Milli Gazete'den Baki Sancak'ın haberine göre, yüksek et fiyatlarını düşürme gerekçesiyle önü açılan et ithalatı, hem et fiyatlarını düşürmedi hem de başka sıkıntılara neden oldu. Sığır ithalatında Avrupa'da birinci, dünyada ise ikinci sırada olan Türkiye'de, ithal edilen hayvanların çoğunda türlü türlü hastalıklar çıkıyor. Halkın sağlığını tehlikeye atan hastalıklı ithalata her gün bir yenisi ekleniyor. Polonya, Sırbistan, Brezilya ve Rusya dâhil olmak üzere toplam 26 ülkeden et ithal eden Türkiye 'ithalat hastalığı' ve 'hastalıklı ithalat' kısır döngüsünde gidip geliyor.

KURUMLAR GÖREVİNİ YAPMIYOR MU?

Yaşanan onca skandalın ardından, geçtiğimiz günlerde Ankara Gölbaşı'nda bulunan Et ve Süt Kurumu'na bağlı bir çiftlikte Brezilya'dan getirilen 4 bin büyükbaş hayvandan birçoğunun şarbon nedeniyle telef olması gözleri yeniden et ithalatına çevirdi.

Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Dr. Talat Gözet:

BU KADAR HAYVAN İTHAL EDİLİRSE HASTALIK KAÇINILMAZ

Türkiye'de hayvan hastalıklarını denetleyecek veterinerlik birimi yeterli değil. Bu kadar hayvan ithalatının yapıldığı bir ülkede, bu kadar hayvan hareketliliğinin olduğu bir ülkede hayvan hastalıkları kaçınılmaz. Yeni çıkan hayvancılık yönetmeliği ile yapılan değişiklik halkın sağlığını büyük bir oranda riske sokuyor.

Hükümet yetkililerinin her yurt dışı ziyareti sonrasında bir et anlaşmasıyla geri dönmesi nedeniyle sığır ithalatında Avrupa'da birinci, dünyada ise ikincisi olduk. 20 yıl önce kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden birisi iken bugün Polonya, Bosna, Sırbistan, Brezilya, Sudan ve Rusya dâhil olmak üzere toplam 26 ülkeden et ithal eder hale geldik. Hayvancılık ithalatının ülke politikası haline gelmesiyle birlikte ithal hayvanlarda ortaya çıkan hastalıklar vatandaşın sağlığını tehdit etmeye başladı. Önce Polonya'dan aldığımız 3 bin sığırda 'deli dana' hastalığı ardından da Yunanistan ve Bulgaristan'dan yayılan 'Mavi Dil' hastalığı ülkemizi tehdit etti. Ayrıca Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Bosna Hersek'ten ithal ettiği 20 ton (20 bin 43 kilogram) sığır karkas etinde insan sağlığına zararlı hastalık olduğu ortaya çıkmıştı. Son olarak Ankara Gölbaşı'nda bulunan Et ve Süt Kurumu (ESK)'na bağlı bir çiftlikte Brezilya'dan getirilen 4 bin büyükbaş hayvandan 50'si şarbon nedeniyle telef oldu. Bölgede halen karantina devam ederken çevredeki vatandaşlar şarbonun yayılmasından endişeleniyor.

YETKİLİ VETERİNERLİK HEKİM KOMİTESİ YOK!

Bu vahim tablo oluşmadan evvel Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı uzman veterinerler tarafından hayvanların yeteri kadar sağlık kontrollerinin yapılmaması, ülkemizde veterinerlik birimlerinin yeteri kadar çalışmadığını bir kez daha gösterdi. Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Dr. Talat Gözet, “Türkiye'de hayvan hastalıklarını denetleyecek veterinerlik biriminin yeterli değil. Bu kadar hayvan ithalatının yapıldığı bir ülkede, bu kadar hayvan hareketliliğinin olduğu bir ülkede hayvan hastalıkları kaçınılmazdır" dedi.

HALKIN SAĞLIĞI İÇİN HAYVAN SAĞLIĞI KORUNMALI

Türkiye'de hem yetkili bir veterinerlik hekim komitesi olmadığını hem de hayvan hastalıkları ile mücadele için yeterli bir bütçenin bulunmadığını belirten Gözet, “İthalat ile yurt dışından gelen hayvanlarda ne kadar gözlem de olsa bu hastalıklar önlenemiyor. Maalesef ülkemizin gerçeği bu. Gelişmiş ülkelere baktığımızda liyakat sistemiyle iş başına gelen bir veteriner sorumlusu vardır. Şu anda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda sadece daire başkanlığı düzeyinde temsil ediliyor. Ayrıca hayvan hastalıkları ile mücadeleye ayrılan bütçe de yeterli değil. Son zamanlarda çıkan hayvancılık yönetmeliği ile yapılan değişiklik halkın sağlığı büyük bir oranda riske sokuyor. Vatandaşın sağlığının kontrol altında tutmak istiyorsanız, hayvan sağlığını korunmanız gerekmektedir" diye konuştu.

HASTALIK İTHALATIN KENDİSİDİR

Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR) Başkanı Ahmet Yücesan, “Hastalık ithalatın kendisidir. Avrupa'da şu anda 'Mavi Dil' hastalığı var. Buralardan ithal edeceğimiz hayvanlarda bu hastalıkların olmayacağı anlamına gelmez. Hayvanı ithal etmek yerine kendi hayvanımızı kendimiz yetiştirmeliyiz. Hayvan ithalatın önüne geçmemiz için hayvan popülasyonunun değişmesi gerekmektedir. Ülkemizde süt popülasyonu yüksek hayvancılık mevcut. Bu nedenle ülkemizde süt fazlalığı var. Bizim hayvan popülasyonunu değiştirerek et popülasyonu yüksek hayvancılığa dönmemiz gerekmektedir" şeklinde konuştu.

Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği Başkanı Ahmet Yücesan:

HASTALIK İTHALATIN KENDİSİDİR

Hastalık ithalatın kendisidir. Avrupa'da şu anda 'mavi dil' hastalığı var. Hayvan ithal etmek yerine kendi hayvanımızı kendimiz yetiştirmeliyiz. Hayvan ithalatının önüne geçmemiz için hayvan popülasyonunun değişmesi gerekiyor.

GÖZ GÖRE GÖRE... AYNI HATA

* ET ithal edilebilir ülkeler arasında yer almayan 'Sırbistan'dan 2010 yılında 300 ton et ithal ettik.

* 2011 yılında Polonya'dan “deli dana" hastası olan 3 bin sığır eti ithal ettik.

* 2015 yılında 'mavi dil' hastalığı ortaya çıkan Fransa'dan et ithal eden tek ülke olduk.

* 2017 yılında Romanya'dan “sığır pasteurellozu" bulunan 500 bin hayvanı ithal ettik.

* 2017 yılında Bosna Hersek'ten ithal edilen 20 ton sığır karkas etinde insan sağlığına zararlı, “E.coli O157" hastalığı tespit edildi.

* 2017 yılında Sırbistan'dan hangi hayvana ait olduğu bilinmeyen 5 bin ton lop et ithalatı gerçekleştirdik.

* 2018 yılında Brezilya'dan Samsun Limanı'na gelen 7 bin 374 sığırın yüklü olduğu gemiden yayılan pis kokular nedeniyle vatandaşlar sokaklara çıkamadı.

* 2018 yılı Ağustos ayında Brezilya'dan ithal edilen 4 bin büyükbaş hayvanda 'şarbon' çıktı.

TARIMDAN HABER