumurta akı gibi hayvansal ürünlerin büyüyen hücre kültürlerine odaklandı.

***Hücresel tarım, hücresel ve hücresiz tarım olmak üzere. iki kategoriye ayrılabilir. 

Hücresel tarım, bir hücre kültürünün ete dönüştürülmesi sürecini ifade ederken, hücresiz tarım, süt ve yumurta akı oluşturmak için hücre kültürlerinden ziyade mikroorganizmalara dayanır. 

***Bilim insanları yakın zamanda laboratuvarlarda tamamen hayvan vücutlarının dışında et üretmenin yollarını buldular. Laboratuarda yetiştirilen bu materyal kültür eti olarak da bilinir ve genetik olarak kesilen hayvanların etleri ilee aynı olduğu söyleniyor.

Laboratuvarda yetiştirilen et ayrıca temiz et, laboratuarda yetiştirilen et, hücresel tarım veya in vitro et gibi çok çeşitli başka isimlerle de anılır. 

Örnek olarak inekler incelenmiş. Bilim insanları, süreci başlatmak için kas ve organların yapı taşları olan ineğin kök hücrelerini kullanır. Hücrelerin büyümesini sağlamak için hücreleri karbonhidrat ve amino asitlerle Petri kaplarına yerleştirirler. Yeterince kas lifi büyüdüğünde, bilim insanları kıymaya benzeyen bir maddeye sahip oluyorlar.

Sığır etine ek olarak kültürlü tavuk ve ördek ürünleri de şu anda geliştirilmektedir. Araştırmacılar ayrıca yumurta, süt ve deri oluşturmak için hücre tarımını kullanma olanaklarını araştırıyorlar.

Laboratuarda yetiştirilen etin en büyük vaadi, çevre üzerinde azaltılmış bir etkidir. Örneğin laboratuarda yetiştirilen sığır eti, %99 daha az arazi kullanımı ve %45 daha az enerji kullanımı gerektirir. Aynı zamanda %96 daha az sera gazı emisyonu üretiyor.

Et tüketimini azaltmak ve bitki temelli bir diyete geçmek, bireylerin dünya üzerindeki çevresel etkilerini azaltmanın en etkili yollarından biridir.

Ancak kültürlü etin benimsenmesi bunu değiştirebilir mi?

Ancak, laboratuvarda yetiştirilen et bu eğilimi alt üst ediyor.

Tarihte ilk kez tek bir hayvanı öldürmeden et üretiyorlar…

Buna temiz et, kültürlü et diyorlar… 

Dünyada hem şüphecilerin hem de meraklıların büyük ilgisini çekiyor.

Bilim insanlarının yağ içeriği gibi özellikleri tüketici ihtiyaçlarına göre değiştirebilecekleri göz önüne alındığında, kültürlenmiş et de bizim için daha sağlıklı olabilir deniyor. Laboratuvarda yetiştirilmiş sığır eti tükettiğinizde antibiyotik içermez ve balığınızdaki mikroplastikler konusunda endişelenmenize gerek yoktur.

Laboratuvarda yetiştirilen et, insanlar ve fabrika çiftlikleri arasındaki etkileşimin azalması nedeniyle COVID-19 gibi zoonotik hastalık riskini bile azaltabilir deniliyor.

Şu anda en önemli zorluklardan biri, laboratuvarda yetiştirilen etin hala üretilemeyecek kadar pahalı olmasıdır.

Ancak teknoloji geliştikçe ve daha büyük ve daha verimli üretim tesisleri oluşturuldukça, fiyatların istikrarlı bir şekilde düşmesini ve laboratuvarda yetiştirilen etin bugün sahip olduğumuz etten bile daha ucuz olabileceği bir noktaya gelmesini bekleniyor.

Kültürlenmiş et henüz yaygın olarak bulunmuyor.

Ancak laboratuvarda yetiştirilen etleri restoranlara ve marketlere uygun fiyatlarla getirmek için yarışan birçok şirket var. 2020'de Amerikan şirketi Eat Just, "tavuk ısırığı" ürünü için Singapur Gıda Ajansı tarafından yapılan bir güvenlik incelemesinden geçti.

Singapur'daki 1880 restoranı, menüde kültür eti satan ilk yer oldu. Bu ilk onayın birçok ülkede laboratuvarda yetiştirilen çeşitli et ürünlerinin yaygın üretimine ve dağıtımına yol açabileceğini umuyorlar.

Singapur bu konularda ön planlarda yer alıyor. Bu ülke dikkatle izlenmelidir.

2013 yılında ilk kültürlü burgeri yaratan Hollandalı start-up şirketi Mosa Meat, şimdi üretimi artırdıklarında, bir laboratuvarda burger yetiştirme maliyetinin 11 dolara kadar düşebileceğini tahmin ediyor.

İngiliz biyoteknoloji şirketi CellulaREvolution, kültürlü et sürecini hızlandırmanın ve daha uygun fiyatlı hale getirmenin yolları üzerinde çalışıyor.

Şirketin kurucu ortağı Leo Groenewegen, “küçük bir biftek 10 milyar hücre içerecek ve geleneksel toplu işlemler kullanılarak bu, tek bir biyoreaktörün üretilmesi bir ay sürebilir. Teknolojimiz bunu birkaç güne indirebilir.”

Memphis Meats Başkan Yardımcısı Steve Myrick, şirketinin laboratuvarda yetiştirilen eti ana akım haline getirmesini istiyor - ancak kültürlü etin yakın zamanda gerçek eti ortadan kaldıracağını düşünmüyor.

Steve, “Önümüzdeki 10 ila 20 yıl içinde Memphis Meats ürünlerinin ana akım olacağını, ancak aynı zamanda geleneksel et, bitki bazlı et alternatifleri ve bir dizi başka protein kaynağının yanı sıra insan beslenmesinin bir parçası olacağını tahmin ediyorum. İnsanlığı beslemek için araç takımımızdaki tüm araçlara ihtiyacımız var.”

***Burada kendi görüşlerimi paylaşacağım. 

Neden dikkatli olalım? 

Bir çok faydaları avantajları sayılıyor. Ancak bizim için en önemli konu “Halkın Sağlığıdır”. Halkımızın sağlıklı, kaliteli ve dengeli beslenmesidir.

Kültürlü etle ilgili gelişmeleri kesinlikle yakından takip etmemiz gereklidir.

Çok büyük firmalar, büyük yatırım yapıyorlar. Bunlar büyük sermayeli firmalardır.

Dünyada ticarette her şeyin mübah olduğunu bir dönemi yaşadığımızı unutmamak gerekir.

Çeşitli politika, oyunlarla diğer ülkelerde gerekli düzenlemeleri çıkarmaları zor olmuyor. Böylece pazara kolayca giriyorlar. 

Tüm yapılan çalışmalarda, doğru numuneyi alınmadığında, işlemlerde yanlışlık yapıldığında nasıl sonuçlar bekleniyor?

Neden et kelimesi kullanılıyor?

Etin, sütün tanımı mevzuatlarımızda bulunmaktadır. Et diyerek neden daha kolay bir algı oluşturulmak mı isteniyor?

Nasıl etiketlenme yapılacak?

Laboratuvarda yetiştirilen eti ve proteini doğal kabul edebilirmiyiz?

Ülkemizde bu konuda üretim izni verilmemiş.

Ancak GDO ile ilgili düzenlemeler nasıl çıktı? GDO'lu genlere izin verilmeye nasıl başlandı? Geçen hafta Genetiği Değiştirilmiş (GDO) 1 mısır ve 1 soya geninin hayvan yemi amaçlı kullanılmasına 10 yıl süreyle izin verildiği görmüştük.. 

İlgili otoritenin bu konularla ilgili, bilim ışığında hazırlıklı olması gerekiyor..

***Bu konuda bilim insanlarının ikiye ayrıldığı bir konudur. Neden bilim insanları ikiye ayrılıyor? Bu nedenle daha dikkatli olmak gerekir.

Şunu artık biliyoruz.

Doğa ve doğallıktan uzaklaştıkça, dünya da sorunlar yaşanıyor.

Kobay olmayalım.

Diğer ülkelerde tüketilsin, izleyelim ve görelim ..

***Ancak teknolojiyi Ar-Ge’ de yakından izleyelim. 

Aslında dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde sorunların, çelişkilerin çözümünün de kimler söz sahibidir?  Gelir ve eğitim düzeyi yüksek bilinçli tüketiciler önemli işler yapıyorlar.

Bu tüketicilerin kurdukları politik gücü, kuvvetli lobisi olan STK’ lar çok önemli sorunları çözüyor. 

Bilime karşı olmayalım ama tekrar belirteyim dikkatli olalım. Bir örnekte vereyim.

Genetiği değiştirilmiş “Somon Balığı” Amerika’ da yetiştiriliyor. Ancak Kanada’da tüketiliyor. Amerika satışına izin vermiyor. Bu konu ile çalışan bilim insanları Kanada’ ya göç ediyorlar. 

***Neden acaba? 

Ülkemizde bu konunun bir tarafında hızlı bir çalışma var. Hangi bilimsel dayanaklar konuştuğu belli değilse bile bazı bilim insanları bu konuda olumlu olarak konuşuyor.

Bu konu ile diğer tarafta neler yapılıyor?

İlgili otorite, ilgili sivil toplum kuruluşları, üniversitelerin bu konu ile çalışmaları ve görüşleri nelerdir?

Fatura; halkımıza, hayvansal üretimimize, yetiştiricilerimize çıkmasın.. 

Atı alan Üsküdar’ ı geçmesin…